Eskinin alternatifi artık ana akım oldu

Pandeminin faydalarından biri de yeni yaşam biçimlerine alışmamız oldu galiba.

Haberin Devamı

Eskiden “Karavanda yaşayacağım” diyene, her şeyi bırakıp dağda/köyde küçük bir kabin evde yaşamını sürdürmek isteyene en açık fikirlisi bile “Delirdi galiba” gözüyle bakardı.
Pandemiden sonra işler değişti.
Böyle planları olana, hatta planla kalmayıp hızla hayata geçirene “Ah ne güzel” diye iç geçiriyor, “Beni de al yanına!” diyoruz.
Eskinin alternatif yaşam biçimleri şimdinin ana akımı olmaya başladı.
Özellikle beyaz yakalılar için şehirde yaşamak tek seçenek olmaktan çıktı.
Ofislere uzun bir süre daha dönemeyecek olanlar ya da bundan sonra ofislerin hayatımızdan tamamen çıkacağını düşünenler, soluğu güneydeki herhangi bir beldede alıyor.
Yanlarına sadece bilgisayarlarını alarak...
Şehirden güney kırsalına dijital bir göç yaşanıyor diyebiliriz.

Özge Ulusoy’un Demi Moore yüzü

Haberin Devamı

Özge Ulusoy’un bu fotoğrafını görünce üzüldüm.
O güzel yüzüne böyle bir estetik yaptırmasına gerek var mıydı Allah aşkına?
Birkaç gün önce gördüğümüz Demi Moore’un aşırı estetikli yüzü gibi olmuş hatları.
İfadesiz, donuk, herkes gibi...
Zaten kadınların bu “herkes gibi olma” estetiğine tutunmasını hiç anlamıyorum.
Aynı yüksek kaş, aynı dolgun dudak, aynı çıkık elmacık kemiğiyle filan.
Kimsenin kimseden farkı kalmayacak bu gidişle...

Eskinin alternatifi artık ana akım oldu

Demet Akalın dili ve edebiyatı

Demet Akalın Türkçe’si diye bir şey var artık.
Malum, Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda Demet Akalın soru eklerini ve çoğu kelimeyi yanlış yazıyor.
Buna artık alıştık. Sanırım o da bu Demet Akalın dili ve edebiyatından memnun.
En son yazdığı tweet şöyleydi mesela: “Komserler açıldı mı?”
Konser demek istiyor aslında. Ama artık bu kadar hatalı olduğunu bile bile, hiçbir düzeltme ihtiyacı duymadan yanlışı sürdürmek Türkçe’ye ayıp etmek gibi geliyor bana.

Eskinin alternatifi artık ana akım oldu

Kripto magazini

Haberin Devamı

Hayatımız eski normalde olsaydı aklıma hayatta gelmezdi kripto magazini yapmak.
Ama heyhat, artık yeni normallerimiz bambaşka.
Kendimi gün içinde kripto magazini yaparken buluyor ve bunu gayet normal buluyorum.
“Balinalar” diyorum, daha önce Bitcoin dışında adını duymadığım diğer kripto birimlerini sayıklayarak, “Ethereum yükselir mi sence?” diye minik analizler yapıyorum.
Bir kere tüm kriptoculara göre “Çok geç bile kaldım”, ama Elon Musk sağolsun sürekli bir tweet atıyor ve açığımı kapatıyor. Her anlamda. Ama kripto magazinini sevdim.
Hem sürekli değerler inip çıktığı için heyecanlı hem de biz karantina güllerinin yeni eğlencesi oldu.

Ergenliği bana sevdiren İtalyan ve yeni dizisi

Haberin Devamı

Herhalde hiç kimse ergenliğini muhteşem bir şekilde hatırlamıyordur.
Keza muhteşem olması ergenliğin öz doğasına aykırı!
Nitekim ergenlik dediğimiz şey; bir gün suratında berbat bir şekilde ortaya çıkıp ertesi gün yok olabilen serseri mayın sivilceler gibi gayet düzensiz, asla stabil olmayan bir ruh hali, balta girmemiş ormanlık arazi, vahşi doğanın ta kendisi!
Tam “araf” aslında. Geçiş bölgesi ergenlik.
Bana ergenliği yeniden sevdirmiş biri var: Yönetmen Luca Guadagnino.
“Call Me By Your Name” desem anlayacaksınız.
Ünlü yönetmenin bu filmini sevmiş olanlar, sonbaharda HBO’da yayınlanmış yeni dizisine de eminim bayılacak: We Are Who We Are.
BluTV’de gösterilen dizinin baş kahramanı tıpkı Call Me By Your Name’deki gibi bir ergen, adı Fraser.
Şimdiki kuşağın ergeni Fraser ve onun arkadaşlarının büyüme/yenilenme hikâyesine odaklanan dizi, izleyecek bir şey bulamayanlara gelsin.
Ama şunu da unutmayın:
Öyle hızlı akan Amerikan dizileri gibi değil bu dizi.
Bir ev partisini yaklaşık 40 dakika boyunca anlatan bölümü izlediğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları