Seyyid Ahmed er-Rifai Hazretleri’nden(ks) nasihatlar…  

Doğumunun 900. sene-i devriyesi sebebi ile bu mübarek Ramazan ayını da vesile kılıp, elimizden geldiğince Tarikat-ı Aliyye’nin dört asil kutbundan biri kabul edilen, Rifai yolunun kurucu piri Seyyid Ahmed er Rifai Hazretleri’ni anmaya çalışıyoruz.

Haberin Devamı

Geçen haftaki yazımızda Rifai Hazretleri ve Tasavvuf anlayışı hakkında bazı bilgiler verme imkanı bulmuştuk.. 1118-1182 yılları arasında yaşadığı bilinen bu ulu Pir’in bilhassa İslam Dünyası’na, Türk toplumuna ve hakça yaşamak isteyen tüm insanlara büyük hizmetleri dokunmuştur. Allah’ın lütfu, Hz.Peygamber’in(sav) sünnetinin bereketi sayesinde o, örnek şahsiyeti, anlatılmaya devam edilen menkıbeleri, hikmetleri ve nasihatleri, süregelen silsilesi ile, Hakk’a giden yolu aydınlatan bir meşale misali yaşamaya ve hizmetine devam etmektedir..

 

Tevazusuyla bilinen Seyyid Ahmed’in yolunu ve yöntemini en güzel kendi sözleri anlatıyor; “Allah’ın emrini yüceltmekte, yaratıklarına şefkatle ve Resulullah’ın(sav) sünnetine uymada, Hakk’a giden yol olarak, taat, fakr ve alçakgönüllülükten daha yakınını ve kolayını görmedim”, “Sufiler topluluğu birkaç fırka olmuş; Ahmedceğiz ise horluk hakirlik, alçakgönüllülük, acizlik ve ızdırap fırkasıyla beraber kalmıştır”…

Haberin Devamı

Hem Seyyid(Hz.Hüseyin-ra- soyundan) hem Şerif(Hz.Hasan-ra- Soyundan) idi, “Ebu’l Alemeyn” yani çifte sancak sahibi olarak anılmasının bir sebebi de ola ki buydu.. “Adına Hamid de diyordu. (Hakk’a yürümesine yakın)Bir gün arkadaşlarına; ‘İçinizden kim ki, bu Hamid’de bir ayıp görür; ona bildirsin’ dedi. Aralarından biri kalkıp şöyle dedi; ‘Efendim, sende büyük bir ayıp var’.. ’Söyle ey kardeşim, o ayıbım ne ola ki?’ O şahıs da şöyle dedi; ‘Senin ayıbın bizim gibi müridlerin olmasıdır’… Sohbette bulunan fukara hep birden hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Rifai hazretleri de onlarla birlikte ağlıyordu. Bir ara ağlamaları diner gibi olunca şöyle dedi; ‘Ben size hizmetçiyim.. Ben hepinizden aşağıyım’…

 

Bu haftaki yazımızın devamında Hazret’in kendisinden nakledilen bazı nasihatlerine, hikmetlerine yer vereceğiz:  

“Vuslat kapıdır, Allah’ın lütfu anahtardır, cömertlik merdivendir, ihlas kuvvettir. İhlas sahibi olduğun vakit merdivene çıkarsın, cömert olduğun vakit anahtara ulaşır, Allah’ın izniyle kapıyı açarsın. Tarikat; doğruluk, ihlas, iyi huy ve kerem üzerine kuruludur. Zenginlik ilimle ve süs hilim(yumuşak huy) iledir…”

Haberin Devamı

“İnsanların ayıbına bakmamak dervişin şartlarındandır”

“Biri sana; ‘Ben göklere yükseldim veya yükselirim’ derse ona inan, inkar edip yalanlama! Eğer yalancı ise yalan kendisinedir, sana bir zararı yok. Eğer o kimse doğru söylemişse onu yalanlayıp inkar ettiğinden dolayı sen zarar görürsün”

“Cenab-ı Hak’tan başkasının külli ve cüzi herhangi bir etkisi olduğuna inanmak Allah’a ortak koşmaktır, küfürdür”

“Hikmet, Allah’tan korkmaktır. Rabıta, Allah’a tevekküldür. Tedbir, işlerini Hakk’a havale etmektir. Teslim ‘Hepsi Allah’tandır de’(Nisa 4;78) sırrı üzerine amel etmektir”

“Nefsini, hallerini ve amellerini görmek, yani onlara değer vermek Allah’ın gazabına yol açan şeylerdir. Ameli için Allah’tan karşılık beklemek ise ondan daha ağır sonuç doğurur”

Haberin Devamı

“Bir kimsenin Hak’tan gayri şey için sevinç duyması daha sonra o kimsenin vehime, kuruntuya kapılmasına yol açar”

“Boş sözden, dedikodudan ne kadar başlar uçmuş, ne kadar kimsenin dini mahvolup gitmiştir”

“Mevcudatı genellikle beğenmek muhabbetin sağlamlığına, onları kısmen beğenmek ise zulmete yol açar. Nurlar kalpte yerleşirse, organlardan iyilik doğar. Dünya sana yönelirse onun meşguliyeti bitmek tükenmek bilmez; yüz çevirdiğinde ise ateşine katlanılmaz. Akıllı olan, ikbalinde meşguliyet, idbarında hasret olan şeye güvenmez. İddia sahibi olmak ahmaklıktır, kalp onu tutmaya dayanamayıp dile sevkeder. Ahmağın dili de onu söze getirir”

“Kimseyi küçük görmemelisiniz! Dünya işlerine ve ümmetlerin hallerine ve adetlerine ibret gözüyle bakmalısınız”

Haberin Devamı

“Kalp bir cevherdir, gaflet toprağı ile karanlık ve yıkık hale gelir ki, cilası fikir, nuru zikir, koruyucusu sabırdır”

“Zikir, vesvese verenden kalbi korumak, insanlara meyletmeyi terketmek, her türlü davadan boşalmak, vahdeti kesrette bulmak, kalbe gelen manayı iyice düşünmektir. Doğruluk, Hakk’ın yardımının merdiveni, takva, hidayetin evi, teslim olmak, ilahi emre riayetin ta kendisi, ihlas en iyi korunma yolu, velayet ise Hak için mahzun ve alçakgönüllü olmaktır”

“Her Müslümanın kalbinde ilahi bir vaiz vardır. İnsanın kendine kendinden öğüdü olmazsa, edilecek vaaz ve nasihatten faydalanamaz. Gaflette kalan biçare nasihatten ne fayda görebilir? Gaflet yüreğin karalığıdır”

Haberin Devamı

“Korkudan muhasebe(kendini hesaba çekme), muhasebeden murakabe(kendi iç alemini gözetme), murakabeden meşguliyet, meşguliyetten Hak için meşguliyete devam etmek hasıl olur”

“İslam hikmetin ruhudur. Arif akıllı olmazsa vesveseci olur, akıl sahibi hakim(hikmet sahibi) olmazsa hata eder. Hakim mümin olmazsa evhamlı olur”

“Hikmeti bulduğunuz yerden alınız! Dikkat nazarınızı hikmet ve hakikate açınız, nereden çıktığına ve kimden göründüğüne bakmayınız!”

“Kuran okuyunuz, Kuran okumayı bilmeyen ‘Kul Hüvallahü Ahad’ı okusun; onu üç kere okumak hatim gibidir” derdi, Hz.Peygamber(sav) hakkında da” “O delil, o kapı, o vasıta ve en çok nasibe sahip olan ve o en büyük sırdır” buyururlardı”

“Ehl-i Beyt’in şanını ululayın, onlara ikram ve hürmet ediniz! Onlar hakkında bir kimsenin kötü şeyler söylediğini işittiğiniz vakit, gücünüz yeterse susturunuz, mümkün olmazsa, parmaklarınızı kulaklarınıza tıkayınız! Çünkü dünya ve ahiret ve bunlardaki her şey, bu büyük aileye bağış olarak verilmiştir; ve onlar hakkında Cenab-ı Hak ‘Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor(Ahzab 33;33)’ ve ‘De ki: Ben buna karşılık, akrabalık sevgisinden başka bir ücret istemiyorum(Şura 42;23)’ buyurmuştur”

“Senden üstün olanlarla sohbette dikkat edilecek edep, iyi hizmettir. Aynı seviyeden olanlarla sohbet, onları kendine tercih etmektir. Kendinden aşağıda olanlar hakkında edep, onlara şefkat etmek, öğüt vermek ve güzel terbiye vermektir”

“Derviş olana göre bir nefes alacak kadar zaman, pek değerlidir. Vaktinizi boşa geçirmekten sakınmalısınız; çünkü vakit kılıçtır, iyi ameller işlemezseniz sizi keser”

“Bir buğday tanesi ayak altında kalır da hürmet gösterilmezse Hakk’a şikayet eder, bundan dolayı da fiyatlar artar”

“Nimeti inkar etmek, onun yok olmasına sebep olur; karşılığı budur. Nimetin şükrü, nimetin değerini itiraf etmektir”

“Teslimiyet bıçağıyla, itiraz ve muhalefet ipini kesip bitirdiğiniz vakit zikretmiş olursunuz. Size ‘deli’ deninceye kadar Allah’ın zikri ile meşgul olunuz”

“Vecd ve sema/musiki tarikatın kandili, tevhid ve marifet ise hakikatin kandilidir”

“Ben size ‘sebeplere sarılmayı bırakarak ticaretle, sanatla ilgilenmeyiniz’ demiyorum; fakat ‘haram ve gaflet karıştırmayınız!’ diyorum”

“Tevazu ilmini tahsil et, hayret ilmini öğren, alçak gönüllülük ve Hakk’a muhtaçlık bilgisini tahsile çalış! Alemi de kendini de bu hallerinle aldatıyorsun. Dostunun düşmanlarından uzaklaşmayınca, kendisine yaklaşamazsın. Düşmanlarıyla düşüp kalkarsan seni kabul eder mi?”

“Kolaylıkla ve zahmetsizce dost arayan, vaktini dostsuz geçirir”

“Senin dostun, seni günahlardan sakındırandır, arkadaşın, ayıplarını gösterip gördüren ve kardeşin, seni Hakk’a irşad edendir”

“Cenab-ı Hakk’a; ‘Ya Rab, beni ilimle zenginleştir, yumuşak huyla süsle, takva ile yücelt ve afiyetle güzelleştir’ diye dua eyle!”

“Arifin vecdi imandır, durması izandır. Samimi kulluk, kulun Cenab-ı Mevla’sına teslimiyette bulunmasıdır; çünkü insan, kendi nefsine yardım etmeye kalkışır ise yorulur. Cenab-ı Hakk’a işleri havale ederse akrabası ve yakınları olmaksızın yardım görür ve başarıya ulaşır”

“Nefsinden ve masivadan vazgeçmiş ve doğuştan getirdiği tabiatını yok etmiş olanlar ebedi olarak cehaletten kurtulmuşlardır. Dervişlik, cübbe ve sarıktan ibaret değildir. Cübbe hüzünden, sarık doğruluk ve ihlastan olmalı, elbiseler tevekkülden dokunmalıdır. Biliniz ki, arif olan görünüşte şeriat nurlarından uzak olmaz. İçindeki muhabbet ateşi sönmez. Kıl ucu kadar bile yoldan sapmayarak emirlere uyar. Yüreği vecd ve hal ateşi üzerinde kebap olur”

“Aşağıda gelecek vasıflar ve huylar öldürücü zehir olduğundan, onlardan sakınıp uzaklaşarak Allah’tan korku üzere bulunmanızı tavsiye ederim. Bunlar; haset, kibir, yalan, gıybet, hırs, öfke, riya ve zulümdür”

