“01 Mart 2021 de çocuğumuzda aniden oluşan hastalık için saat 02.01 de Çekirge Devlet Hastanesi’ne gittik. Acil hekimi kan tahlili istedi. Kanımızı saat 02.03 de verdik. Kanımızı alan hemşire: “1,5 saat sonra kan sonucunuzu 2 numaralı bankodan alın!” dedi. Biz de o vakti Covit-19’a tedbir amaçlı olsun diye hastanede geçirmeme adına aracımızda beklemeyi uygun gördük. Havanın soğukluğuyla alakalı olarak aracımız da buz gibiydi. Isınmak için şehir turu atmak zorunda kaldık. Tembih edildiği üzere 1 saat 20 dakika sonra hastaneye geldik. Kan sonuçlarımızı çok kez sormamıza rağmen saat 04.15 de ancak aldık. Hemşire: “1,5 saat” dedi. 2 numaralı bankonun yanındaki duyuruda da “Kan sonuç alma süreniz en geç 90 dakikadır” yazılıydı. Ama biz 2 saat 10 dakika sonra sonucumuzu aldık! Pek önemli değil; ama söyleyen siz ve bunu da belgeye döken yine siz. Hani 90 dakikada veriyordunuz? Lütfen sözünüze sahip çıkınız. Zaman hepimiz için çok önemli… Saygılarımızla!” Bursa İl Sağlık Müdürlüğü’ne duyurulur…
Bizi duyun artık
Hürriyet Bursa gazetesi abonesi Makine Mühendisi Tamer Ortaklı: “Yaya geçitlerini kullanan değerli yayalara (Özellikle engeli olan kardeşlerimize) sıkıntı çıkartsın diye kaldırım başlangıçlarına veya tam da ortasına isabet eden noktalara sunulan ENGEL hizmete kim dur diyecek? Başkanların yurt dışı seyahatleri olmuştur. Şunu sormak istiyorum. Böyle bir engeli hangi Avrupa ülkesinde gördünüz acaba? Bizi duyun artık. Yılda bir gün “Engelleri ortadan kaldırdık. Engelli vatandaşlarımıza sahip çıktık.” masalını okumayı bırakın artık!”
Bakalım merak edip arayan olacak mı?
Hürriyet Bursa gazetesi abonesi M. G. bakınız ne diyor: “İlgili fotoğrafımın adresi Nilüfer ilçesinin stratejik mahallelerinden birindedir. Gördüğünüz gibi UEDAŞ’a ait olan elektrik santralinin önü kimsesizleri oynuyor! Adresi soracak olursanız şöyle diyorum. Bu düşündürücü duruma müdahale etmek isteyen bir yetkili çıkacak mı onu çok merak ediyorum. Onun için de adresi bende kalsın. Bakalım dertli ilgili var mı? Not. Sizi ararlarsa, sanmıyorum arasınlar! E-postamda vermiş olduğum GSM numaramı veriniz lütfen. Beni arasınlar. Adresi bendedir! Bakalım arayan olacak mı?” Elçiye zeval olmazmış. Vaziyet böyle...
Çekirge Meydanı’ndan başlayıp Tarihi Keçeli Hamamı önünde son bulan ve bazı yerleri üç metrelik genişlikte olan sokağın dik mi dik yokuşuyla alakalı olarak kırılan kollara, bacağa, sakatlanan omurgaya, çocuğunu düşüren anneye, onlarca araç kazasına ve havada uçuşan tekmelere yumruklara son vermek için başlatmış olduğumuz ‘ARAÇLAR İÇİN TEK YÖN İSTİYORUZ’ talebimize yönelik olarak Osmangazi Belediyesi: “Mustafa Sokak tek yön olacaktır” açıklamasını yapınca çok sevinmiştik.
Derken sokağa TEK YÖN tabelaları dikildi. Ancak benim bile aracımla çıkmaya cesaret edemediğim yokuş artık inişe kapandı ve çıkışa serbest bırakıldı! Oysaki biz doğrusu olanı yani, çıkışa yasak getirilmesini istemiştik. Yüz yılda bir tanık olacağımızı düşündüğüm bu projenin yasak kuralına tonlarca ağırlığı taşıyan çöp kamyonundan başkası uymuyor! Anlık ödülle ödüllendirilmeli bu kamyon sürücüsü. Keza, sokakta bulunan bir AVM’ye de onlarca ton ağırlığında mal taşıyan birçok toptancı kamyonları da bu yokuştan mı çıkacak şimdi? Ya yokuşun ortasındayken yukarıdan bir araç gelirse? Ki gelecek de… Yapmayın Allah aşkına. Ambulanstaki hasta, itfaiye aracı, sokakta bulunan ana sınıfı öğrencilerini ve ilköğretim okulu öğrencilerini taşıyan servis araçları, manuel vitesli araçların acemi sürücüleri vs… Yandı ki ne yandı!
Bu durumda bizi duyacak bizi anlayacak ve oluşturulan yanlışı düzeltecek tek kişi kaldı geriye... O da Trafikten Sorumlu Bursa Emniyet Müdür Yardımcısı Uğur Toksoy. Mustafa Sokak’ta şimdi daha büyük keşmekeşlik var. BEM olarak lütfen bize yardım ediniz…
SİZİNKİSİ DE DERT Mİ?
