Çok beklenen Cumhuriyet

Hz. Peygamber, kendisini karşısında görünce heyecandan tir tir titreyen birine şöyle demişti: “Rahat ol, ben kral değilim.” Resulullah, insanların soyluluk veya zenginlik nedeniyle özel haklara sahip olmasını reddediyordu.

Haberin Devamı

Kendisine, eğer Müslümanlığı kabul ederse ne gibi şahsi ayrıcalıkları olacağını soran amcası Ebû Leheb’e verdiği cevap bunun açık örneğidir: “Ey Muhammed! Sana iman edecek olursam diğer Müslümanlara benim bir üstünlüğüm olmayacak mı?” Hazret-i Peygamber ona “Neyle üstün olacaksın ki?” diye cevap verdi. Bunun üzerine Ebû Leheb hiddetlendi: “Böyle bir din olmaz olsun. Ben bunlarla birlikte eşit mi olacağım?!”

Çok beklenen Cumhuriyet

Azası eksik bir zencinin bile emir olmasını” mümkün gören Son Peygamber, Veda Hutbesi’nde insanlara şu önemli ilkeyi de miras bırakmıştı: “Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyaha, siyahın da kırmızı tenliye bir üstünlüğü yoktur.”

Haberin Devamı

DANIŞARAK YÖNET

Resulullah, yola çıkan iki-üç kişinin bile içlerinden birini karar verici olarak seçmelerini öğütlerdi. Yönetici seçimine bu denli önem vermekle birlikte kendisi, “dünya” işleriyle ilgili çoğu zaman çevresine danışmış, yani şûraya başvurmuştur. Onun çok takdir ettiği Abdullah bin Mesud hakkında “Müslümanların istişaresi olmaksızın bir kişiyi emir (yönetici) tayin edecek olsaydım onu tayin ederdim.” demesi, ortak görüşe ve çoğunluğa verdiği değeri yansıtır. Zaten Kuran’da iyi bir müminin nasıl olması gerektiği anlatılırken “Onların işleri, aralarında danışma iledir (Şûra, 38)” denir. Nitekim Medine’deki Mescid-i Nebevi aynı zamanda bir meclis binası işlevine sahipti.

Çok beklenen Cumhuriyet

SEÇİMDEN SALTANATA

Emanetleri mutlaka ehline verin ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmedin (Nisa, 58)” diyen Kuran’da, “ehil ve adaletli yöneticinin” nasıl seçileceğine veya yönetim biçimine dair açık bir tanım bulunmaz. Bu nedenle Hz. Peygamber’in vefatından sonraki ilk halifeler (devlet başkanları) farklı yöntemlerle seçilmiştir. Ve tabii seçimler sonucunda devlet yönetimi babadan oğula geçmemiştir. Ta ki içsavaşla başa gelen Muaviye b. Ebi Sûfyan’ın, tüm itirazlara karşın makamını oğluna devretmesiyle başlayan Emevî saltanatına dek...

*

Haberin Devamı

İlk Müslümanların başkanın seçimle belirlendiği, antik Roma’dakini andıran ama kendine özgü “cumhuriyet” denemesi, sadece 30 yıl kadar sürdü. “İslam kardeşliği” ideali, önce “cahiliye kabileciliğine”, sonra da saltanat düzenine yenik düşmüştü. “Emanet” artık ehil olsun olmasın, babadan oğula geçecekti. Saltanatın sonucuysa ister istemez taht kavgalarıydı...

Çok beklenen Cumhuriyet

İDEALLER VE GERÇEKLER

Aşirete dayanmayan bir izzet, sultana dayanmayan bir heybet ve servete dayanmayan bir zenginlik...” Medine’deki son “seçilmiş” halife olan Hz. Ali’nin yüzyıllar önce verdiği bu tarif, adeta çağdaş cumhuriyet rejiminin ilkelerini anlatır gibidir: Hiçbir grubun üstünlüğüne dayanmadan herkesin saygı gördüğü; gücün ve yönetimin saltanat usulüyle babadan oğula geçmediği; kişisel servetin kimseye ayrıcalıklı haklar getirmediği bir yönetim... Nitekim klasik dönem Müslüman düşünürlerin devlet idaresiyle ilgili eserleri, “devlet başkanının yetkili bir temsilciler heyetince (ehlü’l-hal ve’l-akd) seçilmesi, seçilecek kişinin ehliyeti, danışma meclisi (şûra)” gibi kavramlarla doludur. Ancak bu görüşler hep kâğıt üstünde kalmış, Müslümanlık tarihinde bu ideale yaklaşmak için 20. Yüzyıl’a kadar beklemek gerekmiştir.

Haberin Devamı

ÖRNEK BİR BAŞARI

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı, sadece ülkemiz için değil Müslümanlık tarihinde de çok önemli bir dönüm noktası oldu. Nitekim kurucu önder Atatürk, Cumhuriyet’e giden süreçteki meclis konuşmalarında, İslamiyet’in ilk dönemindeki seçim krizlerine ve yönetimin saltanata dönüşmesi meselesine pek çok atıfta bulunmuş, tarihi süreci dikkatle irdelemiştir. Ayrıca bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm Müslüman ülkeler için bir model olacağını da dile getirmiştir.

CUMHURİYETİN DEĞERİ

Unutmayalım ki bu ülkenin fedakâr insanları, çok ağır bedeller ödeyerek vatanın bağımsızlığını korudular... Devlet ve toplum, nice krizlerden geçerek ayakta kaldı... Cumhuriyet, en zor zamanlarda bile yoluna hep devam etti. Vardığımız seviye yeterli mi? Elbette değil. Her alanda çok daha iyi olmalıyız. Bunu başarmak için cumhuriyetin getirdiği imkânların değerini iyi bilmek; bu değerlere yürekten sahip çıkmak şart. Hangi görüşten olursak olalım, unutmayalım ki yıkmak kolay, yapmak zor. Hep birlikte, barış ve mutluluk dolu nice senelere Türkiye Cumhuriyeti...

 

Yazarın Tüm Yazıları