Zamanın emrettiklerine uymak ya da uymamak

Feridun Düzağaç, yeni albümü ‘10’a Özel’de farklı bir yol denemiş. Bir yandan popüler temalı/melodili, bir yandan da o alıştığımız, çok sevdiğimiz ve kendisine yakışan/yaraşan şarkılar.

Haberin Devamı

İçinden geçtiğimiz günlerin, hemen hemen her müzisyenin/yorumcunun kafasını karıştırdığı kesin. Her zaman yaptıklarını yaparlarsa ilgi görmeyeceklerini, para kazanamayacaklarını düşünüyor ve kendilerine yeni yollar arıyorlar. Bir kısmı çıkışı, tepeden tırnağa değişmekte ve ne ilgi görüyorsa o kanala akmakta buluyor. Bunun adı eski yaptıklarına ihanet etmek olacaksa da umursamıyorlar. Bir kısmıysa ki Feridun Düzağaç’ın da yaptığı bu, eski sound’unda direniyor ama hit potansiyeli taşıyan birkaç şarkı eklemenin de zorlukları çözeceğini sanıyor. ‘10’a Özel’ iki ayrı albüm gibi. Ya da kısa bir albüme, başka bir albümden alınıp ilave edilmiş şarkılardan müteşekkilmiş gibi. Açılışı da kapanışı da çok tatsız. Açılış şarkısı ‘Dinle’ fazlasıyla arabesk, ‘lay-lay-lay’ bölümleriyse Düzağaç’a yakışmayacak kadar, dinleyiciye kurulmuş bir tuzak. Kapanış şarkısı bir Erkin Koray klasiği ‘Sen Yoksun Diye’. Koray’da güzel görünenin herkeste aynen görüneceğini sanmak da bir nevi gaflet. Koray her zaman arabeskin içinde kulaç atmış biriydi ve kendisine inşa ettiği dünyada, arabeski kendi müziğinin bir parçası kılabilmişti. Düzağaç’taysa yama gibi kalmış.
Arada kalan sekiz şarkının, başta ‘Gözlerinden Anlarım’ ve ‘Yeter’ olmak üzere bir kısmıysa, yeni çizilen arabesk portrenin tuzu/biberi. Bedük’ün düzenlediği ‘Pişmanlık Sineması’nda, şarkının altında akan seslerin bir kısmının böyle bir albüme hiç yakışmadığıysa apayrı bir konu. Düzağaç’ın buna nasıl rıza gösterdiğini anlamak zor. Mehmet Esen’in şiirinden uyarlanmış ‘Sanatoryum’ ise albümün slogan şampiyonu. ‘Dipteyim Sondayım Depresyondayım’ın başarısını çok özlemişe benziyor Düzağaç; dileyelim ki yanılmasın. Yoksa bu ticari ataklara hiç değmeyecek ve eldekinden yemiş olacak.
Zamanın emrettiklerine  uymak ya da uymamakGördüğün bu ben miyim bak
1990’ların en kayda değer isimlerindendi Asya. Nilüfer’in vokalistiydi ve onun desteğiyle şarkılarını söylemeye başlamıştı. ‘Günaydın’ parçası da poptan uzaklaşıp, dans ve elektroniğe kaymak istediği şarkılarından biriydi. Daha ne Hande Yener vardı ortada, ne de Ayşe Hatun Önal. Asya hem iyi hem de farklı bir şarkı çıkarmıştı. Aradan geçen 20 yıl sonra, son birkaç yılın en şahsına münhasır seslerinden Kalben’in de bu şarkıya gönül düşürmesi gayet anlaşılır, yerinde bir karar. Kalben her zamanki türü/sound’u dışında da kendisini gayet iyi bir biçimde ifade edebileceğini ispatlamış. Bu şarkıyı tamamen kendi imkânlarıyla ve herhangi bir firmaya bağlı olmadan bağımsız biçimde yayımlaması da takdire değer; daralan piyasada herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor, Kalben de bunu yapmış.
Zamanın emrettiklerine  uymak ya da uymamak

Yazarın Tüm Yazıları