Aşılı mısın aşısız mı

Kişisel gündemlerimizde aşı var. Herkes birbirine şu soruları soruyor:“Sana çıktı mı?Oldun mu?İlk doz mu?Peki hangisini yaptırdın?”

Haberin Devamı

Sinovac’çılarla BionTech’çilerin polemiği ayrı bir durum.
Bir tanıdığım yurtdışında önce Sinovac oldu, sonra “Avrupa bunu kabul ediyor” diye geldi burada BionTech.
Barda kokteyl dener gibi yuvarlıyor aşıları yani...
Aşı olmak istemediğini söyleyenlerle ise başka bir muhabbet gelişiyor.
Kendi kişisel gerekçesini açıklayanlar, bir doktor yakınının söylediğinden yola çıkarak neden olmak istemediğini söyleyenler, “Biraz zaman geçsin üzerinden, belki olurum ileride” diye olaya daha yumuşak bakan kararsızlar, “Bunca zaman hasta olmadım, niye aşı olayım ki?” düşüncesini daha sert savunanlar...
Durum ortaya karışık yani.
Bir yandan herkes kendine göre haklı. İlk kez başımıza böyle bir şey geliyor.
Son bir buçuk yıldır yaşadığımız her şey çok fazla “ilk”.
O yüzden bu karmaşa da normal değil mi?

Haberin Devamı

Alternatif hayat seçimleri çoğalıyor

Bildik hayat çizgisinin dışında alternatif seçimler yapanlara hep meraklıydım.
Şimdi bu tür seçimler yapanlar giderek çoğalıyor.
Ya pandeminin pozitif etkisi ya da ben onlarla daha çok karşılaşır oldum.
Alternatif seçimler yapanların son bir yıldır favorisi ise malum, doğanın içinde kendine ait bir kabin ya da konteyner ev yapmak.
Bodrum Dereköy’de kiraladıkları araziye kendi konteyner evlerini yapan Tayfur-Özveri Girgin çifti de onlardan biri.
Aslında konteyner yapılar iç mimar Tayfur Girgin’in aklında her zaman varmış.
Pandemiyle beraber filizlenmemiş bu hayali.
Ne zaman ki eşi Özveri’yle Ankara’dan Bodrum’a temelli taşınmışlar, işte o zaman yıllardır yaptığı eskizlerin gerçeğe dönüşme vakti gelmiş.
Asma katıyla beraber toplamda 44 metrekarelik alana sahip konteyner evi sadece 29 günde yapmış Tayfur Girgin.
Söyleyeceğim şu:
Hayat kısa ve herkes kendi mutlu olduğu şekliyle yaşamak istiyor bundan sonrasını. Bu nedenle kararlar geciktirilmiyor, hemen uygulamaya geçiliyor.
Harekete geçenleri gördüğümde ise ekstra mutlu oluyorum.

Magazin sularındaki müsilaj

Elbette magazin sularına da bir deniz salyası gelip oturacaktı kalıp gibi.
Öyle de oldu.
İki yıllanmış magazin figürü, Mehmet Ali Erbil ve Seda Sayan, pata küte birbirine girdi.
Önce Erbil laf attı Sayan’a, “Geçmişin temiz olsaydı” diye memleket topraklarının en ağır göndermesini frizbi misali savurarak.
Sonra Sayan bin doz BionTech aşısı misali el yükseltti, “Evliyken evdeki hizmetçi kıza yaptıklarından dolayı sessiz kaldığım için geçmişimin kirli olduğu doğrudur”.
Finalde ne oldu?
Erbil “Sınırı aştım” diye özür dileyince paylaşımlar silindi, barışıldı, sarmaş dolaş fotoğraflar yayınlandı.
Bir anda cam gibi pürüzsüz oldu yani magazin suları, müsilaj son hızla dağıldı.
Ama dipteki, derinlerdeki müsilaj Marmara’daki gibi durmaya devam ediyor tabii.

Yazarın Tüm Yazıları