Çevre kötü

Hâlâ söyleyen var mıdır bilmiyorum ama eskiden anne-babalar, çocuğunun bir yere gitmesini istemediği zaman “Evladım ben sana güveniyorum ama çevre kötü, sen gitme oraya” derlerdi.

Haberin Devamı

Yani bizim iyi olmamız yetmez... Eğer çevre kötüyse durum tehlikelidir.

*

“Çevrenin kötü” olması, farklı bir anlamda sadece çocuklar-gençler değil tüm insanlık için bir tehlike aslında: Aşırı ve bilinçsiz tüketimle kirlettiğimiz gökyüzü, bize iklim krizi olarak dönerken, soluduğumuz hava her gün biraz daha kirlenirken, evimizin içi pırıl pırıl olsa ne fark eder?

Çevre kötü

VAHİM BİR TABLO

5 Haziran, BM tarafından “Dünya Çevre Günü” olarak kabul edilmiş. Demek ki insanlık bu konunun önemini 1972’de yani tam 50 yıl önce tespit etmiş. Ama ne acıdır ki aynı 50 yılda, çevre sorunlarının dünya genelinde nasıl büyüdüğüne tanıklık ettik. Artık bizzat yaşadığımız iklim krizine rağmen küresel ekonomi, çevreyi koruma maliyetini yüklenmekten kaçınıyor. Zengin ülkeler kimyasal atıklarını, çöplerini fakir ülkelere boşaltıyor. Kaldı ki gelişmekte olan ülkelerin çarpık kentleşme ve altyapı eksiklerinden kaynaklanan apayrı çevre sorunları var. Tabii çevre kirliliğinin tarıma ve hayvancılığa yansıyan boyutunu da unutmamak lazım.

Haberin Devamı

Çevre kötü

TEMİZLİK ZAMANI

Felaket tellallığı yapmak kolay... Peki ya çözüm? İyisi mi biz çevre duyarlılığına kendimizden başlayalım. Ağaçlar ve ormanlar gezegenimizin akciğerleri adeta. Onları korumak, kendimizi korumak demek. İçinde bulunduğumuz yaz mevsimi, tüm Akdeniz havzasında orman yangınlarının en fazla görüldüğü dönem. Maalesef yangınların çoğuna insanların ihmali ve etkileri neden oluyor. Kırık cam parçalarından tutun da sigara izmaritlerine kadar pek çok atık, aşırı sıcaktan zaten kavrulan ormanların tutuşmasına yetiyor. Gelin ormanlarımıza gereken özeni “ciğerlerimiz yanmadan önce” gösterelim. Piknikleri, yangın sahasına, savaş alanına çevirmeyelim. Ayrıca Hz. Peygamber’in dediği gibi, “Yarın kıyamet kopacağını bilsek bile ağaç dikelim”.

Haberin Devamı

DOĞA DOSTUNU SEÇMEK

Doğaya bir diğer bireysel katkımız, alışverişte -imkânımız elverdiği ölçüde- çevre dostu ürünlere yönelmek. Bunlar dönüştürülmüş ambalajlı ürünler olabilir. Veya enerji tasarrufu sağlayanlar... Ayrıca sentetik malzeme içermeyen eşyaları tercih etmek, uzun vadede geri dönüşüme katkı sağlayacaktır. Markette, pazarda bez torba kullanmaktan toplu taşımayı tercih etmeye, odadan çıkarken ışığı söndürmeye varıncaya kadar pek çok davranışla çevre duyarlılığımızı gösterebiliriz. Bizler çevre dostu ürünlere yöneldikçe, üreticiler de daha fazla doğa dostu ürün sunmak durumunda kalacaktır. Tabii en önemli çevreci hareket, israftan ve bilinçsiz tüketimden kaçınmaktır.

Haberin Devamı

BİR GÜN YETER Mİ

Soluduğumuz hava bize senede bir gün değil, her an lazım. Topraktan yetişen bitkilere, içtiğimiz temiz suya, sadece yıldönümlerinde değil her gün muhtacız. Hal böyleyken, yalnızca 5 Haziran’ı değil, her bir günümüzü “Dünya Çevre Günü” olarak görmeliyiz. Unutmayalım ki biz görünürde iyi olsak da “çevremiz kötü”.

Çevre kötü

KAÇ KERE SÖYLEMELİ?

BU köşeyi okuyanlar, çevreyle ilgili pek çok yazıya daha önceden denk gelmiş olabilirler. Veya dile getirilenleri hepimiz “zaten” biliyor olabiliriz. Ama şurası aşikâr ki, ne kadar söylesek az. Bunları kendimize her gün tekrar etmemiz, yakınlarımıza da sürekli hatırlatmamız gerekiyor. Hz. Peygamber, ibadetin en güzelinin sürekli yapılan olduğunu ifade etmiş. “Temizlik imandandır” esasından hareketle, çevre temizliğinin bedensel ibadetlerin temeli olduğunu bilmek gerek. Bunun en basit göstergesi, pis suyla abdest almamak, pis yerde namaz kılmamaktır. Üstelik namaz sadece evde veya camide değil, doğada, açık havada da kılınır. Yani temiz tutulması gereken yer, yeryüzünün her bir köşesidir.

*

Haberin Devamı

Tüm mahlukata özen göstermek, çevreyi korumak, kaynakları israf etmemek, “Müslüman’ım” diyen herkesin temel sorumluluğudur. “İnsanların kendi elleriyle felaketlerini hazırladığı” ifadesi Kuran’da pek çok defa zikredilir. Ayrıca, çevre temizliğine işaret eden pek çok hadis vardır. Yani çevre bilinci, “yeni moda” bir anlayış olmanın ötesinde dinin esaslarındandır.

*

Dış temizlik olmadıkça, iç temizliğe erişmek çok zor. Aynı şekilde, niyetimiz temiz olmadıkça, çevremizi temiz tutmamız olanaksız. Gönlümüzü hakiki manada temizlemedikçe, içimizde biriken atıklar günün birinde mutlaka çevremizi de kirletecektir.

Yazarın Tüm Yazıları