Yoksa kaçırılacak olan şenlik içlerine dert olur! “Muhammet Bey, selam. 09 Şubat 2021 tarihli köşenizde ‘Ayvalı Ağlamamalı’ başlıklı yayımınızda Özlüce, Ayvalı Deresi üzerindeki taş köprünün üst kısmındaki bakımsızlığına ve risklerine dikkat çekmiştiniz! Ancak ‘nedir bu köprüdeki durum?’ diyerek meraklanan ve bu merakıyla alakalı olarak bir yetkili olsun ki ne geldi ne de gitti! Konuyu bizzat takip eden biri olarak size bir müjde vermek istiyorum. Lütfen aktardıklarıma bakarak kimse gelmedi, bunları görmedi diye dert edip üzülmeyin! Çünkü tarihi köprünün kemerlerinden olan sağ ve sol desteği oluşturan ayakların taşları boşaldı. Çok yakındır o köprü göçecek ve göçünce de ilgili ilgisiz ne kadar başkan varsa hepsi buraya gelecek! O zaman size de haber ederim. Ne olur siz de gelin. Oluşacak şenliği kaçırmayın!”
BAŞ AĞRITAN BİNA!
Okurlarımızdan olan Marangoz Adil Tatlıcı: “Birilerinin canı yanmadan gelin, görün” diyerek dikkat çekmeye çalıştığı şikayetinde: “Osmangazi ilçesi Yunuseli Mahallesi Yeşil Cami Sokak ile Civa Sokak köşesinde bulunan terk edilmiş bina, görmezden gelen yetkililerin başını ağrıtır mı bilemem ama bir gün bizim başımızı ağrıtacak gibi!” diyor.
GÖZ DUŞUMUZ HAYIRLI OLSUN!
“Osmangazi ilçesi Bursa Muradiye Memleket Devlet Hastanesi karşısındaki onlarca dönüm boş arazi neden değerlendirilmiyor? Mesela bu bölge için de en büyük ihtiyaçlardan birisi otopark kullanım alanının olmamasıdır. Burası yıllardır bomboş duruyor."
"Ayrıca arazi içinde bulunan metruk binanın özellikle geceleri farklı amaçla kullanıldığı yönünde bilgiler alıyoruz. Sorumlu bir vatandaş kültürüyle gözden kaçmış olduğunu düşündüğüm alanı ilgililere kopya olarak veriyorum!”
O ÇEŞMELERİ İPTAL EDİN
HÜRRİYET Bursa gazetesi abonesi olan Uğur Fidan, bakınız ne diyor: “Ülke olarak su tasarrufu konusunda yapılan uyarıları hepimiz biliyoruz. Ancak bununla birlikte bazı şahıslar sadece ücretsiz olduğu için bazı cadde ve sokaklarda vatandaşa ‘içme suyu’ olsun diye sunulan çeşmelerden akan suyla araçlarını yıkıyor. Hem de yüzlerce litre suyla... İşin diğer bir yanıysa; o şahıslar kendi araçlarını yıkarken onların suları bizlerin araçlarını kirletiyor.”
KIZGINDIM AMA...
O pazar yerinin duvarlarına bitişik olarak; sağ yanında mahalle iletişim merkezi, Cumhuriyet Aile Sağlığı Merkezi ve Cumhuriyet Mahallesi Muhtarlığı, sol yanında da Nilüfer Belediyesi Pazar Yerleri Denetim Zabıta Amirliği hizmet binası bulunsun. Tüm bunlara rağmen o pazar yerine sahip çıkılmasın. Buyurun sizlere çok büyük acı! Bariz olarak gözüme takılanları aktarayım. Takdiri siz kıymetli okurlarımıza ve sevgili hemşehrilerimize bırakıyorum.
GİDİN GÖZÜNÜZLE GÖRÜN
Kadın tuvaletinin hali perperişan, girmeye de korkarsınız. Pazar yerinin kuzey kısmı zemin seviyesinden yüksekte olduğu için güvenlik amaçlı olarak montajı yapılmış olan korkuluk demirlerinden bazıları eksik. Bu eksiklikler özellikle afacan çocuklar için çok büyük bir risk.
Pazar yerinin üzerine çekilen brandanın görüntüsü Taş Devri adıyla izlediğimiz çizgi filmdeki sahneleri dahi imrendirir tarzda! Fred/Vilma Çakmaktaş, Barney/Betty Moloztaş, Bam Bam dahi görse kıskanırdı inanın!
“Yıllardan beri UEDAŞ’ın sorumluluğunda olan aydınlatma direklerindeki eksik olan klemens kapakları için “Ölüm tehlikesi var. O kapakları neden tamamlamıyorsunuz?” diye dikkat çekmeye çalışıyorsunuz ya... İşte bu hususta gereksiz panik yapıp kendinizi boş yere yorduğunuzu düşünüyoruz! Mesela bakınız bu direğin de klemens yuvası yok. Sizin hatırınız kırılmasın diye yuvanın üzerinde “dikkat ölüm tehlikesi” yazılı plaka asılıydı!”
UEDAŞ MÜSAADE ETMEZDİ!
“Hem öyle olsaydı buradaki klemens yuvasının içine kuşlar yuva yapar mıydı hiç? İnanmazsanız gelin yuvayı görün. Yoksa dediğiniz gibi bu yuvalarda gerçekten ‘ölüm tehlikesi’ olmuş olsaydı; misyonuyla, vizyonuyla, başarı ödülleriyle, kalite belgeleriyle gazetelerde sürekli adı geçen UEDAŞ bu duruma müsaade verir miydi? Ayrıca şahsım olarak ben bu oluşuma izin verdikleri için UEDAŞ’a teşekkür ediyorum!”
