Asılsız haberlerle panik yaratmayalım

İSTANBUL’da önceki gün 5.8’lik deprem meydana geldi. Herkes korktu, panikledi. En büyük teselli can kaybı olmamasıydı tabii ki. Depremle ilgili en ayrıntılı bilgileri şimdiye kadar herkes görmüş okumuştur. Uzmanlar görüşlerini her yerde iletti, olasılıklarla ilgili yorumlar dile getirdi.

Haberin Devamı

 


HAZIRLIKLAR YETERLİ Mİ?
Bu yüzden konuyu kısa keseceğim. İzmir ve Ege’ye gelelim. “Bu deprem şu fayı tetikler, olası büyük sarsıntının habercisidir, şu veya bu bölgede de beklemek gerek” gibi yorumlar panikten başka işe yaramıyor. Öncelikle ders almamız gerektiğini düşünüyorum. Depremde okullar nasıl boşaltılır, evde, işyerinde ne yapmak gerekir gibi bilgileri tazelemeliyiz. Etkililer, yetkililer depremden önce ve sonra neler yapılması gerektiği üzerinde yoğunlaşmalı, hazırlıklar gözden geçirilmeli, vatandaş bilgilendirilmeli.


KABUSA SÜRÜKLEMEMEK GEREK
Acil toplanma yerleri yeterli midir, daha doğrusu var mıdır, bunlara bakılmalı. Deprem ve sonrasında özellikle telefon haberleşmesinin sürmesi nasıl sağlanabilir, bu mümkün müdür, araştırmak gerek. Vatandaşın da bireysel önlemlerine bakması şart. Ve en önemlisi de, sosyal medyada sorumlu olmaya özen gösterin, zaten paniklemiş olanları kabusa sürükleyecek, aslı astarı olmayan haberler, görüntüler paylaşmayın. Buna yeltenen acımasızları, panik üreticilerini engelleyin. İstanbul ve çevresine geçmiş olsun. Sarsıntısız günler diliyorum.

------

Haberin Devamı

 
BİR MERAKLI BEKLENTİ

Alaçatı Anayasası
çözüm olacak mı

“ALAÇATI’nın kaybedecek bir sezonu daha yok” demiştim geçen haziran ayında. Daha doğrusu ben değil, Alaçatı Turizm Derneği’nin Başkanı Korkut Denizeri demiş ve yakınmıştı, işte özet:
“Alaçatı’da tartışılan konular yine gündemde. Giderek popüler tatil beldesi haline gelmesiyle, onu eşsiz kılan nitelikler tehlikeye giriyor. Son yıllarda hızlı tüketim kültürü buraya da nüfuz etmeye başladı. Birbiri ardına açılan gece kulüpleri, açık havada sabaha kadar yaptıkları müzikle, uyuşturucu ve mafyatik ilişkiler başta olmak üzere, getirdikleri yozlaşma kültürüyle Alaçatı’nın kimyasını değiştirdi. Köyiçi yaşanmaz hal aldı. Gürültü nedeniyle Alaçatı misafirleri, tatillerini keserek otellerden ayrılıyor.

KAYBEDİLECEK SEZON YOK
Kaybedilecek bir sezonumuz daha yok. Alaçatı’da tek dileğimiz kanunun uygulanması. Gerek imar, gerek ortak yaşam konularında bir kanunsuzluk saldırısı altındayız. Kanuna göre canlı müzik ruhsatı olmayan işletmeler müzik yayını yapamaz. Canlı müzik ruhsatı açık alanda müzik yapılabileceği anlamına gelmemektedir.

Haberin Devamı

DÜZENLİ SES DENETİMİ GEREK
Gece 24.00 olan müzik yayını sınırı kaymakamlık kararı ile 01.00’e çekilmiştir. Birçok işletme buna da uymamak için direnç göstermektedir. Köyiçi bölgesinde müzik yayınının, 24.00 olarak uygulanması gerekmektedir. Sınır saatler içinde müzik ruhsatı olması, insan psikolojisini bozacak derecede yüksek sesle müzik yayını yapılabileceği anlamına gelmez. Ses ölçümü denetimlerinin yerinde ve düzenli yapılması gerekmektedir.

ZARAR VERİP GİDENLER
Mekanların birbirini bastırmak için ses yükselttiği, komşuluk haklarının hiçe sayıldığı, denetimlerde en ufak gevşemede sınır saatlere uymayan işletmeci profili ile karşı karşıyayız. Kısa sezonda ceplerini doldurmak dışında kaygı taşımayan bu ‘yeni nesil’ işletmeciler, Alaçatı’ya verdikleri zararı da umursamadan arkalarını dönüp gidiyor.”

Haberin Devamı

SADECE EĞLENCE MERKEZİ DEĞİL
Hemen her sezon başlangıcı ya da sonunda Alaçatı genelde bu tür olumsuzluk iddialarıyla konuşulur. Yıllardır değişmez kural gibidir. Peki, şimdi neden gündeme getiriyorum Alaçatı’yı. Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran’ın, bir kenara not ettiğim sözleri yüzünden. Doğası, kültürü, gelenekleri, insanları ile dünya çapında güzelliklere sahip olan Alaçatı’nın, sadece bir eğlence merkezi olmadığını vurgulamış Oran ve de açıklamış:

KAR HEVESİNE TESLİM ETMEYİZ
“Önümüzdeki kasım ayında, Alaçatı’nın gelenek ve göreneklerini koruyacak, bilinçli ve iyi niyetli işletmecilerini mağdur etmeyecek, değerli Alaçatılı hemşehrilerimizin sıkıntılarını sona erdirecek bir ‘Alaçatı Manifestosu’ açıklayacağım. Alaçatı’yı birilerinin, birkaç sezonluk kar hevesine teslim etmeyeceğiz. Kimse kusura bakmasın, Alaçatı’nın değerlerini koruyan, Alaçatılılar’ın istek ve beklentilerini karşılayacak olan bu manifestonun gereklerini taviz vermeden uygulayacağız.”

Haberin Devamı


DİLERİM İSTEKLERİ KARŞILAR
Gelenek ve görenekleri koruyacak, iyi niyetli işletmecileri zorda bırakmayacak, sıkıntılara sona verecek, en önemlisi de, “Alaçatı’yı birilerinin birkaç sezonluk kar hevesine teslim etmeyecek” manifestoyu merakla bekliyorum. Dilerim istek ve beklentileri gerçekten karşılar, herkes rahat eder ve Alaçatı güzellikleriyle konuşulur. Kolay gelsin.

Yazarın Tüm Yazıları