Mesude Erşan

Baharda doğal doping

14 Mayıs 2018
Bahar herkese aynı heyecanı, hareketi getirmiyor. Sabahları yataktan yorgun kalkıyor, uykunuzu almadığınızı ve gün içinde bitkin olduğunu hissediyorsanız belki de bahar sizi yoruyor. Baharla tezgâhlara gelen meyve ve sebzelerle enerjinizi artırabilirsiniz.

Fark etsek de etmesek de vücudumuz coğrafi koşullardan, iklim, mevsimlerden etkileniyor. Baharla birlikte nem oranı artıyor. Hormonlar üzerindeki değişimlerle metabolizma hızı, iştah ve kilo etkileniyor. Kışın yavaşlayan metabolizma bahara geçişe hemen uyum sağlayamayabiliyor. Ayrıca boşalan vitamin ve mineral depoları yaşamı zorlaştırıyor. Vücut direncini her daim yüksek tutmak için ideali her mevsim sağlıklı ve dengeli beslenmek, uykudan fedakarlık etmemek ve hareketten kaçınmamak. Ayrıca bazı besinlerin yararlı etkilerinden destek almak da bu konuda yardımcı olabilir. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Şeyda Sıla Bilgili’nin önerdiği mevsime uygun meyve, sebze ve kuruyemişler şunlar...

Kivi, içerdiği C vitaminiyle dikkat çeken bir meyve. Sabahları veya gün içinde tüketilen bir adet kivi enerji vererek metabolizmayı canlandırıyor. Kışın yavaşlamış metabolizma hızlanarak bahar yorgunluğuyla daha kolay baş etmenizi sağlıyor. İçerdiği C vitamini sayesinde demir içeriği yüksek besinlerle birlikte yenildiğinde vücudun demir emilimini de artırıyor. Örneğin; sabah kahvaltıda yumurtayla birlikte kivi tüketebilirsiniz.

Çilek su ve lif oranı yüksek olduğu için hem tok tutuyor, hem de kan şekerini hızlı yükseltmiyor. Aynı zamanda bahar yorgunluğunun önlenmesinde de etkili olan potasyumdan ve vücut direncinin artırılmasını sağlayan antioksidanlardan da zengin bir meyve. Düşük kalorisi ve enerji verici etkisiyle beslenme listenizde sıklıkla yer alabilir. Günlük 1 porsiyon meyve olarak 12 adet küçük çilek tüketebilirsiniz.

Ananas hem yorgunluğa yol açan ödemin atılmasında fayda sağlıyor hem de diyet yapanlar için iyi bir meyve. Kalorisi az, su içeriği yüksek. Lifli yapısından dolayı bağırsakları çalıştırıyor ve tok tutuyor. C vitamini ve lif oranı oldukça yüksek olan ananası günde 2 halkayı geçmeyecek şekilde tüketerek, gün içinde gerekli olan enerjiyi depolayabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Sağlıklı mangalın püf noktaları

29 Nisan 2018
Mangalı yapmanın da yemenin de keyfini tartışacak değiliz. Zira mangalda pişen her şey pek leziz oluyor. Ancak mangalda hem mikrobiyal hem de kimyasal tehlikeler bulunduğunu bilmek ve sık yapmaktan kaçınmakta yarar var.

 

Mangalı belli kurallara uyarak yapmak, istenmeyen etkileri azaltabilir. İstanbul Aydın Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kamil Bostan, “Kırmızı et balık ya da tavuk hepsinde de bir takım bakteriler var, bu aslında doğal ama problem etin mangala atılmasına kadarki süreçte ortaya çıkıyor” dedi. Etleri mangal zamanına kadar güneşin altında tutmayın. Sıcak ette bakterilerin çoğalmasına yol açar. Pişirildiğinde bile yok olmayan bakteriler zehirleyebilir. Pişirilme anına kadar soğuk bir ortamda saklayın. Soğutucu etkisi olan bir kap iş görür.

