Çok kripto bir hadise: 69 milyon dolarlık satış

2 hafta önceki pazar yazısında Beeple’ın, yani Mike Winkelmann’ın dijital eserinin Christie’s müzayede evinde satışa çıkarıldığını yazmıştım.

Haberin Devamı

Uzun uzun da Beeple’ın nereden nereye geldiğinden bahsetmiştim.

İşte Beeple’ın “İlk 5000 Gün” adlı kolaj dijital eseri, New York Times’ın manidar deyişiyle “JPG dosyası”, iki hafta süren açık artırmanın sonucunda perşembe günü 69 milyon dolara satıldı!

Üstelik 255 yıllık müzayede evi, tarihinde ilk kez bir satış için kripto para birimi olan Ethereum’u kabul etmiş oldu.

Her açıdan işin içinde bolca yenilik var yani.

KOONS VE HOCKNEY’DEN SONRA ÜÇÜNCÜ!

100 dolarla başlayan dijital eser için fiyat teklifleri aslında son gün 30 milyon dolarda kalmış.

Ancak son anda teklifler hızlanmış ve açık artırma 2 dakika daha uzatılmış.

Sonunda eserin fiyatı bir anda 60 milyon doların üzerine çıkmış.

Bu sonuca göre, Jeff Koons ve David Hockney’den sonra yaşayan bir sanatçı için elde edilen üçüncü en yüksek açık artırma fiyatı elde edilmiş oldu. Buradan çıkan bir başka sonuç da şu:

Haberin Devamı

◊ Kripto sanat pazarını bu yıl daha çok konuşacağız.

NFT ve “mint” etmek dilimize daha çok yerleşecek.

“MİNT” ETMEK DE NEDİR?

Peki NFT ne demek? Kısaca, özel bir kriptografik ‘token’ türü.

Onun bu kadar özel olmasını sağlayan ise başka bir örneğinin bulunmaması.

Dolayısıyla karşılıklı olarak kendi türünden başka bir token ile takasının yapılamaması.

Merak edilen başka bir soru: NFT oluşturmak için blok zincir programcısı olmak mı gerekiyor?

Hayır, dijital cüzdanınızın olması yeterli.

En popüler dijital sanat NFT’leri ise Nift Gateway ve superRARE. Bir de Open Sea var. “Mint” etmek lafının anlamı ise “token yaratım tarihi”.

İlk başta bana da tüm bunlar karışık geliyordu ama işin içine girip kulaç atmaya başlayınca anlamaya başlıyorsun.

Bitcoin olayında olduğu gibi.

Çok kripto bir hadise: 69 milyon dolarlık satış

‘Verilerin efendisi’nden teleskop düşleri

Beeple global sanat alemini sarsadursun, pek yakında bizi derinden sarsıp etkileyecek bir sergi açılıyor Dolapdere’deki Pilevneli Galeri’de.

Yeni medya sanatçısı Refik Anadol’un bu cuma açılacak “Makine Hatıraları: Uzay” adlı sergisi.

Haberin Devamı

Ben Refik Anadol’a kısaca “verilerin efendisi” diyorum. 

Çünkü yaptığı sanatın kabaca özeti şu:

Herkese açık olan verileri, yani görüntüleri, ekibiyle beraber yapay zeka programlarına yüklüyor Refik Anadol.

Görüntüler işin kapsamı ve temasına göre değişiyor.

Bazen milyonlarca görüntü yükleyebiliyorlar.

Nihayetinde, yapay zekanın algoritmalarıyla ortaya çıkan yeni durum, en son teknolojik gösterim biçimleriyle sergileniyor.

Bazen bu yeni durum yeni keşiflere de yol açıyor.

Mesela Milano’da yapılan “Rönesans Rüyaları” sergisinde dönemin edebiyat eserlerinin hepsi makinenin belleğine yüklenmiş. Bir süre sonra makine anlamlı şiir dizeleri oluşturmaya başlamış.

Haberin Devamı

TELESKOP HATIRALARI

Bizim İstanbul’da izleyeceğimiz sergi ise dünyadaki en önemli üç teleskobun; ISS, Hubble ve MRO’dan elde edilen verilerden yola çıkarak oluşturulmuş.

Bir bakıma biz bu teleskopların hatıralarını görmüş olacağız sergide!

Ama tabii yapay zeka gözüyle.

Unutmadan: ISS, Dünya’yı gözlemleyen teleskop. Hubble uzayı görüntülüyor.

MRO ise Mars’ı. Öyle ki sırf sergi için MRO’dan 16 terabaytlık görüntü alınmış!

YAPAY ZEKA SİNEMASI

“Hatıralar” ve “Düşler” adlı iki bölümden oluşan serginin en çok merak ettiğim yanı ise yapay zeka sineması! Elbette bildiğimiz anlamda bir sinema filminden bahsetmiyorum.

Burada başrol yapay zekada... Fazla mı karışık geliyor?

Haberin Devamı

O zaman en iyisi cuma açılacak sergide kanlı canlı bu deneyimi yaşamanız...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları