Esad şimdi teferruat

Başbakan Binali Yıldırım’ın 20 Ağustos'ta İstanbul’da bir grup gazeteciyle yaptığı toplantıda Beşar Esad’ın Türkiye “istese de istemese de” Suriye’de “bir aktör” olduğunu söylemesi Türkiye’nin Suriye siyasetinin köklü bir değişimden geçtiğine bir kaç gün içinde ikinci güçlü işaret oldu.

Haberin Devamı

 

İlki Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un 19 Ağustos’ta Hürriyet’teki “Başımıza gelen birçok şeyin sorumlusu Suriye politikasıdır” sözleriydi. Kurtulmuş “Keşke zamanında geçerli bir barış perspektifi geliştirilebilseydi" diyordu.

 

Başbakan Yıldırım ise, İstanbul’da bir grup gazetecinin sorusunu yanıtlarken “En öncelikli işimiz Suriye’de bir an önce kanın durması” diyordu.

 

Peki ya Esad? Düne kadar gitmesi gereği Türkiye’nin Suriye siyasetinin ön şartı olan Esad?

 

“Her konuyu” diyordu Yıldırım, “Bir kişiye, bir şeye bağlamak, çözümsüzlüğe razı olmaktır”.

 

Haberin Devamı

Oysa krizi sürdükçe hem Suriye’de daha çok insan ölüyor, hem daha çok insan göçüyor, hem de kriz Türkiye’ye “bölücü terör olarak dönüyordu”.

 

Tamam, Türkiye artık Suriye’nin ne pahasına olursa olsun çözülmesini istiyordu ama çözümde Esad olacak mıydı, olmayacak mıydı?

 

Sözü Yıldırım’a bırakalım: 

 

• “Beş yüz bin kişinin kanına girmiş. Suriye bunu taşıyabilir mi? Bugün ABD ve Rusya görüyor ki, uzun vadede mümkün değil. Ama geçiş için oturulur konuşulur. Şu anda görülüyor ki, istesek de istemesek de Esad bir aktördür.

 

Bu da Esad’ın muhatap alınmasıyla ilgili söyledikleri:

 

• “Esad’ın muhatabı Suriye’deki rejim muhalifleridir. Bizim Esad ile konuşmamız söz konusu değildir. Taraflar onlar. Deniyor ki oturup konuşsunlar…”

 

Şimdi bu bir dönüş müdür? Evet, dönüştür. Kötü mü olmuştur? Hayır, daha gerçekçi bir hatta gidiş vardır.

 

Peki neden? Erdoğan-Davutoğlu döneminin temeli sayılan “Esad’la zinhar” siyaseti Erdoğan-Yıldırım döneminde neden yerini “İstemesek de aktör” gerçekçiliğine bırakmıştı?

 

Haberin Devamı

Basın toplantısının ardından Sabah’tan Serdar Karagöz ile birlikte Başbakan Yıldırım’a sorduğumuzda gerçekten ilginç bir cevap aldık:

 

“Bizim için çözüm önemli. Daha fazla insanın ölmemesi önemli... Eğer insanları kurtaracaksak, kanayan yarayı kapatıp kanı durduracaksak, bence diğerleri teferruat.”

 

İşte bu: Düne kadar devrilmesi için bu kadar çaba harcanan, belki o kaybedilen zamanda IŞİD ve PKK’nın terör eylemlerinin şehirlerimizi kana bulamasında payı olan Esad gitmeli siyaseti, şimdi “teferruat” olmuştu.

 

“Onların hepsi konuşulur, çözüm yolu bulunur” diyordu Yıldırım; “Esed, dediğim gibi uzun vadede Suriye’de birleştirici olamaz, bu mümkün değil; o da bir gerçek. Bütün bunları dikkate alarak, Amerika, Rusya, İran, Türkiye, Suudi Arabistan gibi ana ülkeler (..) özellikle Türkiye, daha aktif, daha öncü rol oynaması gerekiyor. Diğer ülkelerin de bu çerçevede bir araya gelmesini sağlamak. İşin özeti bu…”

 

Haberin Devamı

Yıldırım, sorumuz üzerine Rusya ile barışmanın da bu politika değişikliğinde "önemli payı" olduğunu söyledi.

 

Peki, niye mi 6 ay. Çünkü Kasım’daki Amerikan başkanlık seçimleri ardından Ocak ayında yeni başkan görevi devralacak, yeni başkan alacak kritik kararı, şimdiki değil.

 

İşte bu çerçevede Rusya ile Suriye toplantıları düzenleniyor. Bu çerçevede Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu daha bir kaç gün önce Ankara’da görüştüğü İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile yeniden görüşmek üzere Hindistan yolunda Tahran’a iniyor; artık uluslararası siyasette de bazı şeyler telefonda konuşulmuyor, kulak kabartan çok. 

 

Yıldırım'ın Türkiye'nin bu ülkelerle konferans düzenlemesi fikri aslında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bundan dört yıl önce, 2012 Ağustos’unda dönemin başbakanı Erdoğan’a yazdığı mektuptaki “Türkiye uluslararası konferans toplasın" önerisine benziyordu.

 

Haberin Devamı

İşin aslı, Erdoğan ve AK Parti aslında 2015 başında ABD ile yeni bir rotaya girmiş, yıl ortasında İncirlik’i açmıştı. Ancak bir yandan Esad’ın devrilmesi hedefiyle Suriye’de olur olmaz gruplarla ilişkiler de devam ediyordu. ABD’nin ise Türkiye’nin PKK ile aynı gördüğü PYD’ye ihtiyacı vardı. Bu tabloda Rusya ağırlığını Esad’dan yana koyunca sınır boyu hareketlendi ve 24 Kasım’da Rus uçağının düşürülmesiyle Suriye siyaseti karaya oturmuş oldu.

 

26 Haziran’da İsrail’le normalleşme anlaşmasının ardından 27 Haziran'da Rusya ile ilan edilen normalleşme aslında dönüm noktasıdır. Ama üzerine 15 Temmuz kanlı darbe girişimi geldi.

 

Suriye siyasetinin bu kadar ciddi dönüş yaşamasında 15 Temmuz’un ne kadar etkili olduğu Yıldırım’ın kullandığı sözcüklerden bile belli.

 

Haberin Devamı

Bugünlerde içinde “teferruat” sözcüğü geçen her ifade Atatürk’ün “Mevzubahis olan vatansa gerisi teferruattır” sözünü hatırlatıyor.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları