Nilüfer Pazvantoğlu

Sandalet mevsimine hazırlık

6 Nisan 2013
Artık ayaklarımız kapalı çizmelere hapsolmak zorunda değil. Havaların ısınmasıyla birlikte onları da gün yüzüne çıkarma vakti geldi. Tabii, öncelikle ayakları yeni mevsime hazırlamak gerek. İşte pedikür ve ev spa’sının püf noktaları...

1- AYAK BANYOSU YAPIN:

Pediküre 10 dakikalık rahatlatıcı bir ayak banyosuyla başlamaya ne dersiniz? Böylelikle cildiniz bakım ürünlerini çok daha iyi biçimde emecektir.
Pedikür yaparken ılık su kullanmaya özen gösterin. Suyun ısısının 38 dereceden daha fazla olmaması gerekiyor. Çünkü bu ısının üstü, cildin kurumasına neden olur. Banyo sonrasında ayaklarınızı bir havluyla güzelce kurulayın. 

2- PÜRÜZSÜZLEŞTİRİN:
Sırada ayak peeling’i var... Ponza taşı ya da bir ayak peeling ürünü, cilt yüzeyindeki ölü deri hücrelerini arındırırken aynı zamanda bakım da yapıyor.
Nasırlardan şikayetçiyseniz, en etkili yardımcınız çift taraflı üretilen bir nasır törpüsü. İri granüllü tarafını topuklar, ince tarafını ise parmaklar için kullanın. Törpüleme işlemi sırasında ayaklarınıza hassas davranın.
Ciddi bir nasır sorununuz varsa, onu da profesyonel bir uygulamayla temizlemeniz yerinde olacaktır.

3- RAHATLATIN:

Yazının Devamını Oku

Gençliğin düşmanı şeker

30 Mart 2013
Son öğünüm, minik depresyonum dolayısıyla bol çikolatalı kalın bir kek dilimiydi.

Bu gibi durumlarda yalnız olmadığımı biliyorum. Ve “Et mi, kek mi?” sorusuna hemcinslerimin vereceği cevabı da aşağı yukarı tahmin edebiliyorum.

Her ne kadar bazı güzel şeylerin aslında sağlığımız için yararlı olmadığını bilsek de hepimiz şekerin büyüsüne kapılıveriyoruz. Oysa uzmanlar, şeker ve nişastalı besinlerin cilt ve diğer organlar açısından son derece zararlı olduğu konusunda uyarıyor. Glikasyon olarak bilinen süreçte şeker molekülleri ciltte enzimler aracılığıyla proteinlere, lipitlere ve organik moleküllere bağlanarak gelişmiş glikanlar oluşturuyor. Bu glikanlar tıpkı güneşe maruz kalma sonucu oluşan serbest radikallere çok benzer yapılarıyla dikkat çekiyor. Kolajen ve elastin liflere zarar vererek enflamasyona neden oluyor, ciltte kırışıklıkların oluşmasına yol açıyorlar.
Glikasyon süreci, cildin elastikiyetini kaybetmesini ve ince kırışıklıkların oluşmasını hızlandırıyor. Uzmanlar, beslenme tarzında bol şeker, onun yanı sıra sigara ve güneşlenme alışkanlığı varsa, etkinin iki kat daha hızlı olabileceğini söylüyor.
Neyse ki, hem cilt bakımını hem de beslenme tarzınızı değiştirmek, erken yaşlanmanın hızını kesmede her zaman etkili. Bilim adamları, cilt bakımı içeriklerinin glikasyon sürecini durdurabildiğini keşfetti. Keşfettikleri diğer bir şey de serbest radikallerin ciltte geçmişte oluşturdukları zararların azaltılabilmesiydi.
Glikasyona dair birinci ve en önemli nokta; sadece rafine şeker olmaması... Meyveler, sebzeler ve sindirildiğinde glikoza dönüşen tüm kepekli tahıllar bu gruba dahil. Her ne kadar bu besinlerin tümü vücutta aynı etkiyi vermiyor olsa da tüketildiğinde hızla şekere dönüşen gıdalar kan şekeri seviyelerinde ani sıçramalara ve dolayısıyla vücutta enflamasyona neden olur. Bu kategoride yer alan şeker ve un, kırışıklıkların da nedenidir.
Uzmanlar, düşük şeker ve anti enflamatuar diyetleri öneriyor: Balık, kümes hayvanları gibi protein açısından zengin besinler; meyve, sebze, fasulye, mercimek gibi düşük glisemik karbonhidratlar; somon, fındık ve çekirdekli kuruyemişler; yeşilçay gibi antioksidan zengini içecekler.
Besinleri düşük ısıda ve yavaş pişirmek en sağlıklısı. Diğer pişirme teknikleri acrylamide denen ve glikasyona dönüşen bir kimyasalın oluşumuna yol açıyor. Bu yüzden yüksek ısıya dayanıklı olarak üretilen ve vücut ısısında yakılamayan yağlar içeren fast-food, bisküvi gibi gıdalardan uzak durmak gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