HASRET KALMIŞTIK!
“Keza şehrimizde börtü böceğe ve kuşa da hasret kalmaya başladık. Ben de çayımı kaptığım gibi Nilüfer ilçesinde bulunan Dörtçelik Çocuk Hastanesi önündeki kuş yuvalı aydınlatma direğinin yanına gittim. Klemens kapağı önüne oturdum. Çayımı yudumluyorum. Buyurun sizi de beklerim. Gece daha da heyecanlı oluyor, bunu da ayrıca belirmek isterim! Bu esnada öyle denildiği gibi kapağın üzerinde de asılı olan ‘ölüm tehlikesi’ yazısına rağmen kuşlar gelip tam da oraya yuva yaparlar mıydı? Kuşlar canını yolda bulmadı ya. (!)”
Düzgün Tuncelili, gelirim elbette. Ancak bisiklet yoluna oturmamak şartıyla. Başka bir kuş yuvalı klemens kapağı önünde yudumlayalım çaylarımızı!
NE SAAT DÜZELTİLDİ NE PASI GİDERİLDİ
“Osmangazi ilçesi Dikkaldırım Mahallesi Hanedan Sokak’ta bulunan kazının kapatılmamasından kaynaklı olarak sokağa, 1. İnce Sokak’tan dönüş yaparak giren araçların gördüğü ziyana tanık olmanın üzüntüsü içindeyim. Böylesine ziyankâr ve düşüncesizce yapılan işlerin sonucunda oluşan acıların diyeti neden hep bizleri buluyor? Bu kazı dört aydır böyledir. Arayanımız yok ki soranımız olsun!”
ELEKTRİK DAĞITIM KUTUSUNA BAKIN!
Hürriyet Bursa okuru olan Gizem Uykusuz, UEDAŞ’a bir ricamda bulunuyor: “Kıymetli UEDAŞ; Nilüfer ilçesi Cumhuriyet Mahallesi Mert Sokak girişindeki elektrik dağıtım kutusunun kapağına bir ara bakın derim. Hani ‘çarparım ha’ dercesine çok acayip bir durum var da… Tabi zahmet olmazsa!”
BEDAVA KURŞUN DÖKÜLÜR!
Hürriyet Bursa okuru olan Nuray Aksoy, “Nilüfer ilçesi Esentepe Mahallesi Fatih Sultan Mehmet Bulvarı 2 numaralı durak önüne denk düşen bisiklet yoluna da nazar değmiş! Şu bisiklet yollarına kurşun döktürmek lazım... Not. Hüsniye Hanım adında bir komşum var. Çok güzel kurşun döker. Hem para da almıyor. Arzu edilirse aracılık yapabilirim!” diyor.
Meşhur Yolçatı bamyası lezzetiyle olduğu kadar renkleriyle de insanları cezbedecek artık. Tıpkı gökkuşağı gibi rengârenk olacak! Çünkü bamyaların da sulamasında kullanılan Ayvalı Deresi’nin suyu ne hikmetse bazı zamanlar; siyah, bordo, mor bazen ise mavi akıyor da! En normal hali gri renkte oluyor. Hayati önem arz eden suyumuzun rengine ilave olarak derenin çevresine boşaltılan çöpler de ayrı bir görsel şölen sunuyor! Mevzu bundan ibarettir. Hepimizin felaketine zemin oluşturan bu acıyı ihbar ediyorum. Saygılarımla.”
Ayvalı Deresi’nin hali harap desenizeAhmet Taş! Vali Yakup Canbolat’ın, Büyükşehir Belediyesi Başkanı Alinur Aktaş’ın ve Nilüfer Belediyesi Başkanı Turgay Erdem’in dikkatlerine…
GEL VATANDAŞ BURADA BEDAVA!
Umarım Keles Belediyesi vesilemizle bari olsa vazifesini yapar! “Muhammet Bey, başım öyle bir dara düştü ki anlatamam. Artık korkmaya bile başladım! En son olarak gazetemizdeki köşeniz geldiniz aklıma. Aslında işin en başında aklımda olan ilk sizdiniz. Çünkü Keles Belediyesi’nin bizi duymayacağını tahmin ediyordum. Görünen köy kılavuz istemezmiş. Ancak köy de belli kılavuz da, yanılmadım! Velhasıl hiyerarşiyi bozmadım ve hava gazını aldım! İki yıl önceydi. Huzur ilçesi diye gazetelerde reklamı yapılan dağ ilçelerimizden Keles’ten bir ev satın almayı düşündük. Nihayetinde Çukur Mahallesi Kayabaşı Sokak’tan 29 numaralı evi satın aldık. Ve o gün bugündür ailecek sinir hastası olduk. Birçok depresyon ilacı kullanmaya başladım.
Olayın hikâyesi şudur: Evimize bitişik olan komşunun göçtü göçecek olan bakımsız ağılında elliye yakın küçükbaş hayvan ve beş köpek barınıyor. Yazın tiksinç kokusu ve yanında gelen promosyon sinek paketinden, kışın da yolumuzu kaplayan çamurundan bıktık illallah ettik. Burası dağ evi ya da yayla değil. Burası ilçenin merkezi… Böylesi bir işin burada yapılması kanunen yasak! Şikâyetimi ağıl sahibine yaptım; terslendim dışlandım! Konuyu hiyerarşiyi bozmadan; Keles zabıta birimine, zabıta müdürüne, müdürlere, başkan yardımcısına, Başkan Mehmet Keskin’e anlattım. ‘İlçe merkezinde hayvan bakımı uygun mu? Buna nasıl müsaade edersiniz?’ diye sordum. Sonra onlarca imzalı dilekçeyle kayıt açtırdık. Belediyede bizi takan olmayınca Keles Kaymakamı Kübra Teymur ile makamında görüşerek derdimizi anlattım. Buradan da sonuç çıkmayınca Büyükşehir Belediyesi Başkanı Alinur Aktaş’a ulaşmayı denedim. Ama ulaşmak ne mümkün! Netice; sıfıra sıfır elde var yine sıfır!
Bu kez TC. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın resmi adresine haklı şikâyetimizi aktardık. Buradan da netice çıkmayınca CİMER’e yazdım. Buradan da bir netice çıkmadı. Yok, yok, yok…
Sanırsınız ağıl sahibi ABD Başkanı Joe Biden’den torpilli! Şimdi bir sorum olacak başkanlara. İlçe merkezinde hayvan bakmak serbestse şayet Osmangazi ilçesindeki ikametimizin altı ahır ve ağıl yapımı için müsait. Ben de bir çoban tutayım. Birlikte 4, 5 köpek, 20 – 25 kadar küçükbaş 10 kadar da büyükbaş hayvan barındırayım. Biz niye yolumuzu bulmayalım?”
AYA İLK ÇIKAN TÜRK OLMAK İSTEMİYORUZ
Mudanya ilçesi Yörükali Mahallesi’ndeki Türk Telekom direği ortadan ikiye kırılmış vaziyetiyle tamı tamına yedi aydır hizmet vermeye devam etmeye çalışıyor! Ancak direk mi kabloları taşıyor yoksa kablolar mı direği taşıyor aklımız sırrımız ermiyor! İlgili şikâyetimizi yaptık.
Türk Telekom “PTT’ye ait” PTT’de “Türk Telekom’a ait” diyor! Mudanya Belediyesi’ne gitsek onlar zaten bu işlere müdahil olmuyor çok şükür! Bizlere de ses olun lütfen. Yalnız kaldık bu alemde!” Durum karışık sanırım Burak Geçer! Geçmiş olsun diyorum.
Bu gibi benzeri ihbarları; bölüm, şube, müdürlük, başkanlık gibi ayrımcılık yapmadan sahiplenen ve sorunun giderilmesi için her kapıyı çalan PTT Tanıtım Medya Daire Başkanı Gökhan Tuncer’in neticesine kavuşturacağına inanarak… Başkan Tuncer, milli servetimize sahip çıkan yok, hesabını sorun lütfen…
Söz insana söylenir tamam da…
Bu yazım sonrasında UEDAŞ, özetimle tarafıma: “… Kapaklar takılarak risk önlendi…” açılamasını yapmıştı. Şahit fotoğrafları da yolladılar. Teşekkür ediyorum. Ancak yapılan işin isteksizce ve samimiyetsizce olduğu anlamak için ulema olmaya gerek yok! Çünkü takılan kapaklar sadece bir vida ile tutturulmuştu. Oysa ki bunun standart uygulanması talimatında orijinal kapak takılması ve iki vida ile sabitlenmesi zorunluluğu gerektiriyordu. Şimdi ne mi olacak? İki şıkla anlatayım bunu.
1) Hurdacılar o kapakları kopartacak ve kendilerine 1 liralık kazanç kapısı yaratacak.
2) Hurdacılar bunları fark etmezse (Ki bu çok zayıf bir ihtimal) üç ya da dört aya kadar düşecek ve mevzu yine başa dönecek! Samimi ve kalıcı hizmet almak istiyorsak (En azından iki ya da üç yıl için) muhakkak birimizin çarpılarak ölmesi mi gerek! Bu esnada kontrol ettim de Çekirge Caddesi üzerindeki Gökçen Apartmanı önündeki galoşla emniyet tedbiri aldırılan klemens yuvasının kapağı takılmamış. Boşa giden emekler ve aile bütçemizden aktardığımız paralarımız bir yana ülke ekonomimize balta vuran israfa varan harcamalar yürek burkuyor…
Ödüllü soru!
Hürriyet Bursa gazetesi abonesi Talha Aydemir’in bir sorusu var. Cevabını verecek olanlar ödüllendirilecektir! Soru şöyle: “Osmangazi ilçesi Yunuseli Mahallesi Kutlukbey Caddesi (Yunuseli Şehit Gürcan Ulucan İlkokulu önü) hurda araç toplama merkezi mi oldu? Şahsım olarak ben yanıtını bulamadım da!”
“Onlarca yıldır severek okuduğumuz Hürriyet Bursa gazetesinin Bursa ekindeki köşenizde Nasreddin Hoca Çocuk Oyun Parkı’yla alakalı olan haklı şikâyetimize yer vermiştiniz. Çok teşekkür ediyoruz. Sonrasında da başta Osmangazi Belediyesi’nin başkanları olmak üzere bizi konuşur oldular! Ancak biz eylemlerimize devam ediyoruz. Çünkü değer görmüyoruz! Polisimizin dahi kontrole geldiği eylemlerimiz hız kesmeden devam edecektir. ‘O arsa bizim’ diyoruz, başkanlar: “Orası kimin bilmiyoruz. Araştırıyoruz…” diyorlar halen! Bununla birlikte Osmangazi Belediyesi: ‘330 yeni park kazandırdık’ diye birçok yere duyuru asarken… On binlerce çocuğumuza neşe olan ve kıyamet kopmadıkça da neşe olmaya devam edecek olan 38 yıllık parkı bir gece vakti yok edip gitmek niye? Bir araştırma yapılacaksa şayet ‘Biz bu parkı neden söktük ki’ diye araştırsınlar! Bir dip not. O gün ekipmanların toplanması esnasında ekibe müdahale ettik. ‘Hayırdır, ne yapıyorsunuz?’ dediğimizde: ‘Ekipmanların yenisini getireceğiz o yüzden topluyoruz. Endişe etmeyin’ masalıyla kandırmışlar bizleri meğerse... Parkımız geri gelinceye kadar bizler eylemlerimize davam edeceğiz.”
YANIT MÜJDELİ GELDİ
Kadri Aksoy ve hak arayışında bulunan kıymetli Kükürtlü Mahallesi sakinlerine; yanlış anlaşılma sonucu oluşan bir işle karşı kaldınız sanırım. O yanlış da düzeltildi, gözünüz aydın. Keza Osmangazi Belediyesi tarafıma yaptığı açıklamada: “Muhammet Bey. Hürriyet Bursa gazetesindeki köşenizde yer alan şikâyet yazısınız ilgili müdürlüğe iletilmiş olup, gelen cevap aşağıda sunulmuştur. (Nasrettin Hoca İçin Eylem Yapacağız başlıklı şikâyet yazısı) Kükürtlü Mahallesi 3930 Ada, 1 Parselde Belediyemizce yürütülen herhangi bir inşaat faaliyeti yoktur. Bilgilerinize sunar, iyi çalışmalar dileriz.”
Gözünüz aydın olsun Kadri Aksoy ve mahalle sakinleri. Bu esnada kıymetli Osmangazi Belediyesi’ne bir hatırlatmam olacak. Zahmet olacak ama oradan topladığınız çocuk oyun parkı ekipmanlarını geri getirmeyi unutmayın lütfen. Çünkü bunun da takipçisi olacağım...
AYVALI AĞLAMAMALI…
Kim öğretecek ki sizlere ‘sizin de bu gezegende yaşadığınızı. Bu gezegen sayesinde nefes alıp susuzluğunuzu giderdiğinizi ve karınlarınızı doyurduğunuzu!’ Verdiğiniz ziyanların “belki yarın belki yarından da yakın” zaman zarfında muhakkak sizi de bulup verdiğiniz ziyanların hıncını alacağını hiç düşünmez misiniz? Büyükşehir Belediyesi ve Osmangazi Belediyesi yetkilileri lütfen bu işe bir önlem alın. Yoksa çok geç olacak…
Neden işin başında eğim verilmiyor?
Hürriyet Bursa gazetesi abonesi Makine Ressamı Deniz Ordulu, özetimle: “Sık sık metroyu kullanan biri olarak dikkatimi çeken bir hususu dile getirmek istiyorum. Her yağmurda metro (BURULAŞ) bekleme peronlarında biriken suların çalışanların emeğiyle raylara attırılmasına tanık oluyorum. Şunu soruyorum kendi kendime. Neden işin en başında buralara 1 santimlik eğim vermezler ki?” diyor. Deniz Ordulu, bu iş için su terazisi kullanmak lazım. Bunu biliyor muydunuz? Su terazilerinin de; manyetiği, mastarlısı, dikdörtgeni, lazerlisi, mıknatıslısı, üç fonksiyonlusu… Var da var…!
Bizim gördüğümüzü yetkililer görmüyor mu?
Okurumuz Ramiz Burgazlı, bakınız ne diyor: “Muhammet Bey, bana Mudanyalı Ramiz derler. Gördüğüm aksaklıklara müdahil olmayı çok seviyorum Hastalık işte! Düzeltilmesini başaramadığım bir şikayetim var. Sizlerden yardım istiyorum. Mudanya Belediyesi Kültür Sanat Gençlik ve Spor Merkezi önündeki asfaltta bulunan ve dev goril Kink Kong’un ayak izini andıran çukurdan bıktık! Bizim gördüğümüzü yetkililer görmüyor mu? Şikayetimi yayımlamanızı rica ediyorum lütfen.”
“Kuruçeşme Mahallesi Hastayurdu Caddesi üzerinde hizmet veren aydınlatma direklerinin klemens kapakları yok. Dolayısıyla çok tehlikeli bir durum cereyan etmekte. Duayenimiz olan babam bize, “Elektrikle ve suyla şaka olmaz. Aman onlara çok dikkat edin” derdi. Baba; ‘UEDAŞ şaka yapmayı çok mu seviyor acaba!’ diyor.
BİRİ DE ÇEKİRGE’DE
Bu e-postayla birlikte aynı gün içinde okurumuz Rana Saygın’dan gelen e-postada da yine benzeri şikâyet vardı. Yani klemens kapağı olmayan bir aydınlatma direği daha. O da Çekirge Caddesi 97/1 Gökçen Apartmanı önündeymiş. Ama buradaki direk biraz torpilliymiş. Çünkü şalteri yağmurdan ıslanmasın diye etrafını galoşla sarmışlar! Her hafta ardı arkası kesilmeyen kapak şikâyetlerini okumak beni çok üzüyor açıkçası. Öyle ki onlarca benzeri şikâyeti de yayımlamıyorum. Yoksa köşem kapak köşesi olurdu!
BÖLÜM MÜ KURULSA
UEDAŞ’a bir tavsiyem var. Kapak başkanlığı ve onun alt dalı olarak da müdürlük departmanı kurun. Bu departman tarafınca vazifelendirilecek çalışanlar olmayan kapakları taksın vesileyle kentimizdeki binlerce kapaksız direk kapaklarına kavuşsun! Böylelikle ben de okurlarımızın şikâyetlerini yayımlamadığım için, içinde bulunduğum suçluluk psikolojisinden kurtulmuş olayım!
İşe geliş gidişimde ağacın dibindeki yığıntıyı her gördüğümde ‘ne erimez karmış’ diyordum. Derken en sonunda erimeyen karları görmek için ağacın yanına gittim. Bir de ne göreyim!
Buzlanmayı önlemek için yollara atılan yüzlerce kilo tuzun o canım ağacın dibine dökülmüş olduğunu görünce şok oldum! Meğerse ‘ne erimez karmış’ dediğim şey tuz öbeğiymiş. Civar esnafından sordum soruşturdum ‘bunu kim neden döktü diye?’ Öğrendim ki o tuzlar belediyemizin tuzlama yapan bir kamyonundan dökmüş. Hatta şu an yüzlerce kilo olan tuz öbeği meğerse yarım tondan fazlaymış. Şiddetli yağan yağmur sürüklemiş diğer kısmını!
GELİP ALACAKLARDI!
Esnaf sormuş o aymaz ekibe: “Neden bunca tuzu buraya döküyorsunuz? Hem döktüğünüz tuzlar bu ağacı öldürür. Toplayın onları derhal…” deyince o aymaz ekip de: “Aracımızda çok tuz var bu yüzden gördünüz gibi yokuşu çıkamadık. Buraya boşatıyoruz ama gelip alacağız…” diyerek gitmişler. Sonra ne mi olmuş? Bu zihniyette olan bir ekibin tekrar geri gelmeyeceği belli mi değil… Bugün itibariyle bir hafta doldu ve o ağaç her gün ölüme biraz daha yaklaşıyor. Belki de öldü bile... İlgiyle, takiple, samimiyetle uzaktan yakından bağı olmayan ilgisiz denetçiler; Allah rızası için bari olsa o çok kıymetli koltuklarınızdan kalkınız ve etrafınıza bir bakınız! Büyükşehir Belediyesi mi Osmangazi Belediyesi mi... Bu günah kimin?
BARİ ÇOCUKLARA DEĞER VERİN
Okurlarımızdan iş insanı Zeliha Can’ın: “Bari çocuklara değer verin” diyerek vurgu yaptığı e-postasını özetimle aktarıyorum: “Geçtiğimiz haftaydı. Mudanya’da ikamet eden kız kardeşimi ziyarete gitmiştik. O gün hava biraz güzel gibiydi. Covid-19 virüsüyle alakalı olarak aylardır evinden çıkartılmayan yeğenimi aldık ve birbirlerine çok yakın mesafede bulunan Pembe Panter Çocuk Oyun Parkı ile Misket Çocuk Oyun Parkı’na gittik. Misket Parkı’ndaki kaydırağın boyaları soyulmuştu. Sonucunda elleri kesmeye müsait olan bir zemin oluşmuştu. Salıncağın da emniyet tutamacı kopuktu.
Belirttiğim gibi gerekli veya gereksiz de olsa teknoloji çok zaman çağımıza can oluyor adeta. Ama en önemli yaşam kaynaklarımızdan biri olan ağaçların bazılarının kesilmesine engel oluyor bu hizmet. Özellikle gerekli ve zorunlu olan bildirimlerimizde benzeri teknolojiyi kullananlara teşekkür ediyorum. Vesileyle BUSKİ’ye de teşekkür etmeyi çok arzuluyorum. Malum tüketim ve ücret bilgilerini halen fatura aracılıyla öğreniyoruz da… BUSKİ, siz ne zaman kullanacaksınız bu teknolojiyi? Artık 2021 yılında faturaları kağıt olarak değil de, elektronik yoldan alsak nasıl olur acaba?
YAPANA SORMAK LAZIM!
HÜRRİYET Bursa gazetesi abonelerinden olan işletmeci Engin Sağlam, bakınız ne diyor: “Cemal Nadir Caddesi üzerindeki (Veledisaray Cami avlusu) korkuluk demirleri belediye ekiplerince kesildi. Sebebi yayalar geçiş yapsın diyeymiş! Şunu hatırlatmakta fayda var diye düşünerek... Orası keskin virajı olan bir ana caddedir. Şoförün görüş açısına girmeyen alana bu yapılır mı?” Engin Sağlam, haklısınız. O korkuluk demirini kesene sormak lazım. ‘Sekiz adım’ yanında bulunan aynı zamanda da alışveriş merkezleri olan alt geçit ne işe yarar öyle ise?
ÖYLE BİR ŞEYİ TEBRİK EDİYOR Kİ...
ADININ açıklanmasını istemeyen bir hemşir, özetimle şöyle diyor: “İlgili fotoğrafımda gördüğünüz tıkalı yağmur gideri ızgarasını 05 Kasım 2020 tarihinde Uludağ Üniversitesi’nde çekmiştim. Dün (21 Ocak 2021) yine oradan geçtim. Izgara aynı vaziyette duruyordu. İlgili yetkililerin ilgilerindeki marifetlerini candan tebrik ediyorum!”
Gerçekten de dikkat çekilmesi şart olan ve sorumsuzlukta sınırları aşan bu vurdumduymazlık için ‘YETKİLİLERİN UMURUNDA MI!’ demiştim. Yayımımızdan sonra da bu başlık biraz ağır oldu diye üzülmüştüm açıkçası... Geçen hafta da o konu aklıma geldi ve söz konusu adrese kontrole gittim. Bir de ne göreyim! O 9 adet kuyu halen üstleri açık vaziyette duruyor olmasın mı? Civar sakinlerine sordum durumu? “Bu kuyularla alakalı olarak gelen giden hiç olmadı mı?” diye... “Hayır kuyular bir yıldır böyle…” cevabını aldım; ve boşuna üzülmüş olduğumu anladım! Benim de dert ettiğim şeye bak!
COVID-19’UN BAĞLANTISINA BAKIN!
Adının açıklanmasını istemeyen bir okurumuz, diyor ki: “Sırameşeler Metro İstasyonu girişindeki kaldırım geçtiğimiz yıl kazılmıştı. Kazılana ve kırılana alıştık artık! Nasıl ki Covit-19 salgınıyla alakalı olarak maske takma zorunluluğunu benimseyip maskesiz evlerimizde dahi oturmayı yadırgar duruma geldiysek… O kadar alıştırdınız ki bizi bu kazma ve kırma işlerinize... Ellerinize sağlık! Lütfen her gün her santimetreyi kazın! Ama bir ricamız var lütfen kazdığınız yerleri uygun malzemeyle onarın!”
BİR DE BİZ İSTEYELİM!
Diyeceğim o ki Kükürtlü Mahallesi’nde ortalık karıştı! Nasreddin Hoca Çocuk Oyun Parkı’nın gerçek sahipleri, Mahalle Muhtarı Canan Akın Erdem, civar sakinleri, çocuklar, bazı yerel gazeteler hak arayışına katıldı. O günkü yayımımızda da belirttiğimiz gibi; pankart açıldı ve seslerin duyurulması için eylem yapıldı. Mahalle sakinlerinin haklı eylemlerine destek olmak için CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın’da katıldı.
SONUNA KADAR TAKİP EDECEĞİM
Milletvekili Erkan Aydın’la yaptığım röportajımda; Aydın: “Kentlerde her taraf beton oldu, biz bir metrekare yeşil alana muhtaç hale geldik. Eskiden ‘Yeşil Bursa’ olarak bilenen Bursa, bu konuda çok gerilere düştü. Şimdi hal böyleyken çocuk parkını hem de oradaki yeşil alanı yok etmek insani ve vicdani olarak kabul edilemez. Burasının bir yandaşa ya da müteahhite verileceği söylendi. Osmangazi belediyesi bunu durdurmalıdır. Birilerine rant sağlanmak için yok edilmemelidir. Bu konuyu da sonuna kadar takip edeceğim.” dedi.
‘NE LAZIM ONA BAKMAK LAZIM’
Daha sonra da ilgili sorunun üst düzey muhatabı olan Osmangazi Belediyesi Başkan Yardımcısı Yunus Şahin’le yaptığım görüşmede ise; Şahin: “Parkın akıbeti yapılacak olan çalışma neticesinde ortaya çıkacak. Burada bir bağış var mı arkadaşlar onu araştırıyor. Bunun akıbetini konuşmak erken. Burası imarlı bir yer, yeşil alan değil park alanı değil. Burada bu mahalleye ne lazım ona bakmak lazım” dedi.
FIKRA GİBİ HİKÂYE!
Buz tutan noktalardan biri olan Nilüfer’deki Dörtçelik Çocuk Hastanesi önündeki kaldırımda kucağında çocuğuyla yürüyen kadın çocukla birlikte çok feci bir şekilde düştü. Belediyemizi böylesine önemli bir adreste görememenin üzüntüsü içindeyiz.
Çok yazık…” diyordu adının açıklanmasını istemeyen Hürriyet Bursa okurundan aldığım e-posta sonrası, açıkçası oradaki kaldırımda buzlu zeminin olacağına yani karların temizlenmemiş olacağına pek ihtimal vermedim. e-postadan bir gün sonra yani çarşamba günü (20 Ocak 2021 saat 13.25 ) şikâyetin olduğu noktayı incelemek için metroya bindim ve olay yerine gitmek üzere yola çıktım.
Gerçi ‘kar ya da buz varsa da artık erimiştir. Boşuna gidiyorsun Kösle’ desem de kendi kendime… Metrodan inip hastane önüne gelince bir de ne göreyim? Gerçekten kaldırım adeta buz pisti gibiydi. Şaşırdım, üzüldüm. O kaldırımı her gün onlarca insan minik çocuklarına şifa bulmak adına gittikleri hastaneye varabilmek için kullanıyorlar.
Gerçekten bu durum hem çok tehlikeli, hem de çok üzücüydü. Keza, ben bile fotoğrafları çekmek için attığım her adımda ayağımda kar için tasarlanmış botlarım olmasına rağmen düşme tehlikesi atlattım. Elbette belediyelerimizin her alandaki karı kürümeye ya da oluşan buzları kırmaya gücü asla yetmez. Ancak buraya ilgili hizmetin sunulmaması cidden düşündürücü... Birilerinin başına ciddi bir kaza gelmemesi bile bir mucize diyorum ve yetkililere sesleniyorum.
