İsveç’te devlet destekli provokasyonun amacı ne?

HERHANGİ bir komplo teorisi üretmek için vakit kaybetmeye gerek yok.

Haberin Devamı

Her şey çok açık; İsveç, Amerika Birleşik Devletleri’nin emperyalist hegemonyasının aracı haline dönüşen NATO’ya üye olursa akıbetinin Ukrayna ile aynı olacağını biliyor. Bu yüzden ABD’ye “NATO’ya girmek istemiyorum” diyecek cesareti olmadığı için, NATO üyeliğini engellemesi için Türkiye’ye yönelik alçakça provokasyonlara girişiyor.

ABD, NATO’yu kullanarak yeni hegemonya stratejisini, 2021 yılı şubat ayında ABD Başkanı Joe Biden ile Münih Güvenlik Konferansı sırasında şu sözlerle duyurmuştu: “Ben sözünün eri bir adamım. Amerika geri döndü. Bugün kısa bir süre önce başladığım görevde, ABD’nin Başkanı olarak konuşuyorum ve tüm dünyaya çok açık bir mesaj gönderiyorum. Amerika geri döndü. Transatlantik İttifak geri döndü. Ve geriye bakmayacağız.”

Haberin Devamı

‘ABD GERİ DÖNDÜ’ SÖZÜNÜN ANLAMI

NATO üyeliği vaadiyle Ukrayna’yı adeta Rusya’nın kucağına attı. Amacı da buydu zaten: Sadece Ukrayna’yı değil, Avrupa’yı da çatışmanın parçası haline getirdi. ABD bununla da yetinmedi, NATO’nun sınırlarına kadar genişlemesine karşı olan Rusya’yı kışkırtmak için bu kez Finlandiya ve İsveç’i koz olarak kullanmaya karar verdi.

Rusya’nın işgaline karşı Ukrayna’ya sadece silah yardımı yaparak ateşi körüklemeyi tercih eden ABD, bu kez İsveç ve Finlandiya’yı NATO üyesi yapma girişimi ile Ukrayna topraklarında yaşanan savaşı Avrupa’nın içlerine kadar yayma kararlılığını gösterdi. Biden’in “ABD geri döndü, Transatlantik ittifakı geri döndü” sözlerinin anlamı buydu.

İsveç’te devlet destekli provokasyonun amacı ne

ÜÇLÜ MUTABAKAT

Geçen yıl haziran ayında İspanya’nın başkenti Madrid’de yapılan NATO Zirvesi’nde Türkiye, İsveç ve Finlandiya mutabakat metni imzalamış, bu ülkeler terör örgütü PKK/YPG ile FETÖ gibi örgütlerin faaliyetlerinin yasaklanacağı sözü vermişlerdi. Türkiye iki ülkenin NATO üyeliğine desteğini bu şarta bağlamıştı.

Her iki ülke kâğıt üzerinde ve söylem olarak olumlu tutum alsa da yaşanan olaylar tam tersi yönde gelişti. Yasal düzenleme yapmasına rağmen, PKK/YPG terör örgütü üyelerinin Stockholm sokaklarında rahatça eylem yapması, 1983 yılından beri terör örgütü olarak tanıdığı PKK’nın ve ona bağlı yapıların varlığını sürdürmesi ile İsveç adli makamlarının PKK ve FETÖ mensuplarını Türkiye’ye iade edilmesini önleyen kararları bunu gösteriyordu.

Haberin Devamı

TERÖRİSTLERİN EYLEMLERİ ARTTI

Sonradan “Yanlış anlaşıldım” diye açıklama yapsa da İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’un “Türkiye bizim yapamayacağımız ve onlara vermek istemediğimiz şeyleri bizden istiyor” siyasi iradenin tercihinin de bu olduğunu gösteriyordu.

Nitekim son aylarda PKK terör örgütünün Avrupa’daki merkezi konumundaki İsveç’te gerçekleştirdiği eylem sayısı azalmak bir yana, gittikçe arttı.

Ama bu yetmedi, Türkiye’yi tahrik edecek başka eylemlerin gerektiğini düşünmüş olmalılar ki, alçakça provokasyonlara başladılar.

İSVEÇ MAKAMLARININ İZNİ

Sadece PKK terör örgütünün propagandasına göz yummakla kalmayıp, Türkiye’yi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı en son İslam dinimizin kutsal kitabı Kuran-ı Kerim’i hedef alan eylemler gerçekleştirdiler. Genelleme yapmamı yadırgayanlar için hatırlatmak isterim, tüm bu provokatif eylemler İsveç resmi makamlarının izni ve koruması altında gerçekleştiriyor.

Haberin Devamı

İsveç resmi makamlarının izni ile gerçekleşen eylemler için “ırkçılık ve nefret suçu” değerlendirilmesi bile hafif kalırken, bir de “ifade özgürlüğü” ve “demokrasi” olarak hoşgörülmesi, İsveç devletinin bu provokasyonların ortağı olduğunu gösteriyor.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜYMÜŞ

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kuklasının ayaklarından ters asılması, posterlerinin yerlerde çiğnenmesi ve benzeri alçakça eylemlerin Türkiye’yi tahrik etmek ve İsveç’in NATO üyeliğini engellemesi için yapılan provokasyon olduğunu gösteren en önemli olay, Türkiye Büyükelçiliği’nin önünde Kuran-ı Kerim yakma eylemidir.

Aşırı sağcı politikacı Rasmus Paludan, cumartesi günü Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Türkiye’nin tüm uyarılarına rağmen provokatif eylemini gerçekleştirdi ve Kuran-ı Kerim yaktı. “İfade özgürlüğü” adı altındaki alçakça provokasyonunu bir adım daha ileri götüren Paludan, İslam peygamberi Hazreti Muhammed’e yönelik hakaret içeren bir karikatür de açtı. Paludan’ın açtığı dövizde, “Muhammed duşta” ifadesinin yazdı.

Haberin Devamı

Paludan’ın eylemi sırasında İsveç polisi sadece ona yönelik güvenlik önlemleri aldı ve müdahale etmedi.

TÜRKİYE, NATO ÜYELİĞİNİ ENGELLEMELİ

Sağduyu sahibi herkes ve her ülke İsveç makamlarından bu eylemi engellemesini en azından kınamasını bekler, değil mi?

Tam tersine İsveç basınına konuşan İsveç Dışişleri Bakanı, söz konusu eylemi “demokrasimizin bir parçası” olarak nitelendirdi. Twitter hesabı üzerinden bir açıklama yayınlayan İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da “İfade özgürlüğü demokrasinin temel bir parçasıdır. Ancak bir şeyin yasal olması mutlaka uygun olduğu anlamına gelmez” dedi.

Tüm Müslüman dünyasını hedef alan bu alçakça eylemin Türkiye Büyükelçiliği’nin önünde gerçekleşmiş olması; provokasyonun özel olarak Türkiye’ye yönelik planlandığını gösteriyor.

Haberin Devamı

PKK terör örgütünün eylemleri gibi Kuran-ı Kerim yakılmasına izin veren İsveç makamlarının eylemi engellememesi, eylem yerini dahi değiştirmemiş olması, sonrasında da ifade özgürlüğü, demokrasi diye sahip çıkması tek şeyi gösteriyor: Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini engellemesini istiyor. O zaman Türkiye de gereğini yapmalı...

Yazarın Tüm Yazıları