Cinsiyetler yer değiştirse aynı tavır olur muydu

Defne Samyeli sahne aldığı bir mekana şöyle kapris yapmış:

Haberin Devamı

“Tek başıma afişlerimi yaptırın, diğer sanatçılarla yan yana afiş istemem.”
Bu kapris iddiasını Cengiz (Semercioğlu) yazdı ve yazısının sonunda sorduğu iki soru vardı.
Defne’nin bu kaprisi yapacak müzik kariyeri var mı?
Cem Yılmaz’la beraber olmasa bu kaprisi yapabilir miydi?
İlk sorusunda haklı Cengiz.
Evet, öyle uzun yıllara yayılan bir müzik kariyeri yok Samyeli’nin.
Sahneye çıkmaya iki buçuk sene önce La Boucherie’de başladı.
Ama ikinci sorusu haksız ve Samyeli’yi farklı bir pozisyona konuşlayan türden olmuş.
Çünkü o sorudan şu anlam çıkıyor:
Her şeyi kendisinden daha popüler ve ünlü bir adamla ilişki yaşamasına borçlu, onun popülerliğini kullanarak kariyer ve buna bağlı olarak kapris yapıyor.
Peki cinsiyetler yer değiştirse yine aynı sonuca varılır mıydı?
Yani ünlü bir erkek için de, “O ünlü kadınla beraber olmasa aynı kaprisi yapar mıydı?” düşüncesi zihinlerde oluşur ve bu şekilde dile getirilir miydi?
Sanmıyorum.
Kimsenin aklına bu düşünce gelmezdi.
Madem denizler herkesin...
Hani her yaz gündeme gelir ya, “Madem denizler herkesin, o zaman neden beach club’lara ücretsiz girip denize giremiyoruz” diye.
Doğru, pratikte denizler herkesin.
Ama bizdeki beach club’lara giriş ücreti ödemeden girmek, sonra da kumsala havlunu yaymak suretiyle denize girmek mümkün değil. Yıllardır bu böyle...
Birkaç gündür Atina’ya bir buçuk saat uzaklıktaki Hydra adasındayım.
İki gündür arkadaşımla gün batırmak için bir kafe bara (Hydronetta) gidiyoruz.
Kafe barın sınırları içerisinde denize de giriliyor.
Mekana oturmayıp sadece denize girmek isteyenlerin yaptığı şey ise şu:
Kimse girişte onlara ‘Durun, nereye geldiniz?’ demiyor.
Onlar da denize girip biraz güneşleniyorlar.
Mekandan hiçbir servis almıyorlar ama yanlarında bir şey getirip yiyip içmiyorlar da. Bir süre sonra da mekandan, pardon aslında deniz kenarından, ayrılıyorlar.
Yani gün boyu orada denize girerek işin suyunu da çıkarmamış oluyorlar.
Galiba işin formülü bu: Karşılıklı centilmenlik.
Keşke bizde de olsa, olabilse dedirten türden...
Cool bir rahatlık
Adadan bir gözlem daha:
Aynı kafe barda yiyip içenler iki adım ötedeki denize girip çıkıyor ve isteyen herkes mayolarıyla masaya oturuyor.
Zaten şezlong yok.
Havlular sandalyelere bırakılıyor. Hayır, çirkin bir görüntü de oluşmuyor. Bizde olmasını çok arzu ettiğim türden bir rahatlık bu...
Şaşıracak
ne var
Reynmen eleştirilmiş; Çeşme’de verdiği ilk konserinde 8 şarkı söyledi, üstelik şarkılar da playback diye.
İyi de ne bekleniyordu anlamıyorum.
Sadece iki şarkı yayınlamış birinden orkestralı performans mı?

Yazarın Tüm Yazıları