Paylaş
Balinanın lakabı Hvaldimir.
Rusya tarafından “casus” olarak eğitildiği yönündeki spekülasyonlar nedeniyle kendisine Norveççe balina anlamına gelen “hval” ve Vladimir isimlerinin birleşiminden oluşan Hvaldimir denmiş.
Inga köyünde geçen hafta balıkçılar tarafından ölü bulunan bu balinanın üzerinde silah ya da kamera takmak için kullanıldığını tahmin edilen bir askı da bulundu.
Askıda “St. Petersburg’un malıdır” yazıyor.
Balıkçıların balinanın çok uysal ve insanlara alışık olduğunu söylemesi, Hvaldimir’in terapi için tutulan balinalardan olduğunu akla getiriyor. Diğer yanda ise üzerindeki askıların kamera takılabilmesi için düzenlenmiş olması, casus olduğu ihtimalini düşündürüyor.
Terapi balinası ya da casus balina, her ne olursa olsun bu denizdeki hayvanları bile rahat bırakmadığımızın bir kanıtı.
Bir nedenle tutsak edilip serbest kalınca hayatta kalmayı başaramamış belli ki.
Ahu Tuğba’nın ardından
Hafta sonu kaybettiğimiz Ahu Tuğba, bir röportajında “Dünyada hiçbir şeyin önemi yok, yaptığınız iyiliklerle dolu bir dünya bırakacaksınız” dedikten sonra gelen “Ölümden ders alıyor muyuz?” sorusunu “Kimsenin aldığını zannetmiyorum, çok vicdansız olmuş insanoğlu” diye cevaplamıştı.
Günümüz dünyasını ve insanlığın geldiği noktayı ne de güzel özetlemişti.
Allah rahmet eylesin.
Motosiklet kazaları
Doktorlara sormuşlar, “Asla yapmam dediğiniz şey nedir?” diye.
Sanki sözleşmiş gibi hepsi aynı cevabı vermiş: “Motosiklete binmem.”
Hastanelerde o kadar kötü vakalarla karşılaşmışlar ki, bu cevap kaçınılmaz olmuş.
Geçenlerde Kuzey Marmara Otoyolu’nda giderken sağ şeritte daha çok yeni olduğu belli bir motosiklet kazasının yanından geçmiştim. Sonradan bu kazanın ne yazık ki ölümlü olduğunu duydum.
Ara yollarda bacak kırıkları ile atlatılabilen motosiklet kazaları otobanlarda ölümcül oluyor.
Motosiklet tehlikelidir demek için doktor olmaya da gerek yok bence.
Yaz bitti
Ağustosun 15’i yaz, 15’i kış derler.
Eylül başlar, yaz biter derler.
Gerçekten de bir yaz daha bitti galiba.
Okul telaşı başladı.
Büyük şehirlere giden otobüs ve uçaklarda yer yok.
Şimşekler çakıyor arada, rüzgâr biraz daha sert esiyor.
Burunlar da ufaktan akmaya başladı.
Artık yanımıza bir hırka, bir kazak, bir ceket alma vakti geldi.
Şimdi sarı yazı bekleme zamanıdır.
Ki en sevdiğim de odur.
Paylaş