30 yaşında güzelliğin doruğunda

23 Mart 2013
Hepimiz biliyoruz ki 30 yaş, cilt hücrelerinin kendini yenilemeyi bıraktığı, yavaş yavaş ince çizgilerin oluşmaya başladığı dönem...

40’a kusursuz ve sağlıklı bir ciltle “merhaba” demek için bu 10 yıllık süreçte kendi güzellik planınızı oluşturmanız şart! İşte 30’lu yaşlarda uygulamanız gereken bakımlar ve o döneme uygun makyaj tüyoları...

Her ne kadar ergenlik dönemini geride bırakmanızın üzerinden yıllar geçmiş olsa da arada bir görünen sivilceler cilt yapısını bozabilir. Lokal uygulamalar için kullanılan antibakteriyel stick’ler, hassas bölgelere özel bakır bakımları ve arındırıcı maskeler, temiz bir cilt için idealdir.
Makyaja gelince... Konu makyaj olduğunda eliniz hâlâ koyu renklere gidiyor olabilir, sorun yok... Siyah, gece mavisi ve koyu mor tonlarındaki göz farları, henüz ince kırışıklıkların içine sızmadığından kullanılabilir.Ruj seçiminde de deneysel olmak için hâlâ zamanınız var. Çünkü bozulmamış bir dudak konturu her renk için kusursuz bir alan olarak kullanıma hazırdır.

SIRA DIŞI SAÇ MODELLERİ

Yeni saç stillerini denemek için de mükemmel bir dönem... Yüz ve boyun bölgesinde henüz kırışıklıklar oluşmadı. Dolasıyla kısa bir pixie kesim ya da ışıltılı saç renklerini kullanmamanız için hiçbir neden yok.
Boyun demişken, hatırlatmakta yarar var: 30’lu yaşlarda yüz bakımı eksiksiz yapılır ama genellikle boyun bölgesi unutulur! Oysa boyun bölgesinde neredeyse hiç yağ dokusu yoktur ve bu yüzden söz konusu bölgede kırışıklık oluşması ihtimali daha fazladır. Bugünden itibaren günlük ve gece bakımınızı yaparken boyun bölgesini es geçmeyin.

Emma Watson’ın güzellik sırları

Rol aldığı “Harry Potter” serisi sayesinde Hollywood’un genç oyuncusu Emma Watson’ın çocukluktan genç kadınlığa geçişine herkes şahit oldu. Gelin genç kızların yeni idolünün güzellik sırlarını birlikte keşfedelim.

Yazının Devamını Oku

Kuru ciltlere hassas bakım

16 Mart 2013
Kış mevsiminin sonunda hassas ciltlerde sıklıkla görülen gerginlik, kaşınma ve nemsizlik sorunu, çözüme ulaştırılmadığında daha ciddi tahrişlere yol açabiliyor. İşte, uzmanlardan bakım tüyoları...

Cildi tahriş eden kalın kazaklar, alınan sıcak duşlar, havasızlık, kuru kalorifer ortamı ve soğuk... Kış ayları boyunca tüm bu olumsuz şartlara maruz kalan cildin sorunlar yaşaması çok normal. Çünkü soğuklar boyunca nem kaybetti, cildin üst tabakasını oluşturan hücreler bu sürede birlikteliklerini koruyamadı. Böylelikle cilt sertleşti, yüzeyinde ince çatlaklar, kızarıklıklar, hassasiyet oluştu. Ve tabii bunlara bağlı olarak da kaşıntı...
Soğukların cilt yüzeyindeki bu olumsuz etkileri öncelikler bacaklarda ve kollarda kendini gösteriyor. Ardından tüm vücuda yayılıyor, kafa derisi bile zaman içinde bundan nasibini alıyor. En kötüsü de kaşınan bölgelerin bir süre sonra iritasyona açık hale gelmesi ve enfeksiyon kapma riski.
Cildin koruma kalkanının hasar görmesi bir süre sonra kuruluğa yol açıyor. Dışarıdan gelebilecek her türlü hasara karşı korumak için de özel bakımlarla cildin yapısını yeniden güçlendirmek gerekiyor.
Bunun için...
- Sıcak duşlardan mümkün olduğunca uzak durun. Banyo sırasında sabun ve duş jelleri yerine banyo yağı kullanın.
- Peeling yapmayın. Tıraş ya da tüy dökücülerden mümkün olduğunca sakının. Cildi tahriş edebileceğinden masaj fırçası kullanmayın.
- Cildinize her gün yağlanmayı önleyici nemlendirici krem ve losyon uygulayın.

Yazının Devamını Oku

Cildiniz bahara uyansın

9 Mart 2013
Bahar yaklaşıyor... Artık soğuk kış günlerini geride bırakıyoruz. Baharı karşılamanın en iyi yolu, cildimizi kış uykusundan uyandırmak. İşte o zaman ilkbaharın ılık günlerine güzel ve sağlıklı bir “merhaba” demek mümkün...

Kış mevsimi boyunca cildimizi zengin içerikli bakımlarla şımarttık. Ama baharla birlikte tüm bu yoğun bakımlarla vedalaşabiliriz. Şimdi yapmamız gereken, kış boyunca kuruyan cilt yüzeyinde birikmiş ölü deri hücrelerini arındırmak... Bu da ancak etkili bir peeling uygulamasıyla mümkün.
Hemen ardından arındırıcı bir maske uygulamak da hiç fena olmaz. Çünkü gözenekler peeling uygulamasının etkisiyle bakım ürünlerinin içeriklerini rahatlıkla alt katmanlara taşıyacak ve orada birikmiş kalıntıların dışarı atılması sağlanacaktır. Yeni geliştirilen ve uygulamayla birlikte cilt yüzeyini ısıtan “thermo” ürünler, bu konuda oldukça etkili. Sonrasında cildinizin kazandığı yeni renk tonuna ve tazeliğine şaşıracaksınız.
1- TEMİZLEME: Kış mevsimi boyunca soğuk, kuru kalorifer havası ve yoğun içerikli kremlerden “kafası karışan” cildimiz, yeni mevsime adapte olmaya çalışıyor. Dengeli bir cilt tonu yakalamak için işe cilt temizliğiyle başlayabilirsiniz. Yıkama jelleri, benim favorim. Özellikle baharı anımsatan meyveli içerikler kokularıyla çok cazip.
2- PEELING UYGULAMASI: Konu derinlemesine cilt temizliği ve cilt bakımı olduğunda, peeling ürünleri bakım listesinde ilk sırada geliyor. Buna karşın haftada iki kez peeling uygulamak ya da cildi çok sıcak suyla yıkamak, hassas ciltlere uygun olmayabiliyor. Cildin kurumasına yol açabiliyor. Bu durumda iri partiküllü peeling ürünlerini tercih edebilirsiniz.
3- HASSAS BAKIM: Peeling uygulaması sonrasında gözenekler yeterince açıktır. İşte şimdi ekstra temizlik için doğru zaman... Pek çok markada bulabileceğiniz ısı maskesi, sürdüğünüz andan itibaren yaydığı ısıyla cildi siyah noktalardan ve fazla yağdan arındırıyor.
4- UYANMA VAKTİ: Cildiniz hâlâ yorgun ve solgun mu görünüyor? O zaman bir enerji desteğine ihtiyacı var demektir. Yorgunluk giderici cilt maskeleri, içeriğindeki etkin üzüm çekirdeği, portakal, nar ve domates ektreleriyle anında canlılık kazandırıyor. Ama dikkat, cildinize bir gün içinde iki farklı maske uygulamayın.
5- BAKIM: Bu mevsimde kremlerden fazla bir şey beklemiyoruz. Baharda daha hafif içerikli ürünler yeterli olduğundan, tenlerin bakımını yapmak, yaparken de renklendirmek için BB’ler cazip görünüyor.

