Kaygılar,beklentiler ve gerçekler

Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının ortaya çıkışının üzerinden tam bir yıl geçti.

Haberin Devamı

Nisan başında vaka sayısı 20 binin üstüne çıkmış ve can kaybı da 80’e yaklaşmıştı.
Hasta olma kaygısı, ölüm korkusu, en cesaretli ya da kaderci olanımızı bile evde kalmaya ikna etti. Haziran ayından itibaren de vefat sayısı 20’lerin altına düşünce hayatlarımız biraz olsun normale dönmüş, restoranlar açılmış, seyahatler başlamıştı. Ancak mutluluğumuz, biraz da kendimizi kaptırdığımız rehavetle kısa sürdü.
Tam her şey yoluna giriyor derken kasım sonunda vaka sayısının 500 bini bulması, kayıpların 200’e yaklaşmasıyla kısıtlamalar, kapanmalar tekrar gündeme geldi.
Mart başında hayat normale dönüyor derken, maalesef pandemi bir yılı geride bıraktığında tekrar başa döndük.
Toplam vaka sayısı 3 milyon 357 bine yükseldi, günlük ölümler ise 176’ya ulaştı.
Bu bir yıl içinde değişen ve dönüşen yaşamlarımıza, en çok zorda kalan, en çok kan kaybeden hizmet sektörüne, restoran ve otellere ilişkin ortalama her ay bir yazı kaleme almışım.
Bazen söylenecek ne kaldı diyorum... Ramazan süresince tüm restoranların sadece paket servisi vermeleri kararı sonrası arkadaşlarımızla önceden planlanmış bir yemeğe gittiğim Sunset’te Barış Tansever’le konuştuk.
Tansever, “Otellere tanınan hakların, aynı şartları yerine getiren, Güvenli Turizm Sertifikası alan, Turizm İşletme Belgeli restoranları kapsamamasını anlamakta zorlanıyorum” diyor.
“Turistlere sokağa çıkma yasağı yok, kaldıkları otel restoranlarının yanı sıra turizm işletme belgeli lokantalarımıza gidebilirlerdi, her biri tüm kriterleri yerine getirdi. Eğer farkımız olmayacaksa biz bu belgeyi neden aldık” diye soruyor.
Ona göre Turizm Belgesi ve Güvenli Turizm Sertifikası olan restoranlar aynen oteller gibi faaliyetlerine devam etmeli...

Haberin Devamı

Her şeyin başı aşı

Barış Tansever’in ardından da sektör temsilcileri olarak TURYİD Başkanı Kaya Demirer’i ve TÜRES Başkanı Ramazan Bingöl’ü aradım.
Bingöl, dernek olarak alternatif planlar için çalışmalarının devam ettiğini, şimdilik ortak bir karar almadıklarını söyledi.
Demirer’e göre ise mart ayında restoranların kapılarının açılmasına izin verilmesi yerine kısa çalışma ödeneğine devam edilmeliydi.
Doğal olarak sektörde farklı görüşler var ama Demirer yaz sezonunu riske atmak yerine ramazan dönemini kapalı geçirmekten yana.
“Toplumun yüzde 60’ı aşılanmadan düzlüğe çıkmamız zor” diyor. Ancak Turizm Belgeli yeme-içme işletmelerinde aşılama bittikten sonra saat kısıtlaması bitmeli. Aslında hangi iş kolunda olursak olalım, hepimiz son bir yıldır farklı duygular ve düşünceler arasında gidiyoruz.
Kimi zaman korku ve kaygı sarmalına kaptırıyoruz kendimizi, bunalıma giriyoruz.
Kimi zaman daha sağlıklı ve akılcı düşünerek bu süreci mesafe-hijyen kurallarına uyarak atlatacağımıza inanıyoruz.
Maalesef virüs gücünü kaybetmedi, Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın sık sık vurguladığı gibi aşı programı toplum bağışıklığını sağlayana dek mücadele etmek, üstümüze düşeni özveriyle yerine getirmek zorundayız. Ancak bir mesele var ki o çok önemli. Empati kurmak, zorda olanlara elimizden geleni yapmak boynumuzun borcu.

