İzlerini kaybetmeden Hasanoğlan’a gidin

Ankara’da, Hasanoğlan’da, bir garip enstitüyümBir yol da burada duralım; Ellerinde nasır, yüzlerinde nur, Yarına ümitle yürüyenlere Bir selam uçuralım.

Haberin Devamı

İzlerini kaybetmeden Hasanoğlan’a gidin

Orhan Veli, yukarıdaki şiirini Arifiye Köy Enstitüsü için yazmış. Başka bir şiirinde bir genç kızdan söz eder; “Uzanıp yatıvermiş, sere serpe;
Entarisi sıyrılmış, hafiften.” Kızın adı Bella’dır. Onunla aşağıdaki satırlarda tekrar buluşacağız...
Durum acildi; nüfusun yüzde 80’i 40 bin köyde yaşıyordu. 35 bininde okul yoktu. Eğitimde yapılabilecekler için uzmanlar davet edildi. ‘Çağının Aristosu’ olarak tanımlanan Amerikalı Dewey dahil Alman, Belçikalı, İsviçreli uzmanlar raporlar hazırladılar. Türkiye’ye özgü bir program çıktı.
Derken müthiş bir serüven yaşandı. Serüven tüm memleketi aydınlattı. Enstitülerin iki önemli isminden biri, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel;
“Köye köyden olanı, köy hayat koşulları içinde yetiştirip verilmesi” dedi. Diğer önemli isim İlköğretim Müdürü İsmail Hakkı Tonguç; “Köy Enstitüleri birer yaşam ve iş okullarıdır” dedi. O dönemde; kızlara “okursan yanarsın”, köyün erkek çocuklarının okumak için yola düşmesine “delilik bu” deniyordu.

ORDİNARYÜS DE DERS VERDİ

Haberin Devamı

Ankara’nın yanı başında, Hasanoğlan’da, Köy Enstitülerine öğretmen yetiştirmek için Yüksek Köy Enstitüsü kuruldu. Öğrenci kaynağı Köy Enstitüleri mezunlarıydı. Öğrencilerin elleriyle yaptığı 80 bina arasında ahır, kümes ile sinema, müzik salonu, hatta açıkhava tiyatrosu vardı. Suyunu İdris Dağı’ndan öğrencileri getirdi. Kapatılana dek 2071 mezun verdi. Yabancı hocalardan başka ordinaryüs profesör de ders verdi. Halk müziği ustalarından Ruhi Su ve Âşık Veysel, ünlü edebiyatçı Sabahattin Eyüboğlu gibi efsane isimler usta öğretici veya öğretmen oldular. Unutmadan – Kütüphaneci kadrosunda, altı dil bilip jimnastik dersleri veren öğretmenin adı da Bella’dır. Yazının başlarında andığımız Orhan Veli’nin “Sere serpe” şiirinde sözünü ettiği kızdır Bella.
Köy Enstitüleri öğrencileri arasından Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Dursun Akçam ve Hazım Zeyrek gibi şair ve yazarlar çıktı.

MOLİERE’DEN OYUN OYNADILAR

Haberin Devamı

Güne sabah sporu olarak kızlı-erkekli oynanan halk oyunlarıyla başladılar.
Yılda en az 25 klasik okudular. Âşık Veysel’e mandolinle “Ağlayalım Atatürk’e” çaldılar, ondan “Aferin!” aldılar. Yatakhane binasında çalışıp, 12 lira kazandılar, 4 lirasıyla kitap aldılar. Futbol sahasında 1350 kızlı-erkekli Bengi Zeybeği oynadılar, Cumhurbaşkanı İnönü dayanamadı, aralarına girdi, onlarla oynadı. Türküler söyleyip, Mozart’tan parçalarla keman konseri verdiler.
Halk oyunu da, Moliere’den oyun da oynadılar.
Yağmur duasına öğrencilerini göndermediler, eleştirildiler. Sonra dediklerine gelindi, çayın kıyısı su çeken motorlarla doldu.
Atandıkları yerde “Köy Enstitüsü mezunu musun, yoksa hakiki öğretmen misin?” hakaretine maruz kaldılar. Özür dilendiler. Aleyhlerine sözler söylendi.
Okulları açan, sayılarını arttıralım diyen, Bengi Zeybeği oynarken aralarına girenler, baskılara dayanamayıp okulları kapattı.

Haberin Devamı

Kaynaklar: Haluk Oral, M.Şeref Özsoy, Erol’un Ke(n)disi; Canan Yücel Eronat, Köy Enstitüleri Dünyasından Hasan Ali Yücel’e Mektuplar ve Mustafa Gazalcı, Köy Enstitüleri Sistemi.

İzlerini kaybetmeden Hasanoğlan’a gidin

O ÖĞRETMENLERİ ÇILGINCA ALKIŞLAYIN

Şair Can Yücel’in
“Geldi mi de gidici – hep, hep acele işi!
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi.” diyerek şiir yazdığı babası, Köy Enstitülerinin en önemli isimlerinden, Efsane Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i, tarihte bu hafta kaybettik.
Enstitü’nün izlerini tam kaybetmeden Hasanoğlan’a gidin.
Tozlu, kırık camlardan sınıflara bakın ama Müslim Pekgöz, Şakir Yıldırım (Ladik), Lütfi Özmen (Akçadağ), Halise Apaydın, Satılmış Adışanlı, Hüseyin Atmaca, Sabri Kurt, Mustafa Aydoğan, Muharrem Tekin, Ömer Ekşioğlu, Mehmet Doğan, Sait Bozkurt, Aşır Ergin, Nafi Doğan, Hayriye Aykan, Tabur Aydın, Nevber Tarcan, Ali Doğan, Halil Kaya, İbrahim Ayaşlıoğlu, İsmail Yılmaz dersteler – sessiz olun!
Diktikleri ağaçların altında, yaptıkları binaların ve büstlerin arasında dolaşın; onarıp, şadırvana döndürdükleri çeşmeden su için. 11 Müzik odasından piyano, keman sesleri geliyor – dinleyin. Belki de dünyada öğrencilerin yaptığı ilk Açıkhava Tiyatrosu’nda Orhan Veli’nin Bella’sının sahneye konmasına katkıda bulunduğu Shakespeare’den Bir Yaz Gecesi oyunu oynanıyor – çılgınca alkışlayın.
Köyde okumayan kızımız, oğlumuz, yetimimiz, öksüzümüz kalmasın diye,
“Geceleri bir el üstümüzü örterdi” diye anılacak öğretmenler, çocuklarını okutsunlar; Hacer Demircan, Vedat Özmen ve Bilge Pekgöz gibi değerli öğretmenler, hakimeler yetiştirsinler diye, sanat, bilim, elbette kitap okuma memleketin her köşesine yayılsın diye, hatta ne bileyim; isterseniz “Burası açıkhava müzesi olsun, her yer ziyaretçilerle dolsun” diye tezahürat yapın!
Ellerinde nasır, yüzlerinde nur, yarına ümitle yürüyenlere, bir selam da siz uçurun!

Haberin Devamı

Kar, ayaz demeden, Hasanoğlan’ı değerli anılarla gezdiren Ali Kınacı Hocam ve her detayı titizlikle fotoğraflayan Kent Kâşifi Ahmet Soyak – teşekkürler güzel dostlar.

Yazarın Tüm Yazıları