Paylaş
Nasıl İsrail’in Gazze vahşetini “soykırım” tarif etmeye yetmiyorsa, Lübnan’dan İran’a, Suriye’den Türkiye’ye tüm bölgedeki saldırı ve tehditlerini, yürüttüğü katliamların sebebini ne “siyaset” ne “ulusal çıkarlar” ne “jeopolitik” kelimesi açıklamaya yetmiyor.
BEBEKLERİNİ ÖLDÜRÜN TALİMATI
İsrail’in soykırımcı Başbakanı Netanyahu daha katliamın başında tüm dünyaya bunu ilan etmişti: “Kutsal kitabımız diyor ki Amalek’in sana yaptıklarını hatırlamalısın. (1. Samuel 15:3). Şimdi git, Amaleklilere saldır. Onlara ait her şeyi tümüyle yok et, hiçbir şeyi esirgeme. Kadın erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür.”
Onlara göre “Amalek” Filistinli Müslümanlardı. Savunma Bakanı Gallant’ın “insansı hayvan” dediği ise kendi inanışlarına Yahudi olmayan ve sadece Yahudilere hizmet için dünyaya gelmiş “Goyim”di. Yani karşımızda normal insanlar, bildiğimiz savaş, sadece bir işgal, geçmişteki soykırımın ve bir katliamın benzeri yok.
KIYAMETE 65 YIL KALMIŞ
Açık açık din savaşı yürüten, dünyanın sonunu getirmek için yola çıkmış Siyonist Yahudiler ve onların dünyaya yayacakları kötülükler sonrası yaşanacak “Armageddon Savaşı” ile Mesih’in geleceğine inanan, sonrasında da 1000 yıl cennet hayatı yaşayacaklarını düşünen ABD ve Avrupalı Hıristiyan Siyonistlerin desteklediği bir din savaşı var.
Yahudilere göre 6 bin yıllık ömrü olan Dünya, bu ekim ayında 5 bin 785 yaşına girecek. 6 bininci yılda kıyametin kopacağına inanıyorlar. Ancak insanoğlu o kadar çok günah işledi ki; Tanrı dünyanın ömrünü 150 yıl kısalttı ve kıyametin tarihini dünyanın 5 bin 850 yaşına kadar indirdi. Dolayısıyla bu inanca göre kıyametin kopmasına sadece 65 yıl var. Gelecek 65 yıl içinde Yahudiler, bu dönemde Mesih oğlu Davud’un da geleceğine, tüm dünyaya egemen olacaklarına, diğer insanların onlara tabi olarak hizmetkârlık yapacaklarına, adeta bir cennet dönemi yaşayacaklarına inanıyorlar.
İŞGALİN TEMELLERİ 19.YÜZYILDAN
Yahudi Siyonistler aslında böyle bir döneme 19’uncu yüzyıldan beri hazırlanıyorlar. 1880’de başlayan Hibbat Siyon Hareketi ve 1897’de Basel’de toplanan 1. Siyonist Kongresi ile bu idealin birinci aşaması olan “Vadedilmiş topraklara dönüş” diye Filistin’e göçlerle bugünkü işgalin de temellerini attılar.
Siyonist Yahudilere göre, “Vadedilmiş topraklar” ideali, İsrail devletinin kuruluşu, Kudüs’ün başkent olması, Yahudilerin dönüşü ve elbette Mescid-i Aksa’nın yıkılıp yerine Üçüncü Tapınağın inşa edilmesi ile bu süreç tamamlanacak.
1948’de İsrail devletinin kuruluşu sonrası Siyonist Yahudiler adım adım hedeflerini gerçekleştirdiler. Geriye bir tek Mescid-i Aksa’nın yerine Milattan Önce 586 yılında Babilliler, Milattan sonra 70’de Romalılar tarafından yıkılan Süleyman Tapınağı’nın üçüncü kez inşa edilmesi kaldı.
HEDEF MESCİD-İ AKSA
Nihayet iki gün önce de İsrail Kamu İşleri Bakanı Ben Gvir, Mescid-i Aksa’ya bir sinagog inşa etmeyi planladıklarını açıkladı. 7 Ekim’den bu yana yaşananları uluslararası ilişkiler uzmanları açıklamaya yetmeyince “Siyonizmin Teolojik Temelleri” (Divan Kitap, 2020) isimli 464 sayfalık kitabının yazarı Semiha Karahan’a sordum. Marmara Üniversitesi İlahiyat’ta “Dinler Tarihi” yüksek lisanstan sonra şu anda İstanbul İlahiyat Fakültesi’nde doktorasını sürdüren Karahan şu cevabı verdi: “Dini Siyonizm için Siyonizmin mücadelesi ve İsrail’in savaşları net olarak bir din savaşıdır. Bir başka ifadeyle bu savaş onlara göre kutsal savaştır, bu cinayet Tanrı’nın emridir.
TEVRAT’TAKİ ‘ÖLDÜR’ EMRİ
İsrail bugün antik dönemdeki İsrailoğullarının düşmanlarını öldürmek zorundadır. Çünkü Tevrat’ta ‘Tanrı onları öldüreceksin’ demiştir. Bunlar kimdir? Filistinlilerdir, Amalek olarak yaftalanan tüm Müslümanlardır, Haman olarak adlandırılan İranlılardır. Dolayısıyla dindar Siyonistler için bugün Gazze’deki savaş yapılması gereken bir din savaşıdır. Ayrıca dindar Siyonistler için dünya 19. yüzyılın ortalarından bu yana ahir zamandadır ve Mesih oğlu Davud’un gelişi an meselesidir. Tanah’ta ahir zamana dair yer alan tüm kehanetlerin gerçekleşmesini umut eden ve bazen de bunların gerçekleşmesi için çaba gösteren dindar Siyonistler onlarca yıldır büyük bir heyecan içindedir. Çünkü bu kehanetlerin çoğunluğu gerçekleşmiştir ve genellikle bu kehanetler hep olumsuz yönlü hadiselerdir.
KEHANETLER
Nedir bu kehanetler? Mesih gelmeden önce teknoloji gelişecek, özellikle havada büyük uçaklar ve silahlar boy gösterecek. Babil/Irak yıkılacak, Asur’un dağlarında silahlı adamlar gezecek (ki burası da Güneydoğu Anadolu’nun ta kendisidir), dünya kaotik bir yer olacak; depremler, afetler, salgın hastalıklar, fakirlik çoğalacak, putperest ideolojiler yıkılacak, diktatörler ölecek, mülteciler artacak, ırkçılık yükselecek, en önemlisi de ahir zamanın sonuna da doğru kuzeyden gelen düşman bir kral/Gog ve onun halkı/Magog, İsrail’e zulüm edecek ve Ortadoğu’da büyük bir savaşı, yani “Gog ve Magog” savaşını başlatacaktır.
KATLİAMCILARIN KUTSALİYETİ
Öyle ki Filistin’deki işgale imza atan ve bölgede katliamlar yapan Netanyahu dahil İsrailli devlet adamları bu din savaşında kendisine kutsaliyet atfetmiştir. Mesela David Ben- Gurion kendisini Kral David (Hz. Davud) ile özdeşleştirmiş ve kendi savaşının onunkilerle aynı olduğunu iddia etmiştir. Bu bağlamda Siyonistler için en önemli kitabın Yeşua Kitabı olduğu vurgulanmalıdır. Yahudi kutsal kitabı Tanah’ın içindeki bir bölümdür. Çünkü Yeşua kitabında Tanrı 7 Kenan halkını öldüreceksin der ve Siyonistler için bu halklar bugünkü Filistinlilerin ta kendisidir. Ayrıca tüm Siyonistler kendilerini Tevrat figürleri ile eşleştirmektedir.
Onlara göre ilk Siyonistler Hz. İbrahim ve Hz. Yuşa iken bugünün Yahudileri de onların arketipidir. Yani yakın geçmişte Ben Gurion, Jabotinsky, Sharon ve sayısız örneğinde görüldüğü gibi bugün de Netanyahu, Ben-Gvir gibi isimler de kendilerini yeri geldiği zaman İbrahim, Musa, Yuşa, Davud, Süleyman’ın gölgesi zannetmektedir. Sonuç olarak İsrailli siyasiler başlangıcından bugüne dini tonda teopolitik bir savaş yürütüyor.”
1990 yılında ABD gezisi sırasında bir hahamın, “Mesih’in gelişini hızlandıracak bir şeyler yap” dediğinde Netanyahu’nun “Yapıyoruz, yapıyoruz” cevabı ile ne dediğini daha iyi anlıyoruz. Netanyahu dediğini yapıyor; masum insanları katlederek soykırım yapıyor, sadece bölgeyi değil dünyayı yakacak ateşi körüklüyor.
Paylaş