Paylaş
Birleşmiş Milletler dahil olmak üzere uluslararası kurumların, devletlerin çabalarına rağmen ateşkese yanaşmayan İsrail sokağa çıkan dünya halklarının vicdanına yenilmiştir. İsrail, tüm bu süreçte arkasına aldığı koşulsuz ABD desteği ile uluslararası hukuku ayaklar altına almıştır. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde delilleriyle ortaya konan soykırım suçuna dair dava bile İsrail’i durduramadı.
İsrail, 200 bin tondan fazla bomba atmasına rağmen nihai hedefi olan Gazze’yi işgal ve boşaltma hedefine ulaşamadı. Yani İsrail savaşı kaybetti.
Bu sonuçta en büyük pay, toprakları için ölümü göze alan şehitler ve yaşama tutunarak direnen Gazzelilere aittir. Filistin halkının mücadelesi, Türkiye’nin bitmez tükenmez girişimleri ve başta Avrupa ülkelerinde hatta ABD’de sokağa taşan insanlık vicdanı, karadan ve denizden Gazze’deki ablukayı kırmak için yola çıkan filolar İsrail ve ona soykırımda en büyük yardımı yapan ABD’yi bu noktaya getirmiştir.
Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentinde yürütülen, Türkiye, Katar, Mısır ve ABD’nin arabuluculuk ettiği ateşkes elbette Gazze’de ve Filistin’de kalıcı barışın garantisi olmasa da soykırımcı İsrail’in amacına ulaşamayacağının ilanıdır.
Gazze’deki soykırım “Filistin sorununu” artık sadece Müslüman ülkelerin değil insanlığın meselesi haline getirmiştir.
KATLİAMIN BİLANÇOSU
İsrail ateşkese ne kadar uyacak bilinmez ama arkasında bıraktığı bilanço asla unutulmayacaktır. Bilinen rakamlara göre soykırımcı İsrail, 7 Ekim 2023’ten bu yana 67 bin 173 kişiyi katletti. Saldırılarda 169 bin 780 kişi yaralandı ve 9 bin 500 kişi kayıp ya da enkaz altında kaldı. Saldırılarda hayatını kaybeden 20 binden fazla çocuğun bin 15’i bir yaşın altında, 450’si ise yenidoğan.
İsrail saldırılarında 12 bin 500 kadın ve 9 binden fazla Filistinli anne hayatını kaybetti. İsrail ordusu 22 bin 426 Filistinli babayı öldürdü. Bu durum 56 bin 348 çocuğun yetim, 21 bin 193 kadının ise dul kalmasına yol açtı.
AÇLIĞI SİLAH OLARAK KULLANDI
İsrail’in “açlığı silah olarak kullandığı” Gazze Şeridi’nde 154’ü çocuk toplam 460 Filistinli açlıktan hayatını kaybetti. İsrail’in evlerini yıktığı ve zorla yerinden ettiği Filistinlilerden 14’ü çocuk toplam 17 kişi sığındıkları çadırlarda soğuktan yaşamını yitirdi. İsrail’in ablukayı sıkılaştırarak gıda ve ilaç girişine izin vermemesi sebebiyle 12 binden fazla hamile kadın düşük yaptı, böbrek hastalarının yüzde 42’si yaşam mücadelesini kaybetti.
İsrail ordusu Gazze Şeridi’nde yaklaşık yüzde 90 oranında bir yıkıma neden olurken, bu yıkım tesisleri, altyapıyı, hayati hizmetleri ve evleri hedef aldı ve yaklaşık 70 milyar dolar tutarında doğrudan zarara yol açtı. İsrail ordusu yaklaşık 268 bin konutu tamamen, 148 bin konutu oturulamaz hale getirecek şekilde ağır, 153 bin konutu ise kısmen yıktı. Saldırılarla meydana gelen bu durum 288 binden fazla Filistinli ailenin yerinden edilmesine neden oldu. Aynı zamanda soykırımın başlamasından bu yana 38 hastaneyi bombaladı, yıktı ya da hizmet dışı bıraktı ve 96 sağlık merkezini hedef aldı.
