Kaçıncı bahar?

Ramazan bu yıl yine “Hızır-İlyas” veya bilinen adıyla Hıdrellez bayramının kutlanmasına tanık oluyor.

Haberin Devamı

Hıdırellez, Nevruz ile birlikte iki bahar (özgün biçimiyle “behâr”) bayramından biri. Aslında güneşin Ülker burcuna girmesiyle bağlantılı olan Hıdrellez, tabiatın canlanıp yeşermesinin habercisidir. Orta Asya’dan Balkanlar’a geniş bir coğrafyada kutlanır ve farklı kültürel etkilerle biçimlenmiştir. Bazen “yazın başlangıcı” olarak da görülmüştür.

Kaçıncı bahar

*

Temelleri İslam öncesine uzanan geleneksel söylencelerde, Hızır’ın/Hıdır’ın “abıhayat” yani ölümsüzlük suyundan içtiğine inanılırdı. Hızır’ın bir beldeyi ziyareti, doğanın yeşillenmesini müjdeliyordu. Nitekim ismi, Arapça’daki “hadir” yani yeşil kelimesiyle bağlantılıdır. İnanışa göre Hızır karada, İlyas Peygamber ise denizde sıkıntıya düşenlerin yardımına koşarlar. İşte bu iki ruhani koruyucu, 5-6 Mayıs’ta buluşurlar. Bu da “Hızır-İlyas” bayramıdır. Elbette ne Tevrat’ta, ne de Kuran’da böyle bir anlatı yer almaz. Üstelik Kuran’a göre doğa ve gök olayları, Yaradan’ın eseri olan bir akışın sonucudur.

Haberin Devamı

OLAYLARIN İÇYÜZÜ

Adı doğrudan geçmese de, Kuran’da anlatılan bir kıssanın Hızır’la ilişkili olduğuna inanılır. Bu kıssada Hızır, olayların içyüzünü görebilen, “ilim sahibi” bir kişidir. Hz. Musa ile birlikte çıktıları yolculukta, Hızır’ı tanıyan birileri, onları gemilerine alır. Üstelik bunun için para da istemezler. Ancak Hızır, karaya vardıklarında, bu iyiliksever insanların gemisine zarar verir. Hz. Musa onun bu hareketini kınar. Hızır ise bu olayın ardındaki sırrı sonradan açıklar: “Gemi, denizde çalışan yoksullara aitti; onu kusurlu kılmak istedim, çünkü peşlerinde her sağlam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardı (Kehf, 79)”. Yani aslında bu davranışıyla gemiyi, gasp edilmekten kurtarmıştır. Bu kıssada Hızır, olayların bir anlık, bir de uzun vadeli boyutu olduğunu gösterir. Ayrıca “hayır görünende şer, şer görünende hayır” olabilir. Elbette Kuran’da anlatılan hikmet sahibi kişiyle, “baharı getiren” Hızır arasında derin farklar var.

Haberin Devamı

İNANÇ MI, ANLATI MI?

Şüphesiz doğa etrafındaki mitolojik anlatıları, sadece “cahilce uydurmalar” gibi görmek, atalarımızın hayal gücüne ve şiirsel yeteneklerine haksızlık olur. Örneğin şairler, baharın gelişini, “Hz. İsa’nın nefesi”ne benzetmiştir. Elbette o dizeleri kaleme alanlar, doğal döngünün ne olduğunu biliyorlardı. Ayrıca tabiat olaylarının kişileştirilerek anlatılmasının eğitsel boyutu da vardır. Ve tabii mitolojik hikâyeler, aynı zamanda geçmiş çağların “Hollywood” prodüksiyonlarıydı. Üstelik o prodüksiyonda insanlar, sadece seyirci değil aynı zamanda oyuncuydular... Hıdrellez bir müzikal gösteri, renkli bir bahar şenliğiydi.

GÖNLÜMÜZÜN BAHARI

Haberin Devamı

Eski devirlerde kışın ağır hasta olanların, baharın gelişiyle birlikte ölüm tehlikesini atlatacağı umulurmuş. Bu inanç, edebiyatta sembolik bir anlam kazanarak “bahar-ı dil”, yani “gönül baharı” olarak ifade edilmiştir. Bu benzetmeye göre, “aşk-ı ilahi” gelinceye kadar insan ruhu kış uykusundadır; solgundur, çiçeksizdir... Ancak hayat veren (muhyi) Yaradan, sevgisiyle ruhunu kış uykusundan uyandırır, ona bahar sevinci verir. İşte Hızır’ın içtiğine inanılan gerçek “abıhayat” da budur. Böylece “dış dünyada” hangi mevsim olursa olsun, “iç dünyada” gönül her daim baharı yaşar. Öyleyse Hızır’ın gelişini beklemeye ne gerek var? Arayan, eninde sonunda baharı kendinde bulur.

Haberin Devamı

RAMAZAN MEVSİMİ

Ay takvimi, geceleyin göğe bakan birinin “ayın hangi günlerinde” olduğunu kolayca belirlemesini sağlar. Eski devirlerde örneğin “ay başında buluşmak” pratik bir yöntemdi. Ne var ki ay takvimi, mevsim döngülerini takip etmez. Ay takvimindeki yılbaşı, güneş takviminde her yıl 10 gün kadar öncesine denk gelir. Böylece ramazan ayı, tüm mevsimleri ziyaret eder. Ramazanın hangi mevsime geldiği elbette Müslümanların bu ayı yaşama biçimleri üzerinde doğrudan etkilidir. Her şeyden önce gün ışığının değişimiyle oruçlu kalınan süre değişir. Ayrıca eski zamanlarda, sokak eğlenceleri gibi toplu etkinlikler, yaz veya kış ramazanlarında farklı olabiliyordu. Pide gibi ramazana özgü yiyeceklerse mevsim farkını azaltan unsurlardı.

BİR AYET

Haberin Devamı

[Yeryüzü] üzerine yağmur indirdiğimizde o, kıpırdar, kabarır ve her çeşitten iç açıcı bitkiler verir. (Hac, 5)

BİR HADİS

Kıyamet kopuyor olsa bile elinde bir [hurma] fidanı olan onu derhal diksin! (İbn Hanbel, 184)

ESMA-İ HÜSNA
El-Muhyî

Yaşatan, dirilten, ölü kalplere can veren.

 

Yazarın Tüm Yazıları