“Nefis üç kısımdır; emmare, cahil ve asilerin, levvame, müminlerin, mutmainne de başarıya erenlerin ve ariflerin nefsidir”

“Nefse ait güçlerden en üst seviyede olanı şehvettir; onu rahatsızlık verici bir korku yahut kuvvetli ve sağlam bir şevkten başka bir şey yok etmez”

“Hak Teala’nın kulları olan yüce veliler hazretlerinden yardım isterseniz, görülecek yardımın kendilerinden olduğuna itikat etmemelisiniz. Bu inanış şirktir. Ancak Hakk’ın veli kullarına ilahi sevgisi olduğundan, yardımı bu sevgi üzerine kurup, istedikleriniz Allah’tan olmalıdır”

“İhlas, amelleri dünya ve ahiret için yapmayıp sırf Allah için yapmaktır”

“Bir adamın akıllı olduğu sıkıntı zamanında sabırlı, bolluk zamanında alçak gönüllü, her işte ihtiyatlı ve hakkı gözetici olmasından bilinir”

“Halkın haklarını bilip tamamiyle yerine getirirseniz, yani büyüklere hürmet, küçüklere merhamet, kötülük edenlere iyilik, iyilik gördüklerinize layık olan davranışı gösterip, halkın büyüklerinin öğüdünü dinler, kötülerinden uzaklaşır, biçarelere yardım ederseniz, halk sizden emin olur, hepsinin güvenini kazanırsanız, nefsinizi iyi yönetmedeki başarınızdan dolayı, Cenab-ı Hakk’ı razı etmiş olur ve akıllı ve hikmet sahibi kimselerden sayılmış olursunuz. Eğer nefsinizi bilmeyerek cahillik eder ve halk katında değer bilmezlikte bulunursanız, o halde kendinize yazık etmiş olursunuz. Allah’ın gazabına uğrarsınız ve ahmaklardan sayılırsınız. Kıvılcımı üstünüze sıçratıp kendinizi ateşe yakmayınız!”…

 

Hz.Pir Rifai(ks) Allah’a niyaz ettiği üzere O’na, kendi nefsinden neredeyse hiçbir şey kalmayacak biçimde vusul etti. “(Bedeninin) ölüm hastalığı içtendi. İçi erir giderdi. Allah ne verdiyse dışarı çıkardı. Bu hastalık bir ay kadar devam etti. Yirmi gün olmuştu ki, ne bir şey yemiş, ne de içmişti. Biri sordu; ‘Yirmi gündür ne birşey yedin, ne de içtin; ya bu gelen nereden geliyor?’ Şu cevabı verdi; ‘Bu gelen ettir. O çıkıyor. Artık et kalmadı. Yalnız ilik kaldı. O da bugün çıkacak. Yarın Allah Teala’ya gideceğiz’. Dediği gibi oldu. İki veya üç defa beyaz birşeyler çıktı. Sonra kesildi. Ve vefat etti. Perşembe günüydü. Son kelimesi şu olmuştu; ‘La İlahe İllallah, Muhammedin Resulullah”… Gani rahmet olsun, yolunda sabit-i kadem olma dileklerimle, sevdikleri ve sevenlerine Selam olsun, Hakk razı olsun, himmetleri ve şefaatleri üzerimizde sahiban ve daim olsun! Aşk olsun! Hayy Allah… 

 

Musa Dede / GÖLGENİN HAKİKATİ

 

Not: faydalanılan eserler; Evliyalar ansiklopedisi/İmamı Şarani/Bedir - Seyyid Ahmed Er Rifai, hayatı ve eserleri/es-Samarrai/Harf - Ahmed er-Rifai Hazretlerinin menkıbeleri/Kazeruni/Semerkand - Onların Alemi/Ahmed er Rifai/Alperen - Hak Yolcusunun Düsturları/Ahmed er Rifai/Erkam - Kurtarıcı Öğütler/Seyyid Ahmed er Rifai/Bedir - Ebu’l Alemeyn Seyyid Ahmed er-Rifai/Ken’an Rifai/Cenan

Yazarın Tüm Yazıları