MEZARDAKİ ÖLÜLERİ BİLE ÇALDI
İsrail ordusu soykırımın başlamasından bu yana Gazze Şeridi’ndeki toplam okulların yüzde 80’ine karşılık gelen 668 okul binasını doğrudan bombalarken; 165 okul, üniversite ve eğitim kurumu tamamen, 392’si ise kısmen yıkıldı. Soykırımcı İsrail, 835’ten fazla camiyi tamamen, 180’den fazlasını ise kısmen yıktı ve Gazze Şeridi’ndeki üç kilise birden fazla kez hedef alınırken, soykırımın başlangıcından bu yana şeridin dört bir yanına dağılmış 60 mezarlıktan 40’ı yok edildi. Ayrıca, İsrail ordusu Gazze Şeridi’ndeki 3 kiliseyi birden fazla kez hedef aldı ve bölge genelinde bulunan 60 mezarlıktan 40’ını yıktı. Gazze’deki hükümetin Basın Ofisi’ne göre, İsrail ordusu Gazze Şeridi’ndeki mezarlıklardan 2 bin 450’den fazla cenazeyi çaldı.
ABD’DEN 22.7 MİLYAR DOLARLIK YARDIM
Tüm bu soykırımı yaparken de arkasına ABD’nin desteğini aldı. Washington merkezli düşünce kuruluşu Quincy Enstitüsü raporuna göre ABD, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’e 21.7 milyar dolar askeri yardım sağladı. Başkan değişse de ABD’nin soykırımcı İsrail’e desteği hiç kesilmedi. Bir önceki ABD Başkanı Biden döneminde İsrail’e 17.9 milyar dolar, 2024 sonrasında Trump dönemiyle birlikte ek 3.8 milyar dolarlık askeri yardım sağladı. ABD ayrıca İsrail’e destek için Yemen’deki İran destekli Husilere ve İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırılar dahil Ortadoğu’daki askeri faaliyetleri için 9.65 ila 12 milyar dolar harcama yaptı.
SÖZDE BARIŞ ELÇİSİ SUÇ ORTAĞI
Ama şimdi ABD Başkanı Trump, Türkiye’nin arabuluculuğunda gerçekleşen ateşkes üzerinden kendisine barış elçisi rolü çıkartıyor.
Dün, yani 9 Ekim 2025 tarihinde Mısır’ın başkenti Kahire’de atılan imzalarla Gazze’ye yönelik işgalin sona erdirilmesi, İsrail’in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesi, insani yardımların bölgeye girişinin sağlanması, esir takası sürecinin başlatılmasını kapsayan anlaşmanın bu noktaya ulaşmasında dünya kamuoyunun ayağa kalkan vicdanı yanında Türkiye’nin rolü etkili olmuştur.
TÜRKİYE’NİN AĞIRLIĞI
Bu anlaşma daha önce süreli olarak yapılan ve sadece esir takasını öngören ateşkes anlaşmalarından daha farklı olarak, koşulları yerine getirilmesi halinde barışın yolunu da açabilecektir. Bunda da Türkiye, Mısır, Katar ve ABD’nin garantör ülkeler olarak devrede olması önemli bir ayrıntı.
Oysa Türkiye, soykırımın başlamasından itibaren uluslararası işbirliği, insani yardım ve garantörlük konusunda önerilerini her platformda paylaştı. İki yıllık soykırımın durdurulması için tüm yapıcı önerilerine karşı Türkiye hep sürecin dışında tutulmaya çalışıldı. Diğer arabulucu ülkeler Katar ve Mısır’ın ateşkes girişimlerinden hiçbir sonuç alınmadı. Hatta ateşkes görüşmelerine ev sahipliği yapan Katar, her türlü barış girişimine karşı olan İsrail tarafından bombalandı.
Ancak Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti sırasında Trump ile görüşmesi ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın’ın müzakerelere katılması sonrası bugünkü sonuç elde edilebildi. Türkiye’nin Hamas üzerindeki etkisi ABD’nin de İsrail üzerindeki etkisiyle birleşince ortaya ateşkes sonucu çıktı. Bu, Gazze’de barış planının ilk aşaması. Herkes İsrail bunu ne zaman ihlal edecek diye bekliyor. Savaşla, katliamla iktidarını koruyan Netanyahu, barış ile koltuğunu kaybedeceğini biliyor. Mesele sadece Netanyahu da değildir; İsrail’de isimler değişir Siyonizmin amaçları değişmez.
Paylaş