Ona bugünlerin geçeceğini söyleyin

‘Karamsar kuşak’ olarak adlandırılan bugünün çocukları, önceki kuşakların korkularından ve kaygılarından farklı şeyler yaşıyor. K kuşağı kurumlara güvenmiyor, internet bağı olmadığında tedirgin oluyor, terör saldırılarından ve iklim değişikliğinden korkuyor. Son olarak da ‘virüs salgını’ gelecek kaygısının üzerine tuz biber ekti, “Biz ne olacağız?” diye soruyorlar. Evlerde ‘dijital sosyalleşmeyi’ derinlemesine yaşayan bugünün çocuklarının kaygılarıyla nasıl başa çıkacağız? Psikolog Prof. Dr. Yıldız Dilek Ertürk’e sorduk.

Haberin Devamı

Neden kaygılı yeni kuşak?

Öncelikle anne babalar kaygılı ve bu kaygı doğrudan çocuklara yansıyor. Bugünün çocukları üreticiler, yaratıcılar ve mucitler kuşağı olarak adlandırılıyor ve çevresel faktörlerin, dış dünyanın en çok farkında olan bireylerden oluşuyor. Gelecek kaygıları olduğunu gördüğümüz bu çocuklar, iklim değişikliğinden korkuyor, eşitsizlikten ve adaletsizlikten şikâyet ediyor, kurumlara güvenmiyor. Böyle bir ortamda bir de virüs salgınıyla yeni bir kaygı yaşamaya başladılar. Artık “Virüs hepimize bulaşacak mı?”, “Okula gidebilecek miyiz?”, “Biz ne olacağız?” diye soruyorlar. Anne babalar da iş ve hayatla ilgili kaygılar yaşıyorlar. Belirsizlik ve bilinmeyen gelecek, kaygıyı arttırıyor.

Ona bugünlerin geçeceğini söyleyin

Haberin Devamı

Bu durumda kaygılarımızla nasıl baş edeceğiz?

 

Biraz sakin olmamız gerekiyor. Şu süreçte anda kalmamız önemli. Olabildiğince sakinleşmemiz lazım. Unutmamak gerekir ki bu süreci tek başımıza yaşamıyoruz. Herkes aynı durumda. Dolayısıyla şu an kendimizi evlerimizde yalnız hissediyor olabiliriz ama aslında hep birlikte hareket ediyoruz.

Uzun süre kaygıyla yaşamak insan bedeni ve ruh sağlığı açısından olumsuz etkilere neden olabilir. Bu yüzden sağlıklı başa çıkma mekanizmalarıyla, bu günleri ‘toplumsal ruh’ ve ‘birlik ve beraberlik’ düşüncesiyle atlatabiliriz. Bu günler birlikte olmamız ve güzel zaman geçirmemiz için iyi bir fırsat.

 

Gelecek kaygısı yaşayan çocuklara ne söylemek gerek?

Çocuklar açısından bakıldığında bu yeni duruma uyum başlangıçta zor olabilir. Çocukların duyguları, ailelerin verdiği tepkilerden etkilenir. İçinde yaşadığımız bu zor dönemin uzama riskini de göze alarak, hayatı normal akışına dönüştürmemiz gerekiyor. Çocuklara, daha önce de salgın hastalıklar olduğunu, dünyanın zaman zaman bu tür olaylara tanıklık ettiğini ama bu durumun geçici olduğunu söylemek gerek. “Herkes gibi bizim de şimdi evde kalmamız gerekiyor çünkü evde daha güvendeyiz. Bu süreçte okul ve iş ile ilgili her şeyi evden yapmaya çalışacağız ve temizliğimize özen göstereceğiz” demek kâfi. Ayrıca unutmamak gerekir ki bu günler birlikte olmamız ve güzel zaman geçirmemiz için iyi bir fırsat.

 

Haberin Devamı

Peki, ya evdeki çalışma ortamı? Müdahaleci anne baba şimdi daha da müdahaleci…

 

Çocuklar şu an ev ortamında ders görmek zorunda. Normal şartlarda müdahaleci olan bazı anne baba, şimdi her an çocukların başında ve dersler konusunda daha müdahaleci olabiliyor. Oysaki şu an anne babanın da kendi tavır ve davranışlarını gözden geçirmesi gereken bir süreç. Özellikle liseye ve üniversiteye giriş sınavlarına hazırlanan çocuklara fazla müdahale ev huzurunu bozarak gerginliği arttıracaktır.

 

Anne babalara önerileriniz neler?

Bazı insanlar doğal felaketler, savaşlar, hastalıkların yol açtığı duygusal ve fiziksel zorlamalarla kendi kendilerine baş edebilirken, bazıları bunu başaramayabilir. Baş edilemeyen kaygı bir gerginlik ya da hiç dinmeyen bir üzüntü duygusu yaratabilir. Bu dönemde çocuğa yönelik sevgi ve destek mesajlarının artırılması çok önemli. Bu durumu atlatmak için anne babalar şunlara dikkat etmeli: 

Haberin Devamı

-Kendi korku ve kaygılarınızı çocuklara yansıtmamaya çalışın.

-Çocukların sorularını anlayabilecekleri kavramlarla yanıtlamaya çalışsın.

-Onu sevdiğinizi söyleyin. Korku ve kaygılarını anladığınızı belirtin, hislerini açıkça ifade etmelerini sağlayın.

-Yaşamın normale döndüğü duygusunu verebilmek için rutinler oluşturun. Örneğin yemek yemek, oynamak, uyumak gibi etkinlikleri gelişigüzel zamanlara yaymayın.

-Çocuklara karşı çok müdahaleci ve sert olmayın, bu süreçte anlayış çok önemli.

-Ailedeki her birey kendi özel alanını yaşamaya çalışmalı. Sürekli bir arada olmak ve birbirimize müdahalelerde bulunmak da can sıkıcıdır.

-Teknoloji kullanımına zaman zaman ara verin. Sosyal ağlardan ve televizyondan gelen haber akışına kendinizi kaptırmayın.

Haberin Devamı

-Bu süreci aile içi iletişimi güçlendirmek için değerlendirin.

 

Evde yapılabilecek en eğlenceli 5 etkinlik

 

-Yapboz yapın

Eğer evinizde halihazırda bir yapbozunuz varsa hep birlikte parçaları tamamlayabilirsiniz, ama eğer yoksa çocuğunuz büyükçe bir kâğıda resim çizsin, tamamını boyasın. Sonra o resmin fotoğrafını çekin ve makasla resmi küçük şekilli eşit parçalara ayırın. Hepsini karıştırın ve parçaları tamamlayın.

 

-Kitap okuyun

#EvdeKal çağrılarının yapıldığı şu süreçte evde yapabileceğimiz en eğlenceli ve en güzel faaliyetlerden biri kitap okumak. Ailece teknolojiye biraz ara verin, kitaplara yönelin, kitaplar hakkında sohbet edin. 

 

-Çevrimiçi oyun oynayın

Haberin Devamı

Çevrimiçi oyun oynamayı sevenler, yaşa uygun olarak eğlenceli ve yararlı oyunlar oynayabilirler.

 

-Mutfağa girin, kek yapın

Mutfakta işlerin nasıl döndüğünü öğrenmek isteyen çocukları işlerinize dahil edin. Örneğin birlikte kek yapabilirsiniz. Malzemeleri hazırlayın, karışımı hazırlamayı ona bırakın. Böylece hem eğlenecek hem öğrenecek.

 

-Sessiz sinema oynayın

Sessiz sinema tüm aileyi bir araya getirir ve eğlendirir. Birbirinize umut verecek sözcükleri seçin ve onları sessiz sinema yoluyla birbirinize anlatmaya çalışın.

Yazarın Tüm Yazıları