PİŞİRİRKEN ACELE ETMEYİN
Malum mangalın kokusu iştah açmaya yetiyor. Ancak iştah ve acelenizin sonucu eti çiğ yemek olmasın. Prof. Dr. Bostan, “ Eti yüksek korlu ateşe atılınca dışı pişiyor ama içi çiğ kalıyor. Çiğ kalan ette ölmeyen bakteriler zehirlenmeye neden olur” dedi. Mangal közüne çok yakın olması da etin yanmasına neden oluyor. Bu da ayrı bir tehlike! İdeal olan etle köz arasında en az 10 santimlik mesafe olması ve etin kesinlikle yavaş pişmesi. Etin piştiğini anlamak için bıçakla kesiler atın. Hafif bir kahverengileşme görüyorsanız pişmiş demektir.

Pişmiş et ile çiğ karışmasın

Önemli bir besin hijyeni kuralı da pişmiş et ile çiğ eti birarada, aynı kapta tutmamak. Çünkü çiğ etin bulunduğu kapta bakteri olur. Pişmiş et bu kaba alındığında ya da çiğ ette kullanılan çatal, bıçak vs. pişmiş ette kullandığında bakteri bulaşır. Ayrıca dondurulmuş et mangala kesinlikle uygun değil. Mangalda soğukta bekletilmiş et kullanılmalı. Dondurulmuş etin pişmesi daha uzun zaman alır ve pişmiş yanılgısına düşürür oysa içi çiğ kalmıştır.

Yazının Devamını Oku

İşte bahar yorgunluğunun çareleri

16 Nisan 2018
Bahar ışığı, rengiyle pek çoğumuza iyi geliyor. Ancak bir geçiş mevsimi olan baharda, halsizlik ve yorgunluk hissedenler de az değil. Bu durumla baş etmek için sihirli bir değnek bulunmasa da beslenme alışkanlıklarında yapılacak bazı küçük ayarlamalar bile yetebilir.

Malum kış aylarında metabolizma yavaşlar. Baharda ise havadaki pozitif ve negatif yüklü iyonlar artar. Bu artış kişiye kendini zinde ve mutlu hissettirebilirken, negatif iyon artışı tam tersi etki gösterir. Yorgunluk yapar. Yanlış beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam bahar yorgunluğuna yol açan diğer önemli faktörler. Memorial Kayseri Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden diyetisyen Nur Tatlıoğlu söz konusu sorunu yaşayanlara şu önerilerde bulunuyor:

Gün içerisinde az ve sık beslenin. Güne mutlaka kahvaltıyla başlayın. Uzun süren açlık kan şekerinde düşüşe neden olacağından, yorgunluk ve halsizlik seviyesini artırır. 3-4 saat aralıklarla, günde 5-6 öğün beslenmek, kan şekerinde oluşacak dalgalanmaları azaltır ve zindelik sağlar.

Gün boyu 2-2.5 litre su tüketin. Vücuttaki su oranının azalması, yorgunluk seviyesini artırır. Yeteri miktarda su içmek toksinlerin atılması, vücut direncinin yükselmesi ve enzimlerin daha iyi çalışmasını sağlar.

Sebze ve meyvelerde bulunan vitamin, mineral ve antioksidanlar vücudun daha enerjik olmasına katkı sağlar. Özellikle A, C, E vitaminleri ile çinko ve selenyum bağışıklık sistemini güçlendirici özelliktedir. Mevsim sebze ve meyvelerinin tüketimi artırın. Günde en az 5 porsiyon beslenmeye özen gösterin.

Yazının Devamını Oku

Panik atak uçmaya engel değil

8 Nisan 2018
Panik atak sık görülen sorunlardan biri. Bu bozukluğu yaşayanlar için uçak yolculukları işkenceye dönüşebiliyor. İşte uzmanların hastalara önerileri…

Öncelikle bilmelisiniz ki, panik bozukluk tedavi ve kontrol edilebilir bir sorun. Yardım almak için uçak yolculuğu yapmak gibi bir zorunluluğu beklemeyin.İlaç kullanıyorsanız, takip eden doktorunuza uçuş öncesi gidip uygun görürse ilaç desteği alabilirsiniz.İlaç kullanmıyorsanız uçağa binmeden önce, gözlerinizi kapayın ve kendinizi çok rahat hissettiğiniz bir mekân ve durumu hayal edin.Uçak kalkmadan önce, kalkarken, kalktıktan sonra bu görüntüye odaklanıp, kaygınızı azaltabilirsiniz.

