Normalleşmenin en aşırısını biz beceririz

EFENDİM, salgın belası vakaları artınca, “Tam kapanma” başlatıldı, 17 Mayıs saat 05.00’te de sona erecek. Baştan vurgulayayım, kapanma ya da açılma, ne olursa olsun, öncelikle herkes kendisinden sorumlu olmalı. Sonra da kısıtlama süresine şöyle bir bakalım. Bir-iki gün öncesi Anadolu’nun dört bir yanına ve sahil beldelerine akın başladı. Sonra bir alkollü içki tartışması ve ilginç kuyruklar.

Haberin Devamı


BAZI GÖZE ÇARPANLAR
Her yerde trafik yoğundu, toplu taşımada ek seferler bile koyuldu. “Özel sektörde milyonlarca işçi çalışıyor, kapanamadı” denildi. PTT’ler önünde sosyal yardım, bankalar önünde emekli ikramiyesi kuyrukları... İki gün pazarların kurulması... İnsanlar hemen her yerde, rahatlıkla ortalıkta. Bazı günler marketler dolup taşıyor. Komik kumar, eğlence baskınları...
DİKKAT, DİKKAT, YİNE DİKKAT
Tüm bunlara bakıp, “Tam kapanmayı beceremedik” denilebilir. Bazı uygulamalar eleştirilebilir. “Kimi erkendi, kiminde geç kalındı” denilebilir... Aman önce Bayram’da, sonra da her gün dikkat, dikkat, yine dikkat! Şimdi sırada, “Normalleşme” var. “Tam mı, yarım mı, kısmen mi” olur bilemem. Dilerim, “Vaka ve vefat rakamları öyle bir düzeye gelmiştir ki, normalleşme sürecine girmişizdir...” Ancak unutmayalım, normalleşmenin en aşırısını biz beceririz! Ve olması gerekene bakalım... Öncelikle başta yeme-içme yerleri olmak üzere, mümkün olduğunca çok esnafın işbaşı yapmasını dileyeceğiz. Tabii ki kural ve önlemlere uyarak...
BİZİ EN İYİ BİZ KORURUZ
Biz ne yapacağız? Öncelikle kendimizden ve yakın çevremizden sorumlu olacağız. “Normalleşiyoruz” diyerek her yere hücum etmeyeceğiz. Örneğin İzmir’de Kordon’u, Bostanlı, Göztepe, Güzelyalı sahilini miting alanlarına dönüştürmeyeceğiz. O maskeyi, zorunlu mesafeyi ve temizlik için musluğu asla unutmayacağız. Tam kapanamadık ama, bize “Normal...” denildiğinde işin suyunu çıkarabileceğimizi kendimize sürekli anımsatacağız. Etkililer, yetkililer birtakım kısıtlamaları kaldıracaktır, ama bu da, “Salgın belasından kurtulduk” anlamına gelmeyecek elbette. Kendimizin ve yakınlarımızın aşılarını izleyeceğiz. Hep dikkatli olacağız. Ve bana göre çok önemli: “Bize en büyük fayda kendimizden gelir... Kendimizi en iyi kendimiz koruruz.”

-----

Haberin Devamı


BİR FARKLI YAKLAŞIM
Kabus rakamların
suçlusu: Çöl tozları

SALGIN belası vakaları bir ara öyle arttı ki, “Tam kapanma” başlatıldı. O arada, “Daha çok test daha çok vaka”, “Çeşitli bahanelerle toplanmaların sonucu”, “Testi azaltın vakalar da azalır” gibi yorumlar yapıldı. Hepimizin dileği vakaların ve ölümlerin giderek sona ermesi... Vakaların artması ve bugünlerde azalmasına farklı yaklaşım da var.
BİZE LODOSLA GELİYOR
Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, bu konuda çöl tozlarıyla polenlere dikkat çekiyor. Yaşar, her yıl yaklaşık 2 milyar ton tozun, rüzgarlarla çöllerden dünyaya dağıldığını, ülkemize de Sahra’dan nisan ayında lodosla taşındığını söylüyor. Aynı dönemde bitkilerin polenlerinin de yayıldığına dikkat çeken Yaşar, çöl tozlarıyla birlikte koronayla ilişkilendiriyor:
POLENLE BİRLEŞİNCE
“Bahar alerjisinin temel nedeni olan polenler, bağışıklık sistemini zayıflattığı için her türlü hastalıkta vücudun daha çok yıpranmasına neden olur. Polenlerin kovid hastalığına yakalanma durumunda vücuda çok daha fazla yıprattığı da ortaya konmuştur. Çöl tozlarının da her türlü bakteri, virüs ve mantarlara uygun ortamlar hazırladığı, bu nedenle virüslerin havada daha çok askıda kalması yüzünden de covid bulaşını artırdığı, bilimsel çalışmalarda ortaya konmuştur.
GEÇEN YILLA AYNI TABLO
Geçen yıl ve bu yılın Nisan aylarına baktığımızda, benzer durum çıkıyor. Mart ayının sonlarından sonra hastalık sayıları (bu yıl vakalar da eklendi) hızla artarak nisan ortalarında tavan yapıyor, ikinci yarısından sonra düşüşe geçiyor. Bunun nedeni sahradan gelen çöl tozları ile uyanan doğanın ürettiği yoğun polenlerin mart sonundan nisanın ortalarına (hatta biraz daha fazla) kadar etkisini sürdürerek vakalarda tavan yaptırması, sonra etkisini yavaş yavaş kaybederek vakaların (hasta sayılarının) düşmesi ile son bulmasıdır.”
SON SÖZ: Herkese sağlık ve tüm dünyanın bu salgın illetinden bir an önce kurtulmasını diliyorum...

Yazarın Tüm Yazıları