Aldatılmak ve aldanmak

ERBABI bilir... Koyun, keçi gibi hayvanların sütleri, gününde sağılmadığında vücutlarında birikir. Birkaç gün sonra sağıldığındaysa haliyle bol süt verir. Ne var ki aslında bu bol değil, sadece birikmiş süttür.

Haberin Devamı

Eski zamanlarda bu durumdan yararlanmak isteyen “uyanıklar”, hayvanlarını pazara götürmeden önceki günlerde sağmazmış. “Bu hayvanın sütü çok boldur, buyurun kendiniz bakın” diyerek sütleri pazardaki alıcıların önünde sağarlarmış. Hayvanın nasıl bol süt verdiğini kendi gözleriyle görenler de hemen tav olur, bu “getirisi yüksek” koyunu-ineği kendi rızalarıyla iyi bir paraya satın alırlarmış. Hz. Peygamber, işte böyle bir “ürün demosunun” bile “alıcıyı aldatma” sayılacağını belirtmiş, en “küçük” hilenin dahi helal ticarete mâni olduğunu söylemiştir. Yanlış yönlendirmeyle kazanılan para, “Elde tutulan bir ateş parçası” gibidir; “Bizi aldatan bizden değildir”.

Aldatılmak ve aldanmak

Haberin Devamı

Kuran’da haksız kazanç elde etmek, insanlığı felakete sürükleyen davranışlardan biri olarak tarif edilir: “İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. (Şuarâ, 183)” Bu esaslar uygulamaya da yansımış, örneğin Osmanlı devrinde dolandırıcılık ve sahtecilik yapanlar, 10-15 yıllık kürek mahkûmiyeti almışlardır. Ayrıca suçun büyüklüğüne göre dolandırıcılar teşhir ediliyor; hilekârlara pranga, sürgün, görevden atılma, meslekten ömür boyu men gibi cezalar verilebiliyordu.

ALTIN YUMURTLAYAN TAVUKLAR

Pek çoğumuz doğal olarak en iyi, en kârlı alışverişi yapmayı isteriz. Sonuçta herkes “sütü bol” koyunlara, sık yumurtlayan tavuklara sahip olmayı hedefler. Ama hızlı kazanç beklentisi ne kadar yüksek olursa kaybetme riski de haliyle artacaktır. Malum... Tavuklar ancak masallarda altın yumurtlar. Ve art niyetli kişiler kendi kazançlarını artırmaya çalışırken, başkalarının payını almaktan çekinmezler: “İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekarlara yazıklar olsun! (Mutaffifîn, 1-3)”

*

Aldatılmanın “cahillere, saflara, akılsızlara” özgü olduğunu düşünenler pek çoktur. Oysa gayet mantıklı görünen, usulen düzgün, hatta hukuka uygun olan bazı işler, vicdana ve iş ahlakına uymaz. Dolayısıyla en temkinli, tedbirli kişiler bile beklenmedik şekilde “şeytan gibi” hilekârlar tarafından aldatılıp kayba uğrayabilir. Bu noktadan sonra artık mesele aldatılmamak değil aynı hataya tekrar düşmemektir. Hz. Peygamber’in bu konuda dile getirdiği “Mümin, aynı delikten iki defa sokulmaz” hadisi, gayet iyi bilinir.

Haberin Devamı

KENDİNİ KANDIRIRSIN

KUR'AN’da sadece ticarette değil, dünya zenginliği uğruna insanları manevi konularda yanlış yola sevk etmenin yanlışlığına da dikkat çekilir: “Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri [bir tarafa] bırak. (En’am, 70)” Müslüman âlimler, ayrıca şekil bakımından hukuka uygun olsa bile nihai amacı kötü olan işler için “hiyel” veya “hîle-i şer’iyye” tabirini kullanarak, insanların bu tür “şüpheli, kurnazca” tekliflerden uzak durması gerektiğini vurgulamışlardır.

Aldatılmak ve aldanmak

Başkaları tarafından aldatılmanın ağır maddi manevi bedelleri olabilir. Ancak İslam kültüründe uzun vadede en zararlı aldatma, kişinin kendisini aldatması olarak görülür. Örneğin pek çok kişi hayatta kimseye haksızlık etmediğine, kimseyi kırmadığına inanıp, her yaptığı davranışa “mantıklı-haklı” bir açıklama getirir. Ne var ki “Onlar yalnız kendilerini aldatırlar, ama farkında olmazlar (En’am, 123)”.

Haberin Devamı

ATEŞ Mİ, GÜL MÜ?

Âşıklar, insanların dünya menfaati uğruna ilahi hakikate gözlerini kapamanın en büyük kayıp olduğunu vurgulamışlardır. Seyyid Nizamoğlu’nun (ö.1601) ifadesiyle: “Eğer âşık isen yâre, sakın aldanma ağyâre (başkalarına) / Düş İbrahim gibi nâre (ateşe), bu gülşende yanar olmaz.” Yani Hz. İbrahim’in, başkalarının aksi yöndeki düşüncelerine karşın inancını koruması, onu Nemrut’un yıkıcı gücünden, dünya ateşinden korumuştur. Aşk-ı ilahi sayesinde dertler ve sıkıntılar, onun gönlünde bir gül bahçesine dönüşmüştür.

*

Teknolojinin ve sosyal medyanın durmadan yeni olanaklar getirdiği günümüzde hilenin, aldatmacanın -maddi, manevi- her türlüsüne karşı uyanık olmak gerekiyor. Söylemesi kolay, yapması zor... İlk insan Hz. Âdem bile dünya yolculuğuna şeytanın hilesine aldanarak başlamadı mı?

Yazarın Tüm Yazıları