Panik bozukluğu hastalarının en çok faydalandıkları teknik nefes gevşeme egzersizi.Uçuş öncesi, sırasında nefes gevşeme egzersizinden faydalanabilir. Bu egzersiz doğru bir şekilde yapılırsa, rahat bir uçuş geçirilebilir.

 

Yazının Devamını Oku

Çamur yağmuru sağlığı bozuyor

1 Nisan 2018
Sık aralıklarla yağan çamur yağmuru akciğer sağlığımızı tehdit ediyor. Çöl tozları doğa kaynaklı da olsa endüstriyel kaynaklı kirleticiler gibi zararlı.

Türk Toraks Derneği Havakirliliği Çalışma Grubu’ndan aldığım bilgiye göre, çöllerden kalkan tozlar, atmosferin üst tabakalarına kadar yükselerek, binlerce kilometre uzaklara ulaşabiliyor. Yağışla birleşmeleri sonucu da yeryüzüne çamur olarak düşüyor.

KAYNAK AFRİKA VE ORTADOĞU

Ülkemizde görülen tozların kaynağı Afrika ve Ortadoğu! Özellikle Irak ve Suriye sınırımız ile Güneydoğu bölgemiz tozdan en çok etkilenen alanlar. Afrika kaynaklı çöl tozları da etkisini batı bölgelerimizde hissettiriyor.

KRONİK HASTALIKLAR TETİKLENİR

Yazının Devamını Oku

Polen alerjisi başladı

11 Mart 2018
Polen alerjisi olanların şikâyetleri başladı. Polenden kaynaklanan alerjik belirtilerle baş etmek için polen mevsiminde piknik ve benzeri kır gezilerinden kaçının. Mümkünse açık havada efor ve egzersiz yapmayın. Seyahat esnasında da otomobilinizin pencerelerini kapalı tutun.

Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Fuat Kalyoncu’nun verdiği bilgiye göre, her bitkinin poleni değişik bir yapı ve ölçüye sahip. Ortalama bir milimetrenin 20’de biri kadar büyüklükte olan polenler, yüksek oranda alerjenik proteinler içeriyor. Bitkiler polenlerini birbirlerine rüzgâr ya da çeşitli böcekler yoluyla iletiyor. Ağaç polenleri ilkbaharda bir ay, çimen polenleri ilkbahardan yaz sonuna kadar ve yabani çalı polenleri ise genellikle yaz-sonbahar döneminde alerjik rahatsızlık yaratabiliyor. Rüzgârla iletilen polenler çok daha etkili alerjenler olup geniş bir alana yayılabiliyor. Fazla gösterişi olmayan çalı ve çimen polenleri bu gruptan… Böcekler vasıtasıyla yayılan polenler ise genellikle güzel görünümlü, renkli ve güzel kokulu çiçeklerden salınıyor. Bunların alerji hastalıklarında önemi çok az. Bu açıdan bakıldığında evdeki saksı çiçeklerinin alerjideki yeri çok az.



HER 100 GENÇTEN 10-15’İ ALERJİK
Gençlerin yaklaşık yüzde 10-15’inin polene alerjisi var. Başka bir deyişle, polen alerjisi bir gençlik dönemi hastalığı… Aslında ortalama 10-15 polen mevsimi sonrası hastalık, kendiliğinden azalıp geçiyor. Prof. Dr. Kalyoncu, “Bir başka açıdan bakınca, polen alerjisi bağışıklık yani koruma sistemlerinin çok iyi çalıştığının göstergesi. Çünkü hapşırık ve nezle korunmaya yönelik reaksiyonlar” diyor. Orta ve ileri yaşlarda devam etmesi ender görülüyor.

EN SIK ÇİMEN POLENİ ALERJİ YAPIYOR

Yazının Devamını Oku

‘Şok’a ilk yardım

5 Mart 2018
Farklı nedenle şoka giren biriyle her yerde karşılaşabilirsiniz. Akut dolaşım yetmezliğiyle ortaya çıkan, ağır ve hayati ciddiyetteki şok tablosunda da doğru müdahale hayat kurtarıyor.

Şok tablosu farklı nedenlerle gelişiyor. Kan kaybı veya vücut içi sıvısında kayıp (kusma, ishal vb.) halinde hipovovemik şok gelişebiliyor. Ciddi kafa travması, omurga yaralanmaları nörojenik şoka yol açıyor. Dışarıdan vücut içine giren herhangi bir maddeye karşı gelişene anaflaktik şok deniyor. Kalp kasının görevini yapmaması halinde ise kardiojenik şok meydana gelebiliyor.

Şoku işaret eden bazı ciddi belirtiler var. Kan basıncında düşme, nabzın hızlı ve zayıf atması, deride soğukluk, solukluk ve nemlilik, hastada endişe, huzursuzluk, baş dönmesi, uyku hali, dudak çevresinde morarma, bilinç seviyesinde azalma ve bilinç kaybı görülüyor.

Bunları yapın

* Hastanın sırt üstü yatırın,
* Hava yolunu açık tutun,

Yazının Devamını Oku

Grip sezonu devam ediyor

19 Şubat 2018
Geçtiğimiz hafta Amerika’dan giderek yayılan griple ilgili haberler geldi. Bazı hastanelerde hastalara acil servis koridorları ya da çadırlarda bakıldığı açıklandı. Durumdan endişe duyan ülkedeki sağlık otoriteleri de her zamankinden daha ağır hasta eden ve salgın yapan virüsün(H3N2) mutasyon geçirmiş olabileceğini söyledi. Bir kez daha gördük ki grip virüsleri kolay ve sık değişim geçirebiliyor.

Gelen haberlere göre, ABD’de bu sezon 41 binden fazla vaka rapor edildi. Aslında grip sezon hastalıklarından biri. Türkiye’de de her sezon olduğu görülüyor. Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre grip şüpheli hastalardan alınan numune örneklerinin yaklaşık yüzde 39’unda gerçekten grip saptandı. Bir öncesi hafta bu oran yüzde 28.5’ti. Dolasıyla Türkiye’de de bir artıştan söz etmek mümkün. ABD’nin aksine Türkiye’de en sık görülen grip virüsü, yüzde 51,1 ile halk arasında domuz gribi olarak da bilinen influenza A(H1N1). Yüzde 42,6’sı influenza B, yüzde 6.4’ü ise ABD’de de salgınlar yapan influenza A (H3N2) virüsü. Tüm bu tipler Türkiye için yeni değil. Önceki yıllarda da hem dünya hem de Türkiye’de görüldü ve hastalık yaptı.

AŞI ETKİLİ
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi klinik mikrobiyoloji ve enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Şenol, “H3N2 gribi zaten diğer virüslerin yaptığından ağır ve şiddetli seyreder. Ama bu yıl biraz daha ağır seyrediyor ABD’de. Ölümler, hastaneye yatışlarda artış bildiriliyor. Bu yüzden virüsün mutasyon geçirip geçirmediğini soruyor bilim dünyası” diyor. Bu sezonun grip aşılarında da söz konusu H3N2 var. Bazı uzmanların aksine aşılar bağışıklığı düşürmüyor. Prof. Dr. Şenol, “Aşıların bağışıklığı düşürmesi mümkün değil. Aşılar öngörülebilir bir bağışıklık sistemi cevabı için dizayn edilmiştir. Aşılar bağışıklık sistemini çöktürseydi, insan ortalama ömrü aşıdan sonra 20-30 yıl uzar mıydı? Aşıların H1N1’e karşı etkinliğinin daha yüksek olduğunu biliyoruz. H3N2 daha düşük düzeyde cevap veriyor. Bu da virüsün mutasyon yapmış olabileceğini düşündürüyor” diyor.



Gripi düşündüren belirtiler

Grip belirtileri, virüsün vücuda girmesinden sonraki 1-3 gün içerisinde ortaya çıkıyor:

Yazının Devamını Oku