Cilt bakım festivali başlıyor

Yazının Devamını Oku

Genç gösteren makyaj hileleri

2 Mart 2013
Özel ürünler ve pratik ipuçlarıyla makyajınız hem daha kalıcı olabilir hem de sizi çok daha genç gösterebilir.

FONDÖTEN: Günlük bakım kreminizin üzerine süreceğiniz ince bazlı bir fondöten, cilde kusursuz bir görünüm kazandırıyor. Fondöteninizi özel fırçasıyla (özellikle T bölgesine yedirerek), dışarıya doğru minik darbelerle uygulayın. Sonrasında daha büyük bir fırça yardımıyla sürdüğünüz transparan pudra ile ürünü sabitleyin. Cildiniz kuru ise fırçasını kullanmadan önce suda hafifçe nemlendirin.

FAR: Göz kapaklarına baz ürün ya da kapatıcıyla astar yapın. Bu uygulama hem sürdüğünüz farın dayanıklılığını artırır hem de rengin kalıcılığını sağlar. Bir far fırçasıyla seçtiğiniz rengi göz kapaklarının üzerine dengeli bir şekilde bulaştırmadan sürebilirsiniz. Makyaj artistleri krem farların kuru ciltlere, pudralı farların ise yağlı ciltlere daha uygun olduğunu belirtiyor. Transparan pudra ile de göz makyajınızı sabitleyin.

RUJ: Rujunuzun bulaşmaması için dudak kontürünüzü ten rengi bir dudak kalemi ya da dudak baz ürünüyle çerçeveleyin. Pudralayın, rengi tazeleyin, yeniden pudralayın, rujunuzu ikinci kez sürün. Sabitleyiciler de rujun bulaşmasını önleme konusunda aynı işlevi görüyor.

OJE: Tırnak yüzeyi ne kadar pürüzsüzse sürdüğünüz ojenin kalıcılığı o kadar fazla olacaktır. Bunun için öncesinde parmaklarınızı elma sirkesine batırın, sonra kurulayın. Sirkedeki asit tırnaklardaki fazla yağı emiyor. Ojeden önce ince bir tabaka cila uygulayın. Böylelikle iki kat sürdüğünüz ojenizi birkaç gün boyunca rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Kokudan yapılan bir portre

Modacı Issey Miyake, tasarımlarında canlılık ve renklerle zamanın ötesine geçmeye devam ediyor. Miyake, adını taşıyan parfümüyle de her seferinde büyük maceralar başlatıyor.

Issey Miyake, parfüm dünyasının da dikkat çekici isimlerinden biri... Üstelik artık ikonik ürün serisi Pleats Please Issey Miyake’nin kendi kokusu da var. Bu koku, çığır açıcı moda kreasyonuna bir saygı gösterisi niteliğinde...

Yazının Devamını Oku

Cildinizin biyolojik saati kaç

1 Mart 2013
Cilt bakımınızı günün hangi saatinde yaptığınızın çok önemli olduğunu biliyor musunuz? Vücudun biyolojik ritim sürelerini inceleyen bilim dalı kronobiyoloji, bakım ve makyaj uygulamalarının yeterince etkili olabilmesi için en doğru zamanlama konusunda uyarıyor.

