Aşırı konuşmaktan aşırı özlem duygusuna

Nasıl bir dönemse bu, aşırı bir duygudan başka bir aşırı duyguya savrulmanın dönemi.

Haberin Devamı

Merkür geri gittiğinden filan değil, o Merkür yıllardır geri gidiyordu zaten.

Başka bir hadise bu.

O eski Nazan Öncel şarkısındaki gibi iç sızlatırsak:

“Bir hadise var, kimse bilmiyor.”

Önce Clubhouse’un keşfedilmesiyle kelimeler sel olup taştı, konuşmanın dibine vuruldu, geyik muhabbeti bile kendinden sıkıldı.

Sonra WhatsApp gruplarında dolaşan, herkesin birbirine dokunaklı bir ses tonuyla “Yaa izlemen lazım” diyerek önerdiği, bir içki markasının Almanya reklamı sayesinde bu kez de aşırı özlem duygusu sağanağına teslim olundu.

İncelikli ve zekice hazırlanmış o reklamın nişan aldığı İstanbullu duygular malum:

Gecenin bir yarısı Nevizade’de arkadaşlarınla buluştuğun, mekandaki herkese cömertçe midye dolması dağıttığın o süper eğlenceli masadan yeni kalkmış, İstiklal Caddesi’nde tek başına yürüyorsun.

Haberin Devamı

Oradan sarı dolmuşa atlayıp soluğu karşıda alıyorsun.

Dolmuşta giderken de hayallere dalıyorsun.

Sonra bir başka akşam yine Beyoğlu’nda, bir festival filminden flörtünle çıkıyorsun, nisan yağmuruna yakalanıyorsunuz ve o sırada yakınlaşıyorsunuz.

Bir başka gün evde yalnızsın, komşunun kedisi miyavlayarak seni ziyarete geliyor...

Bu ve benzeri İstanbullu duygu mezeleriyle donatılmış bir masa gibi bu reklam.

İzleyen herkesi de “Eskiden ne güzelmiş, bak” diye iç geçirtiyor ama reklam gerçekten çok eski zamanları mı (mesela 2000’ler başını?) yad ediyor yoksa insanlar mı izler izlemez öyle algıladı; orası İstanbul’un kendisi gibi muamma.

Kendi adıma kendi kurgumu söyleyeyim:

Berlin’e taşınsam, uzun süre orada kalmış olsam, evet reklamdaki karakter gibi İstanbul’a dair anlık iç geçirmelerim olurdu. En alaturkasından.

Ama sonra unuturdum.

Çünkü İstanbul bu reklamdaki gibi bazen romantik bazen de:

Arkadaşlarınla buluştuğun o gece yan masayla aranızda “Sen bana mı baktın?

O sana ne dedi” şeklinde manasız bir kavga yaşanmış, o tatlı akşamın karakolda bitmiş olabilirdi...

Gece yarısı bindiğin sarı dolmuşta geleceğe dair büyük hayaller kurarken, yanında oturan kişi yüksek sesle telefon konuşması yaparak seni hayal dünyandan cart diye koparabilirdi...

Haberin Devamı

Yani İstanbul yeri geldiğinde romantiktir tamam ama kötü sürprizleri de her zaman vardır.

Hem geçmişinde hem bugününde...

Bilinçli iç geçirmek lazım.

Ex aşırılıklara selam olsun

Madem bugünlerin iki duygusu aşırı özlem ve aşırı konuşmak üzerine kurulu. O zaman bir yıl içinde hızla eskiyen diğer ex aşırılıklarımıza selam çakalım:
◊ Bir diziyle başlayıp günde üç diziyi bitirmeye kadar varabilen aşırı dizi izleme olayı.
◊ Konukların havada uçuştuğu, herkesin birbirini şutlayıp durduğu aşırı Instagram canlı yayın olayı.
◊ Müzelerin, galerilerin dijital sergilerinde kaybolmak suretiyle aşırı sanatla ilgilenme olayı.

‘Influencer’lığı yanlış anlamak

Clubhouse konuşma odaları neden birdenbire “Influencer” konuşmalarıyla dolup taştı, belli değil.
Dinlediğim kadarıyla herkesin tek derdi, markalar ve ajanslarla olan iletişim sorunları vesaire.
Kimsenin içerik konuştuğu yok. Oysa influencer dediğin önce içeriğe odaklanmalı.
İçeriğini nasıl daha ileriye götürebileceğine bakmalı.
Bizdeki influencer’ların atladığı en önemli nokta bu.
O yüzden hepsi birbirine benziyor:
Botoks merkezinden çıkmışların dayanılmaz aynılığının verdiği derin ıstırap hissi gibi.

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları