Korona biterse tokalaşmaya başlar mısınız?

Korona aşısının bulunmasına az kaldığı yönündeki haberlere hepimiz sevindik.

Haberin Devamı

Aşının, eğer bulunursa, buralara gelmesine biraz zaman var ama yine de gözümüzde eski normalimiz, güzel mazimiz canlanmadı değil.
Peki gerçekten eskiye dönebilecek miyiz?
Twitter’da bir adet “normal dönüş 101” sorusu sordum takipçilerime, “Korona aşısı çıkarsa yeniden tokalaşmaya başlar mısınız?” dedim.
Ortalık yıkıldı.
Fırsat bu fırsat, hazır bu alışkanlıktan kurtulmuşken tokalaşmayı maziye gömmek isteyenlerin sayısı hayli fazla çıktı.
Meğerse aslında pek çoğumuz tokalaşmaktan hoşlanmıyormuşuz.
“Böyle bir fırsat gelmiş hayatta başlamam. Kurtulduk rahatladık.” (oğuzhanturan)
“Valla bu saatten sonra zor gibi.” (Teoman Ünlü)
“Bence böyle insanlardan uzak çok harika.” (Denizkıyısı)
“Sevmezdim, bahanem oldu” (Gülbanu Koç) diyenler çoğunluktaydı.
Ünlüler köşesinde ise Merve Çaloğlu ve Celil Nalçakan farklı cevaplarla geldiler.
Merve “Sanmam, iyi böyle. Zaten her kış aklım çıkardı sarılıp öpenlerden grip kapacağım diye. Sosyal mesafe forever” dedi. Celil ise “Başlarım galiba Ömür ya... Şu lanetten önce ne çok şeyin kıymetini bilmiyormuşuz meğer” diye yine her zamanki sıcak yaklaşımıyla girdi konuya.
Ben yeni dünya düzeninde eskisi gibi tokalaşmaların, yakın çevremiz dışında öpüşmelerin, sarılmaların, kucaklaşmaların olacağını sanmıyorum. Olsun da istemiyorum açıkçası.
Her tokalaşma, sarılma virüs ve mikrop alışverişinden başka bir şey değil.
Korona biter, morona virüsü gelir ve yakın temas sıkıntı yaratır.
Celil candır, korona bitince ona tabii ki sarılırım ama genel duruş olarak ben de aynı Merve ve pek çok takipçim gibi “sosyal mesafe forever” diyorum.

Haberin Devamı

Oscar aday adayımızın senaryosu yabancı!

Oscar aday adayımız belli oldu; “7. Koğuştaki Mucize”...
Mehmet Ada Öztekin’in yönettiği film güzel, hikayesi sürükleyici, hüzünlü, bol gözyaşı döktürürken insanda derin izler de bırakıyor.
Aras Bulut İynemli şaşırtmıyor, yani yine döktürüyor, şahane oynuyor. 2019’da Türkiye’nin en çok izlenen filmi olan “7. Koğuştaki Mucize” aynı zamanda en çok hasılat yapan film de olmuştu. Buraya kadar filmin Oscar aday adayımız olması için her şey güzel. Ama bir “ama” var işin içinde.
Filmin senaryosu bize ait değil.
“7. Koğuştaki Mucize”, “Miracle in Cell No.7” adlı Güney Kore yapımı filmin uyarlaması.
Senaryosu bize ait bir filmle Oscar’da şans aramak daha iyi olurdu.
Ama kim bilir
belki bir mucize olur ve bu filmle yıllardır kıramadığımız şeytanın bacağını kırmış oluruz.
Başarılar diliyorum.

Haberin Devamı

Almanya’ya giden var mı?

Almanya’da yaşayan İpek (Öz) Hanım, Türkiye’de yuva arayan kör bir kediyi sahiplenmeye karar verdi. Yazışmalar yapıldı, kedinin aşıları ve uçuş evrakları hazır.
Ancak haftalardır kediciği Almanya’ya götürecek bir uçuş gönüllüsü bulamıyoruz.
Ufaklık kafeste bekliyor.
Bu aralar Frankfurt ya da Köln’e uçacak ya da oraya gidecek birini tanıyan bir yardımsever, bu kedinin yeni ailesine ulaşması için bize yardımcı olabilir mi? 
Yardım etmek isteyenler omurgedik@gmail.com adresine mail atabilirler. Bu güzel buluşmaya vesile olacak kişiye şimdiden teşekkürler.

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları