Evlat nöbeti ve devletin gücü

Kısa süre önce bir grup gazeteciyle Hakkâri’ye gittiğimizde sokakta şu soruyla karşılaşmıştım: “Bir daha açılım olur mu?”

Haberin Devamı

Soran kişi bakışımdaki tuhaflığı anlamış olmalı ki, “Hayır, açılım yapılsın diye söylemiyorum, devlet tekrar bizi PKK’nın kucağına atar mı?” diyerek endişesini dile getirdi.

Sonrasında da en büyük kaygısının yeniden bir açılım yapılması ve öncekinde olduğu gibi PKK’nın bölgede hâkimiyetini artırması olduğunu anlattı.

Gerçekten de öyle olmuştu; PKK’nın silah bırakacağını, terörün sona ereceğini zanneden hükümet, Amerikancı-AB’ci liberaller, gazeteciler, yazarlar, tiyatrocular, sinemacılar dahil, kimileri de “Akil Adam” adı altında 2013-2015 arasındaki açılım sürecinin parçası oldu.

SORUNU ÇÖZME İRADESİ

Birçok maliyeti olan süreç ile ilgili bugün olumlu söylenebilecek tek şey; devlet sorunu çözme niyetini ortaya koydu ama terör örgütü PKK bunu sabote etti, HDP de PKK’nın güdümünden çıkamadı.

Haberin Devamı

İyi de bunu görmek için şehirlerin, kasabaların, mahalle ve sokakların altında çukur ve hendekler açılması, 800’e yakın şehit ile Türkiye’nin bölünme tehlikesiyle karşı karşıya gelmesi mi gerekiyordu...

FETÖ’cü polis, savcı ve hâkimlerin “Oslo görüşmeleri” nedeniyle 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve yardımcılarını “PKK’ya yardım ve yataklıktan” tutuklama girişimi yaşanmışken, bu tür süreçlerin her an içeriden sabote edilebileceği gerçeğine rağmen, nasıl olup 2013 yılında da bir ‘açılım’a kalkışıldı anlamış değilim?

Hem de HDP üzerinden PKK ve Öcalan ile...

SİLAH BIRAKMAYACAĞI BELLİYDİ

İmralı görüşmeleri ile HDP ve Öcalan üzerinden PKK’nın silah bırakmaya ikna edileceğini düşünenler varsa ciddi yanıldılar: Çünkü İmralı görüşmeleri ile dağdaki PKK’lı teröristler HDP’yi, HDP PKK elebaşı Öcalan’ı, Öcalan HDP’yi kullanarak devleti oyaladı, idare etti.

Oysa, açılımın başında PKK’lı teröristler silah bırakmayacaklarını açık açık söylemişti. Kabul edilemez şartları da açık açık söylüyorlardı: “Özerklik-özyönetim, öz savunma, anadil, kimlik için anayasa değişikliği ve Öcalan’a özgürlük...”

Bu da bölünme demekti zaten.

Evlat nöbeti ve devletin gücü

Haberin Devamı

PKK’YA EN FAZLA KATILIM AÇILIMDA OLDU

süreç bölge halkı üzerinde çok büyük etki yarattı. Açılım sürecinde bölge halkı arasında PKK’nın güçleneceği, hâkimiyeti kazanacağı düşüncesi egemen olmuştu.

Dağa en fazla katılım 2013-2015 arasında oldu. 2014’te 5 bin 558, 2015’te 3 bin 384 kişi PKK’ya katıldı.

Sürecin PKK’nın saldırısıyla sona ermesinden sonra 2015 Temmuz sonrası başlayan terörle mücadele sonucu rakamlar hızla geriledi. Katılım 2016’da 703’e düştü.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası ağustos ayında Fırat Kalkanı Operasyonu ile Suriye’ye yönelik operasyonun gerçekleştiği 2016 sonrası sayı 161’e, 2021’de 51’e bugün 30’a kadar indi.