Kronobiyologlar vücutta meydana gelen tüm süreçlerin, biyolojik saate uygun gerçekleştiğini biliyor. Henüz gelişme aşamasında olan kozmetik araştırmaları, cilt için en etkili kremi yaratma çabasında... Peki, siz cildinizin biyolojik saatini biliyor musunuz? Sabahları cildinizi hangi ürün rahatlatıyor, akşamları hangi ürün... İşte yanıtları...
SABAH: Günün erken saatinde cilt kendine güçlü bir bariyer oluşturuyor. Bu konudaki en büyük yardımcısı ise C vitamini.

- Soğuk-sıcak duş: Sabah saat 04.00 itibariyle böbrek üstü bezleri, kortizolü atıyor. Saat 06.00’da bu boşaltım doruk noktasına ulaşıyor. Bu saatlerde alınan sıcak-soğuk duşlar kortizolün daha iyi dağılmasına ve böylelikle cildin kan dolaşımının etkili bir şekilde gerçekleşmesine yardımcı oluyor. Cilt, bu duş sonrasında taze bir görünüm kazanıyor.

- Selülit kremleri: Sabah 07.00 itibariyle yağ metabolizması tam olarak çalışmaya başlıyor. Şimdi vücut losyonlarının destekleyici etkisinden yararlanmanın tam zamanı.

Yazının Devamını Oku

Fondöten sürmenin incelikleri

23 Şubat 2013
Sürün, fırçalayın, boyayın... Fondöteni doğru bir fırçayla uygulamak, pürüzsüz bir cildin ilk kuralı. Peki, ama cildi makyaja hazırlayan doğru fondöteni bulmanın bir kuralı var mı?

* HAFİF: Renkli nemlendirici kremler, porselen gibi ciltler yaratmak için ideal. Ancak uzmanlar bu ürünleri lekeli bir görünüme neden olacağından kesinlikle parmakla sürmemek gerektiğinin altını çiziyor. Dolayısıyla kuru bir makyaj süngeri kullanmak en iyisi.
Bu başlıkta kadınların yeni gözdesi BB krem’i es geçmek olmaz... Nemlendirmenin yanı sıra bakım, UV koruma ve renklendirmeyi bir arada sunan bu mucize ürünü cildinize uygularken önce parmaklarınızla yayın, ardından oval bir süngerle üzerinden geçerek yüzeyde iyice dağılmasını sağlayın.
Hafif tekstüre sahip sıvı fondöten, çilleri ya da ince kırışıklıkları kapatmasa da dengeli ve ışıltılı bir cildin mimarıdır. Sivri konik bir fondöten fırçasına üç damla ürün damlatın ve T bölgesinde iyice emilmesini sağlayın. Yüzdeki problemli bölgeler için ince bir kat daha uygulayabilirsiniz.
* ORTA: Orta etkili bir fondöten ciltte sıva etkisi yaratmadan yüzeydeki kızarıklıkları kapatır. Elinizin üzerine bir miktar fondöten dökün. Ucu eğri fondöten fırçasının ucuyla yüzünüze parti parti yedirin. Hafif baskılarla yüzünüzün ortasından başlayarak saç diplerine ve şakaklara doğru ürünü uygulayın.
* GÜÇLÜ: Cilt kusurlarını ancak orta kapatıcılıkta bir fondötenle kamufle etmek mümkün. Uzmanlar bunu yaparken de ucu yayvan, geniş bir fırça kullanmanızı öneriyor. Fırçanızı fondötene daldırın ve ürünü küçük dairesel hareketlerle cildinize iyice yedirin. Problemli bölgelerin üzerinden süngerle yeniden geçebilirsiniz.
* MAKSİMUM: Fondöteninizin maske gibi görünmemesi için yumurta formlu süngerinizle yoğun kapatıcı fondötenden bir miktar alın ve yüzünüzde hafif masaj hareketleriyle gezdirin. Son olarak ürünü burun ve göz çevresine özenle uygulayın.

Yeni makyaj trendlerini denerken...

Makyaj koleksiyonlarının artık giyim ve aksesuvar trendlerinden farkı kalmadı. Her sezon, yeni ürünleri, yeni renkleri ve formlarıyla alıştığımız konfordan bizi uzaklaştırmaları mümkün. Bu da pek çoğumuz için hâlâ ürkütücü...

Yazının Devamını Oku