Yola devam

Haberin Devamı

Bazen görev duygusu korkuların kaygıların önüne geçebiliyor. Her ne kadar sürekli farklı ortamlara girip çıkmanın riskler taşıdığını bilseniz de yola devam, bu benim işimin önemli bir parçası diyebiliyorsunuz. Ben de martın son hafta sonunda yine yollara koyuldum. İzmir ve Urla’da sevdiğim restoranları ziyaret edip yeni menülerini deneyimledim. Her birinden de ‘iyi ki varlar’ diyerek çıktım...

SEÇKİN ET

30 yılı aşkın süredir kasaplık yapan Seçkin Aysan’ın 2012’de Bornova’da açtığı Seçkin Et & Steak House bugün İzmir’in, hatta Türkiye’nin en iyi et restoranları arasında. Seçkin Bey de mesleğini aşkla yapanlardan.
“Ben sevmem” diyenleri bile baştan çıkaran Balıkesir süt kuzu ciğer şiş, kasap köfte, kuzu karski, zırhta çekilmiş kuzu tepsi kebap, gerdan ve yılın ilk körpe cibezi, bamya turşusu mükemmeldi.
Seçkin Et fiyat-kalite dengesiyle de övgüyü hak ediyor.
İstanbul’da et yemeği bıraktıracak denli makul. Ege ağırlıklı şarap menüsündeki fiyatlar da öyle.

Haberin Devamı

Kaygılar,beklentiler ve gerçekler

BALMUMU

Çok özel bir kişilik olan Ahmet Güzelyağdöken’in Ege mutfağına saygı niteliğinde açtığı Balmumu Lokantası pek çok açıdan İzmir’in en önemli mekanlarından. Çiftçilik yapan bir aileden geldiği için sunduğu peynirler, yaptığı balık yumurtası, tarama ve lakerdanın tadı bir başkadır. Sadece taze, mevsiminde ve bölgeye ait malzemeler kullanır.
Bu kez de bize Urla enginarı, şevket-i bostan, zeytinyağlı, tahinli çağla, beyin söğüş, narenciye suyunda marine kişnişli ve tane karabiberli karides ve fırında dil balığı gibi o gün bulduğu malzemelerle müstesna bir bahar sofrası hazırlamıştı. Bir sonraki gidişimde ise lakerdayı çocukluğumuzdaki gibi ekmek arası bol soğanlı isteyeceğim...

Haberin Devamı

Kaygılar,beklentiler ve gerçekler

OD URLA

Od Urla’ya daha sık gidecek olsam hakkında şiirler yazmaya başlayabilirdim. Osman Sezener beni her gidişimde şaşırtmaya devam ediyor. Başlangıçta odun ateşinde pişirip önümüze koyduğu dağdan toplanmış yabani kuzu göbeği mantarları ve körpe yerli kuşkonmaz eşliğinde mavi kuyruk karideslerle kalbimizi fethetti. Ama ardından gelen çıtır karalahanalı ördek ravioli de muhteşemdi. Zeytinyağı kendi üretimleri. Sebzeleri bahçelerinde kendileri yetiştiriyor. Atölye çalışmaları ve konuk edeceği şefler için yeni mutfak hazırlamış. Mayısta açacağı deniz ürünleri restoranının denizin kokusunu hissettirecek menüsü de hazır...

Kaygılar,beklentiler ve gerçekler

HİÇ LOKANTA

Duygu Özerson Elekdar ve mimar eşinin restore ettikleri tarihi taş binada açtıkları Hiç Lokanta dekorasyonundan, seramik sofra takımlarına, yemeklerinden içeceklerine tasarım anlayışlarını yansıtıyor. Hafta sonu gittiğimde kendi üretimleri zeytinyağları ve seramik objeleriyle güçlendirdikleri konseptlerinin şimdi yerli yerine oturduğunu, yapmak istediklerini gerçekleştirdiklerini gözlemledim.
Hiç’in mutfağının başında mutfak şefi Ekin Can Kün var. Pasta ve ekmek şefi ise Burçin Aksoy. Kurguladıkları bahar menüsünde yer alan sakız enginarlı Urla long peyniri, isli hardal, patates mücveri eşliğinde ev yapımı dana-kuzu sosis, isli etli Bergama tulumu soslu taze makarna, limonlu enginar sorbeli sakız enginarı brulee ile yoğun çikolata tadının zeytinyağı ve tuzla dengelendiği ‘toprağımız’ görsellikle lezzeti harmanlamış tabaklardı...

Haberin Devamı

Kaygılar,beklentiler ve gerçekler

Yazarın Tüm Yazıları