Hafta sonu şehir nasıldı

Sosyal hayat kelebeğiniz hafta sonu uçtuğu noktalardan mini gözlem raporu paylaşıyor. Buyurunuz...

Haberin Devamı

◊ Tabii ki bir numaralı gündem virüstü. Bin kez “Çember daralıyor” cümlesini işittim.
Ek olarak, korku filmlerine layık şu cümleyi: “Kaçış yok, hepimize bulaşacak”.
◊ En dikkat etmeyen bile artık korkmaya, çekinmeye başlamış, “Bir süre evden çıkmasam mı?” diyordu.
◊ Buna rağmen hafta sonu gittiğim çoğu mekan kalabalıktı. Elbette herkes açık alanı olan yerlerde oturuyordu.
◊ Ben de açık alanı olan yerlerde sosyalleştim. Cuma gecesi Kadıköy’deki DoubleTree by Hilton Otel’in tepesinde konuşlanmış Hood’un terasında.
Cumartesi ise önce Kemer Country Club’ın kafesindeki balkonda, sonra Bebeköy’deki Momo’nun açık alanında.
◊ Uçuk kaçık tasarım maskesiyle birkaç kişi, “Hatırladınız mı, şurada tanışmıştık” diyerek yanıma geldi.
Eskiden olsa, “Aa evet” diyerek durumu kurtarmaya çalışırdım. Şimdi ise hemen şunu söylüyorum: “Madam (ya da mösyö) maskenizden sizi tanımam tabii ki mümkün değil”.
Bu açıdan da: Yaşasın maske!
◊ Evet, hafta sonu bir ev partisi coşması da vardı.
Ev partisine gidenlerin tepki çekmemek için ev partisine gittiğini yakın çevresinden dahi gizleme durumu da...

Haberin Devamı

İngilizce küfür
ve akıllı laflar
Kerem Bürsin, Hakan Gence’ye verdiği röportajın ilk sorusuna şöyle yanıt vermiş:
“F.ck! Woww!”
Kerem’in Teksas/Los Angeles yıllarını artık ezbere bildiğimizden...
Yer yer İngilizce gibi tınlayan Türkçe’sine alıştığımızdan...
Gayet sempatik, gayet yakışıyor böyle İngilizce laflar Kerem’in ağzına.
Bir de üstüne şöyle akıllı laflar edebildiği için belki de:
“Bebek erkek doğarsa her şey mavi, kız doğarsa pembe olacak.
Bu ne salak bir kod. Ben renk olarak toz pembeyi seviyorum.
Bir renk mi seni erkek yapacak?
Ya da bu tarz konuşmak beni daha feminen mi yapıyor?”

Hem mutfak
hem ters köşe

Vedat Milor dün Los Angeles’taki meşhur Bestia’yı yazmış, şöyle diyordu:
“Nasıl olur da tadı hâlâ damağımda olan kuzu gerdanını ta Los Angeles’ta buluyorum ama ülkemde bulamıyorum?”
Bestia gibi
Ortadoğu mutfağından ilham alan mekanların yükselişinden de bahseden Milor,
bizim bu kulvarda at koşturamama nedenimizi ise şu kelimeyle açıklıyordu: Yavanlık.
Milor’a hak veriyor ve bir de ambiyans konusunu eklemek istiyorum.
Bestia’nın ambiyansı, enerjisi öyle coşkuludur ki; bizim bu konuda da almamız gereken dersler var.
Aslında aman aman bir dekorasyona da sahip değildir Bestia.
Ama ters köşe tabir edilen bir lokasyon ve mekandadır.
Koca bir depo alanının içinde ve LA’lilerin düne kadar burun kıvırdığı, daha çok New York’taki Williamsburg’ü filan andıran, yakın zamanda Soho House’un Warehose adını verdiği yeni kulübünü de burada açtığı Downtown’ın ‘arts district’ tarafında...
Galiba mekancılarımızın -tıpkı Reşitpaşa’da
olduğu gibi- biraz “ters köşe” yerler de düşünmesi gerekiyor artık.

Yazarın Tüm Yazıları