Hayriye insanlarıyla bir gece

Hani hâlâ kozmopolit ve enerjik bir Beyoğlu varsa, orası sadece Galatasaray’ın arka tarafındaki Hayriye Caddesi olsa gerek.

Haberin Devamı

Cumartesi gecesi saat 01.00 dolaylarında oradaydım ve tüm cadde yine dev bir sosyalleşme arenasıydı.
Ana oyuncu tabii ki Markus Tavern adlı kokteyl bar ve onun yanındaki irili ufaklı mekanlar.
Burası illa bir yere benzetilecekse, ki benzetmeden duramayız malum, Roma’daki Trastevere bölgesi derim.
Tam orası gibi:
Ayakta durarak saatlerce konuşan insanlar, bitmeyen müthiş bir enerji ve etrafınızda eski tarihi İstanbul apartmanları.
Travestere gibi olmayan tek şey ise şu: Araçlarıyla kalabalığın içinden ağır ağır geçerken müziği son ses açıp dikkat çekmeye çalışanlar...
Onlar da Hayriye kalabalığının olmazsa olmazı diyelim, geçelim...
DAKİKADA 5-6
YENİ İNSAN
Hayriye kalabalığı içindeki en ilginç şey dakikada en az 5-6 yeni insanla tanışmanız.
Herkes kendiliğinden birbiriyle tanışıyor, sohbet ediyor.
Tanıştığım en ilginç insanlardan biri de Amerikalı Kevin’dı herhalde.
Bir süredir İstanbul’da yaşıyormuş.
Yakında çalışmak için başka bir ülkeye gidecekmiş.
Bir ara “Tayinim çıktı” dedi Türkçe!
Hani insan Türkçe öğrenir de, tayin kelimesini nasıl cımbızlar onca sözcük arasından değil mi?
Şapka çıkardım Hayriye insanı Kevin’a...
ÖTESİ BOŞ
O gece Hayriye’den ayrılırken tek düşündüğüm bir yandan şuydu:
Beyoğlu canlanacaksa buradan canlanır, ötesi boş.

Haberin Devamı

Yeni rap şarkılarını
öğrenme yöntemi
Trafikteki bir aracın dinlediği müziği sonuna kadar açıp herkesi terörize etmesi eskiden de vardı ve çoktu.
Değişen şeyi söyleyeyim:
Eskiden zorla arabesk dinletiyordu bu araçlar, şimdi rap müzik.
Cumartesi gecesi trafikte böyle iki araca denk geldim.
Bilmediğim bir sürü rap şarkısını sayelerinde öğrenmiş oldum...

Galataport güzel ama gelmesi zor
Herkesin en büyük şikayeti bu:
Galataport’a gelmek çok zor!
Çünkü Kabataş’tan sonra trafik ilerlemiyor.
Doğru, bazen öyle tıkanıp kalıyor ki trafik.
5 dakikalık mesafe 45 dakika oluyor.
Yaza doğru bu sorun daha da katlanarak artacak gibi duruyor.
Yol dar, bir de yol üzerine anlamsız bir şekilde park etmiş sıra sıra araçlar oluyor bazen.
Gel de ilerle!
Galataport yönetiminin yerinde olsam deniz ulaşımı çözümlerini devreye sokardım.
Denizden gelmek en güzeli Galataport’a...

Yazarın Tüm Yazıları