Ben bir ‘shinrin-yoku’ yapıp döneceğim

Bir ara ikigai modaydı. Japonların uzun ve mutlu yaşama sırlarından biri olarak lanse edilen ikigai, sayısız kitap ve makaleyle üzerimize 3-4 yıl önce boca edilmişti.

Haberin Devamı

Peki neydi Ikigai? Kısaca “amaç” diye özetlemek mümkün.
Ya da hayattaki var oluş sebebi, sabah yataktan kalkıp hayata karışmaya sizi iten o neden.
Bunların hepsi. Japonlara göre ikigai’si olmayan insan yok.
Kimisi hayatı boyunca keşfedemiyor, kimisi akıştayken kendiliğinden keşfediyor, kimisi ise daha bilinçli davranıp ikigai’sini bulmak için kendisiyle ilgili çalışmalar yapıyor.
Neyse, ikigai buydu ve dünya üzerindeki epey bir insanı etkiledi.
Şimdi sırada shinrin-yoku var.
“Orman banyosu” anlamına geliyor ya da “doğayla bütünleşmek”.
“Japonizm” kitabına göre bu terimin yüz yıllık bir geçmişi yok aslında.
İlk kez 1980’lerde Japonya Tarım Bakanlığı tarafından ortaya atılmış.
Bakanlığın tatlılığına gel!
Nitekim İngilizceye asla tam olarak çevrilemeyen, içi aslında gayet dolu, dünyanın batı kanadına gayet havalı gelen kelimelerin efendisi Japonlar.
Bu nedenle kutudan çıkarıp dolaşıma soktukları yeni sihirli kelime de shinrin-yoku.

NASIL UYGULANMALI?

Peki, shinrin-yoku’yu nasıl anlatmalı?
Şöyle:
Orman banyosu anlamı doğru. Gerçekten de ormanın, ağaçların içinde, onlarla bir olarak yürümenizi öneriyor shinrin-yoku.
Ama şöyle bir yürüyüşten bahsediliyor:
◊ Yanında lak lak edeceğin bir arkadaşın olmamalı.
Çünkü o zaman konsantrasyonunu kaybedersin.
◊ Telefonunu kesinlikle yanına almamalısın. Çünkü alırsan başına gelecekleri biliyorsun.
Dayanamayıp Instagram’a bir şey çekeceksin.
◊ Yürürken belli bir rotayı takip etmemelisin.
Yani “Şurayı göreyim” diye amacı önceden belirlenmiş bir yürüyüş olmamalı bu.
Nedeni belli: Etrafındaki ağaçlara, kokulara, seslere daha çok odaklanmak, ortama tam anlamıyla teslim olmak için...
◊ Ortama teslim olmak ise sanıldığı kadar kolay değil işte.
Tamamen orada olup basit şeyleri algılamaktan bahsediliyor.
Bir bitki türünün yapraklarına bakmak, bir ağaç kütüğünün halkalarını saymak gibi...
Yani tam anlamıyla zihinsel bir mola.
Zihindeki yüklerden kurtulmak, uzaklaşmak, hiçbir şey düşünmemek...
◊ Shinrin-yoku sırasında algılayacağınız bazı şeylere de isim vermiş Japonlar. Mesela ağaç yapraklarından süzülen ışığa Komorebi deniliyor.

Haberin Devamı

Şehirde kalanlara öneriler

Haberin Devamı

Önceki gün Özlem Avcıoğlu söylüyordu, “Bodrum’da sosyalleşmekten yoruldum, dinlenmek için İstanbul’a kaçtım” diye. Doğruya doğru, İstanbul dinlenmek için şu sıralar ideal.
Peki, şehirde kalanlar nereye gidebilir?

Ben bir  ‘shinrin-yoku’ yapıp döneceğim


HAVUZDAN RESTORANA
Bikini Beach havuzlu alternatiflerden biri.
Eski adıyla Backyard, yeni adıyla “The Yard”ın çatısı altında yer alan bu yeni marka, retro havasıyla 70’ler St. Tropez dönemine göz kırpıyor.
Bikini’de güneşlendikten sonra aynı tesis içinde gidilecek yerlerden biri de İnanç Baykar ve Melis Korkud’un Aman da Bravo adlı restoranları.

TERASÇILAR KOKTEYLCİLER...
Akşamüstü soluklanmak için teraslara göz atılabilir: Monkey, Soho House, Duble Meze, Spago, Nomads, Banyan, Klein Garten, Teras Emirgan, Sky.
Ya da yoğunluktan gidilememiş restoranlarda uzun yemekler yenilebilir:
Da Mario, Alaf, Zuma, Neni Brasserie, Townhouse gibi.

Haberin Devamı

Ben bir  ‘shinrin-yoku’ yapıp döneceğim


YENİ BİR ŞEY VAR MI?
Yeni restoran keşfetmek isteyenler ise Ortaköy Feriye içinde geçtiğimiz günlerde açılan Sea Salt’ı ya da Ritz-Carlton içine konuşlanan Nobu’yu deneyebilir.
Kokteylcileri de şuralara alalım: Goose, Scatola, Markus Tavern.

 

Yazarın Tüm Yazıları