Birimizin ölmesini mi bekliyorsunuz?
Yolculuğumu gerçekleştirdiğim belediye otobüsünden adliye binasına en yakın durakta indim ve yürümeye başladım. Adliye önüne geldiğimde cadde üzerine atılan plansız asfaltın eseri olarak kaldırıma sıçrayan okyanus dalgasını görünce çok üzüldüm.
Çünkü o dalga kim bilir kaç kişiyi zor durumda bıraktı! İki metrekare banyo yapılırken bile su terazisi diye bir şey kullanılırken, böylesi önemli bir hizmet binası önünde oluşacak dev dalgaları nasıl düşünmezsiniz ki? Bu esnada fotoğrafımda da gördüğünüz gibi dalgalara teslim olan kaldırıma döşenen ‘Görme Engelli Özel Yürüme Yolu Taşları’ arasına; ‘Görme engelli kardeşim.
Dikkat et, yolun bitti’ anlamında kullanılan noktalı taşları da döşemişler. Oysaki sözüm ona güvenli yol gördüğünüz gibi devam ediyor! Bir yanda okyanus dalgası, bir yanda yalan taş masalı! Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi ekipleri vaziyet böyle...
Kaldırımlar otopark gibi kullanılıyor
Hürriyet Bursa gazetesi abonesi Esnaf Sabri Eskicioğlu, özetimle bakınız ne diyor:
Uçma kabiliyeti olmayınca…
Geçtiğimiz haftaydı. Acemler-Bursaspor Metro İstasyonu önündeki belediye otobüs duraklarında bir otobüs bekliyordum. Derken, uçma mücadelesi içinde olan pankartlardan birine daha rast geldim yine.
Uçacağım hevesiyle kendini yerden yere yere vuran acemi pankarta çok acıdım. Hatta yaşı oldukça ilerlemiş bir büyüğümüzün de uçması için o pankarta destek verdiğini gördüm. Büyükşehir, Nilüfer, Osmangazi ve Yıldırım Belediyelerine rica ediyorum. Uçma kabiliyeti olmayan pankartları lütfen sahaya salmayın.
HER YAĞMURDA HAVUZ OLAN KALDIRIM
Hürriyet Bursa gazetesi abonelerinden olan Kimya Mühendisi Hale Sağlam, diyor ki: “Nilüfer ilçesi Jimer Hastanesi önünde bulunan belediye otobüs durağının yanındaki kaldırım her yağmurda havuz gibi oluyor. Sebebiyse kaldırımın o noktada göçmüş olmasıdır. Fotoğrafımı, yağmur dindikten iki gün sonra çekmiştim. Ötesini siz tahmin edin artık. Göçen kaldırımdan şikâyetçiyim. ” Şişmemiş ya, ona şükredin Hande Sağlam!
NEREDEYSE BİR YIL OLACAK
Okurlarımızdan olan Melike Ahraz, “Osmangazi, Hasanağa Toki Cami karşısındaki belediye otobüs durağı önünde bekleyen elektrik direğinin içler acısı halde. Zavallı direk neredeyse bir yıl olacak orada bekliyordu. Onu buradan kaldıracak birilerini arıyorum. Bildiğiniz biri var mı acaba?” Ne desem ki Melike Ahraz… UEDAŞ’ın o direği ikna edeceğini düşünüyorum.
BURASINI BARİ GÖRÜN
Okurlarımızdan olan Ayfer Ay’ın; “Burasını bari görün” dediği e-postasını özetimle aktarıyorum: “Nilüfer, Özlüce (Dörtçelik Çocuk Hastanesi) Metro İstasyonu önü hizmete alındığı yıldan beri her yağmurla birlikte göl oluyor ve mevsimlerden yaz ayı değilse de haftalarca o göl kurumuyor. Bursa’mızda benzeri on binlerce nokta var. Fakat burasını bari görün kıymetli yetkililer! Malum orada kentimizin çocuk hastanesi var. Uzun uzadıya anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum.”
HÜRRİYET BURSA YAZIYOR, SORUNLAR ÇÖZÜLÜYOR
ÇAM AĞAÇLARI BUDANDI
KALDIRIMDA YÜRÜMEK NE KADAR GÜVENLİ başlıklı yayımımızdan sonra Büyükşehir Park Bahçeler Müdürlüğü’nce arandım. Haklı şikâyetime konu olan (Nilüfer Metro İstasyonu yanı, Ata Park önü) çam ağaçlarının dallarının budanacağı bilgisini aldım. Yapılan işin de video kaydı ve fotolarıyla tarafıma şahit olarak yollayan Büyükşehir Park Bahçeler Müdürlüğü’nden Ahmet Doğruca’ya, Büyükşehir Kent Estetiği Müdürlüğü’nden Eray Uzunsoy’a ve kıymetli çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyorum.
SADECE BİRİNE MÜDAHALE EDİLDİ
NE OLACAK BİZİM HALİMİZ başlıklı yayımımızla alakalı olarak yaptığım kontrolüm neticesinde mevcut şikayetlerden (Nilüfer, Akpınar Caddesi) sadece birine müdahale edildiğini görmüş olmanın şaşkınlığı içindeyim. Oysaki 04 Şubat 2020 tarihli köşemde şikayet fotoğraflarının tamamını yayımlamıştık. Her şey bir yana ‘sonrasını’ da yayımladığımız kesiğe atılan asfalt, oraya 15 metre mesafe uzaklıkta olan çukura neden atılmaz?