AÇILIMIN SİYASİ BEDELİ

Haberin Devamı

Eğer hükümet açılımdan siyasi sonuç beklentisi hesapladıysa o da boşa çıktı. Çünkü açılım sonrası yapılan ilk genel seçim olan 7 Haziran 2015’te AKP’nin oyları yüzde 40’a indi ve ilk kez hükümet kuramadı. HDP ise yüzde 13’ün üzerinde oy alarak TBMM’de 80 milletvekilliği kazandı. Açılımın bitmesi sonrası başlayan terörle mücadele sonucu, beş ay sonra yapılan 1 Kasım 2015 seçimlerinde ise AKP yüzde 49.50 alırken, HDP yüzde 10.7’ye geriledi.

YENİ AÇILIM PEŞİNDE KOŞANLAR

Yazıma böyle uzun bir giriş yapmamın önemli bir sebebi var: Diyarbakır Anneleri ve neredeyse üç yıldır tuttukları “evlat nöbeti”.

17 Ağustos 2022 günü Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’nde “Evlat Nöbeti Çalıştayı”na konuşmacı olarak katıldım. Diğer konuşmacılar arasında açılım sürecini desteklemiş, “Akil Adam” olmuş kişiler de vardı. Orada da açılımın hata olduğunu söyledim. Ayaküstü süreci savunanlar oldu. Ama şu bir gerçek, açılım süreci konusunda özeleştiri yapmayanların bugün benzer söylem, yöntem ve HDP gibi aktörlerle “açılım projesi” peşinde koşan ve siyasi felaket yaşayacak olan CHP gibi partileri eleştirmesi ciddiyetle bağdaşmaz.

Evlat nöbeti ve devletin gücü

BAŞARI, AÇILIM DEĞİL TERÖRLE MÜCADELEDE

Haberin Devamı

'Evlat nöbeti’ni, PKK’nın 20 Temmuz 2015’te iki polisimizi şehit etmesiyle biten açılım sürecinin olumlu sonucu gibi görenler varsa yanılırlar.

Evlat nöbeti, açılım sürecinin kurgulanmasında rol alan, aynı zamanda süreci sabote eden, TSK ve Emniyet içindeki yapılanması sayesinde doğu ve güneydoğu illerinden dağa katılıma göz yuman, PKK/HDP’nin yasadışı eylemlerine karşı önlem almayan FETÖ yapılanmasının devletin içinden çıkartılması ve terörle mücadelede elde ettiği başarının sonucunda bölge halkının devlete duyduğu güveninin eseridir.

37 AİLE EVLADINA KAVUŞTU

Yoksa, PKK’nın siyasi şubesi HDP’nin hem de Diyarbakır’daki il binasının önünde çocukları dağda olan annelerin eylem yapması hayal bile edilemezdi.

Haberin Devamı

Annelerin bu eylemi, açılım sürecinden üç yıl sonra 3 Eylül 2019 günü Hacire Akar’ın HDP il binasının önüne gitmesiyle başladı.

Oğlunu, PKK’ya yollayan HDP’lilerden istedi. Üç gün sonra da oğluna kavuştu. Şimdi onun oturduğu yerde 303 aile evlatları için nöbet tutuyor. Üç yıl tamamlanmak üzere ve bugüne kadar toplam 37 aile, HDP üzerinden terör örgütü PKK’ya yollanmış evlatlarına kavuştu.

HDP yönetimi annelerin arkasında “Devlet var” diye etiketlemeye çalışırken, PKK’ya terör örgütü bile diyemeyen sözde yazar, gazeteci, aydınlar onlardan uzak duruyor.

Evet ben söyleyeyim, Diyarbakır Anneleri’nin arkasında devlet var. Sadece devlet değil millet de var. Devlet terörle mücadele ettikçe, “PKK korkusundan” sıyrılan halkın devlete inancı pekişiyor. Diyarbakır Anneleri gibi Hakkâri, Şırnak, Van ve diğer illerde HDP il binalarının önüne giden annelerin en büyük direnci de zaten devletin terörle mücadele eden bu gücü. Devletin bu gücü, annelerin direnişi ve milletin desteği ile terör yenilecektir.

Yazarın Tüm Yazıları