Annen senin yerine eski sevgiline çakar yavrum

Sinem Kobal’ın annesi Nuray Kobal, İbrahim Çelikkol’u takip listesinden çıkarıp Instagram’a şu sinirli mesajı yazmış:

Haberin Devamı

Sahip olmayı istiyorsan önce ait olmayı öğreneceksin!
Nuray annenin Predator mesajını halen Los Angeles ellerinde olduğu bildirilen İbrahim Çelikkol okumuş ve sonra hırsından gömleğini/donunu deterjana yatırmış mıdır bilinmez...
O kısmı bir adet (David Lynch seven okura gelsin) Mulholland Drive.
Deterjan da nereden çıktı demeyin.

Annen senin yerine eski sevgiline çakar yavrum

Malum, Nuray anne ve Sinem bir ara adı lazım değil bir deterjan reklamında anne ve kız olarak boy göstermiş/oynamış ve gerçek hayat/rol hayat birbirine karışmıştı.
Unutmadık, (maalesef) unutamadık nitekim.
Peki (bazı) anneler neden böyledir?
Oğullarını “paşam paşam” diye yerlere göklere ve kainata sığdıramayacak denli bir ego kara deliğiyle büyütürler.
Kızlarına ise (ücretsiz) kariyer ve ilişki koçluğu yapmaktan usanmazlar. Bilakis, haz alırlar.
Çelikkol’a yazılan bu sinirli mesaj böyle bir ilişki koçluğunun sonucu/kırıntısı gibi geldi bana (ve yedi kat ellere).
Yoksa iki (pırıl) gencin biten ilişkisinin ardından imalı yorum döşenmek neyin nesidir ki? Ne gerek vardır?
Hakikaten: Bazı anneler neden çocuklarının hayatları üzerinde satranç oynarlar böyle?

Haberin Devamı


Zerrin Özer’in ıskaladığı şey

Zerrin Özer yakında konuk sayısında rekor kıracak Mesut Yar’ın programına (bir gece yarısı) katılmış ve konu ilişkilere gelince demeç sepetinden şu genelleme balonunu çıkarmış:
“Hiçbir şekilde kimseyle birlikte olmak gibi bir niyetim yok. Sevginin var olduğuna inanmıyorum. Ayrıca şunu söyleyeyim, Türkiye Cumhuriyeti’nde erkeklerin yüzde 50’si biseksüel.”
İçinden rakam geçen, genelleme coşkusu olan cümleler hemen akılda kalır ya. Bu da öyle oldu, hemen cımbızlandı, dikkat çekti.
Özer bu genellemeyi belli ki kendi deneyimlerinden yola çıkarak yapmış.
Sevginin var olmadığına inandığını filan söylediğine göre...
Zerrin Hanım’ın genellemesinde ıskaladığı husus ise aslında yüzdelediği erkeklerin biseksüel değil, gayet gay olduğu/olabileceği ihtimali.
Iskalaması da normal.
Çünkü kadınlar her zaman biseksüellik ihtimalini daha seksi bulur.
Seçeneklerden biri olmaya devam edebildikleri için.

Haberin Devamı


Çarşaflı vampir!

Annen senin yerine eski sevgiline çakar yavrum

İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapılan Bağımsız Filmler Festivali, yani !f’e daha çok var, ama olsun.
Şubattaki festivalde yer alacak ilginç filmlerden biri şimdiden yazılmayı hak ediyor:
İran sinemasının ilk vampir filmi A Girl Walks Home Alone at Night.
İranlı kadın yönetmen Ana Lily Amirpour’un ilk uzun metrajı olan film, İran’daki Bad City adlı bir hayalet kasabada geçiyor ve bu kasabaya yeni gelmiş gizemli bir kadının hikâyesini anlatıyor.
Siyah beyaz çekilen filmin konusu kadar stilize estetiği de övgü almış ilk kez gösterildiği Sundance’de.
Dünyanın ilk çarşaflı vampirini izlemeye hazırlanın derim şubatta.


Şehir Atlası

ANTALYA
Antalya mekanları İstanbul gibi.
Yedi-sekiz ay şehre uğramayın. Bir bakmışsınız önceden gittiğiniz mekan başka bir yer olmuş. Tarzı, ismi/cismi değişmiş.
Mesela: Benim Nicci diye bildiğim o havalı mekan Sokak Meyhanesi olmuş. The House Café ise Mio diye bir restoran-bar.
Sess de gitmiş, yerine başka bir şey açılmış.
Herhalde aynı kalan sadece Blackk ve Jolly Joker.
Unutmadan, bin yıllık Dedeman da gitmiş, Akra Barut Otel olmuş.
Baştan aşağı yenilenen otelin restoranlarındaki yemeklerin şaşırtıcı bir şekilde çok iyi olduğunu da es geçmeyeyim.

İSTANBUL

Emre Ergani yazın konuşlandığı Les Ottomans’dan bu kış da vazgeçmiyor. The Bar&Park Şamdan bu kış otelin içinde.
Mekanın en dikkat çekici yeri kırmızı barı ve sigara içilen şık alanı. Şimdiden iş dünyasının mekana akın ettiğini belirtmeden geçmeyeyim...
Sıradaki haber Zorlu’dan. “Çok iş yapamıyormuş” söylentilerine inat, Eataly İstanbul birinci yaşını bir Tamer Yılmaz sergisiyle kutladı. Perşembe gecesi yapılan davette Yılmaz’ın varlığı elbette yetti, Eataly’nin balkonu doldu taştı.
Son olarak trüflü bir-iki satır daha İstanbul’dan: Şu sıra kalburüstü birçok restoranın mönüsünde beyaz trüflü yemekler var.
İtalya Alba’dan getirtilen beyaz trüf mantarı pahalı olduğu için haliyle onun konulduğu yemekler de normalden iki-üç katı daha fazla pahalıya satılıyor.
Mesela La Petite Maison’da beyaz trüflü ızgara patlıcan salatası 77 lira. Fiamma’da beyaz trüflü makarna ise 80 lira civarında...

İZMİR

Memleketin dört bir yanı kahve dükkanlarıyla örülmeye devam ediliyor.
Elbette hepsi aynı kalitede değil. Kimisi sadece gençlerin sosyalleşme ihtiyacına derman olmak için açılıyor. Kaliteli olanlar ise kahvesiyle sıyrılıyor aradan.
İzmir Alsancak’ta yeni açılan Awake adlı kahveci de bunlardan biri.

Yazarın Tüm Yazıları