Erdoğan kararların, Yıldırım icraatın sahibi

Türk medyasındaki yaygın kanaatin aksine, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yakın çevresindeki “Evet efendimci” takımdan değil, tersine hala itirazını dile getirip fikrini söyleyen az sayıdaki kişi arasında.

Haberin Devamı

Bu Yıldırım’ı bir “karar alıcı” yapmıyor, ama kararların mekanik uygulayıcısı da yapmıyor; Erdoğan’ın karar alma sürecine de, icrasına da katılan, bir nevi ideal “uygulayıcı danışman” yapıyor ve aynı zamanda yakın bir mesai arkadaşı.

 

Dün AK Parti sözcüsü Ömer Çelik tarafından 22 Mayıs’taki olağanüstü kongreye aday gösterilen Ulaştırma Bakanı Yıldırım, bu özellikleriyle Erdoğan’ın hem hükümet, hem parti icraatına dâhil olma hedefini en iyi sağlayacak kişi görülüyor belli ki.

 

Yani Erdoğan karar alacak, Yıldırım icra edecek demek tam doğru bir ifade olmaz, çünkü Yıldırım’ın kararlarda katkısı olması söz konusu olacak yine. Ama kararların sahibi Erdoğan, icraatın sahibi Yıldırım olacak demek sanki daha doğru.

 

Haberin Devamı

Yıldırım bir mühendis, gemi inşa mühendisi... Erdoğan ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deniz Otobüsleri İşletmeleri Genel Müdürü olarak başlayan yakın mesaisi Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme bakanı olarak devam ediyor. Hızlı tren (henüz Ankara’dan İstanbul’a kesintisiz gidemesek de), Türk Hava Yolları’ndaki sıçrama, Marmaray, Üçüncü Boğaz Köprüsü, Gebze-Yalova köprüsü, duble yollar hep onun dönemindeki projeler.

 

Bu projeler, tıpkı Yeşil Kart gibi, AK Parti’ye oy getirmiş projeler. Ama nasıl Yeşil Kart Recep Akdağ’ın Suriye siyaseti Ahmet Davutoğlu’nun, PKK ile mücadele Hulusi Akar’ın ya da Efkan Ala’nın değil, hepsi Erdoğan’ın politikası ise, bu projeler de Yıldırım’ın değil, Erdoğan’ın. Yıldırım, o projelerin kendi önemli katkısıyla da olsa, Erdoğan’ın projesi olduğunu bilerek öne çıkmadı bugüne kadar.

 

Yıldırım bu büyük projeler ve sorumluluk alanı nedeniyle başta inşaat ve telekomünikasyon olmak üzere Türkiye’nin milli ve uluslararası pek çok şirketiyle yakın irtibat içinde oldu ve Erdoğan ile köprü vazifesi gördü. Bu yüzden 17-25 Aralık 2013 dosyalarında “havuz” kurup oradan hükümet yanlısı medyaya kaynak aktarmakla da suçlandı; o suçlamalar kanıtlanamadı, dava da düştü. Ama Erdoğan o dosyalar nedeniyle eski müttefiki Fethullah Gülen’in devlet içinde “paralel yapı” kurarak altını oymaya çalıştığı suçlamasıyla hâlâ devam eden önemli bir “temizlik” operasyonu başlattı. Bu yüzden Erdoğan ve Yıldırım’ın mesela Davutoğlu’nunkinden farklı bir kader ortaklığı da var.

 

Haberin Devamı

Yıldırım mühendis kökenli dördüncü başbakan olacak Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan’dan sonra. Ve onlar gibi Yıldırım da İstanbul Teknik Üniversitesi’nden; ODTÜ’nün adı çıkmış ama İTÜ’lüler siyasetle daha çok ilgili görüldüğü üzere.

 

Yıllar önce Turgut Özal cumhurbaşkanı olup yerine sistemi değiştirmek için güvendiği birini getirmek istediğinde Erzincanlı Yıldırım Akbulut’u bulmuştu. Siyasi çizgi ve müktesebatları çok farklı, benzetmek gibi de olmasın ama Erdoğan sistem değişikliği hedeflerken da kaleyi bir Erzincanlı ’ya, tesadüfen adı değil soyadı Yıldırım olan ulaştırma bakanına teslim etti.

 

Rahat ve serinkanlı bir siyasetçi... Dün teşekkür konuşmasına bir Temel fıkrasıyla başladı. Notlarım yok, ne diyeceğimi unuttum derken, acaba şimdiye dek olanları geride bıraktım, yeni bir döneme başlıyoruz mu demek istedi? Kuliste bu da konuşuldu.

 

Haberin Devamı

Ama dün Türk siyasetinde gerçekten bir dönüm noktasıdır. Parti sözcüsü Çelik, artık Cumhurbaşkanı ile AK Parti arasında milim fark kalmadığını, Yıldırım da teşekkür konuşmasında kendisi genel başkan seçilse dahi liderin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu (iki kez) vurgulamıştır. Anayasa değişmeden, icraatın tek sahibi olarak partili cumhurbaşkanı AK Parti tarafından fiilen ilan edilmiş gibidir.

 

Yıldırım’ın “terör belasını bitireceğim” sözü güvenlik siyasetinde, dolayısıyla iç ve dış politikada önemli değişiklikler olmayacağını gösteriyor. (Kulislere göre belki Suriye siyasetindeki hataları Davutoğlu’na mal etme süreci yaşanabilir, ama yumuşak geçişler daha muhtemel; bu konuya ayrıca değiniriz.)

 

Haberin Devamı

Ama aynı şeyi ekonomi yönetimi için söylemek mümkün değil; orada değişiklik görülebilir. Ali Babacan döneminin temkinli ve küresel eğilimlere önem veren siyaseti yerine Erdoğan’ın Merkez Bankası’ndan düşün faiz beklentisi gibi daha iddialı taleplerine cevap verecek bir kadro, hem Bakanlar Kurulu’nda, hem üst bürokraside görülebilir.

 

Ve tabii Anayasa değişikliği… Bildiğimiz kadarıyla Haziran’ın ilk yarısında Meclis’e sunulacağı açıklanan AK Parti Anayasa teklifi henüz hazır değil. Yıldırım’ın AP Parti genel başkanlığı ve başbakanlığı döneminde son şekli verilecek ona da, tabii Beştepe ile dün söz edilen “tam uyum” çerçevesinde.

 

Ondan sonra neler olacak, hep beraber yaşayıp göreceğiz.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları