Hayat, ölüm, merak ve şiir

Yazar James Baldwin’e göre “Shakespeare şiiri, şiirin olduğu yerde bulur.” Nerede mi? Elbette insanların hayatında.

Haberin Devamı

“Bunu ancak başka insanların başına gelenlerin kendi başına da geldiğini bilerek yapabilirdi” der Baldwin ve ekler: “Onun zamanının bizimkinden kolay olduğu söylenir ama sanmıyorum. İnsan içinde yaşarken hiçbir dönem kolay olamaz. Bence o sokaklarda yürüdü, insanlara baktı ve gördükleriyle ilgili yalan söylememeye çalıştı.”

İnsan insandan ne kadar farklı olursa olsun, duygular benzer; şiir de insana bunu hatırlatır.

Belki de o yüzden şiiri “anlamamak” diye bir şey yoktur. Şiir neyse odur; iyi bir şiir dürüst bir tanıklıktır.



“İŞE YARAR BİR ŞEY” ŞİİR GİBİ BİR FİLM

Pelin Esmer’in son filmi “İşe Yarar Bir Şey” şiirlerle süslü olması bir yana; kendi başına bir şiir. Şairin tanıklığını anlatan şiir gibi bir film.
Esmer’in senaryosunu Barış Bıçakçı ile beraber iki yılda yazdığı filmde Leyla (Başak Köklükaya), 25 yıl aradan sonra ilk kez okul arkadaşlarıyla mezuniyet yemeğinde buluşmak üzere İzmir’e gitmek için trene atlar. Aynı trende seyahat eden Canan (Öykü Karayel) isimli hemşireyle tanışır. Canan, tüm vücudu felç bir adamın, Yavuz’un (Yiğit Özşener) doktor arkadaşından istediği iyiliği yapmak üzere yola çıkmıştır. Bir iğneyle onun hayatına acısız bir son verecektir. Bu, gerçekleştirmesi çok zor bir istek olsa da Yavuz kararlıdır; eli ayağı tutsa, kendi yapabilecek olsa, zaten kimseden bunu istemeyecektir.

Haberin Devamı

Leyla avukat ama aslen şairdir. Trende şair kimliğinden Canan’a bahsetmez ve Yavuz’un evine giderken ona eşlik etmeyi teklif eder. Canan, Leyla’nın şair olduğunu Yavuz’un evinde tesadüfen öğrenir. Yoksa Leyla’nın şair olduğunu açıklayacağı yoktur.
Peki Leyla bir şair merakıyla mı oradadır?

“Yaşamak istedin bence böyle bir anı. Bir insanın ölümüne şahit olmak az şey mi? Canım bu da insanca bir merak aslında” der Yavuz.
Leyla ise “Sadece uzaktan merak etmiyorum. Yaşıyorum da. Hatta etkileniyorum da” diye kendini savunur.
Yavuz ona “yazmak için etkilendiğini” söyleyince de “Başka türlü dayanamazdım” der.


HAYAT DAYANMAK VE DEVAM ETMEK ÜZERİNE KURULU

Bu diyalog beni kendi içimde bir yolculuğa çıkardı.

Haberin Devamı

Yıllardır, neden gazeteci olduğumu sorarım kendime. Ve bir türlü kesin bir cevap bulamam.

Leyla’daki o “insanca merak” gazetecide de vardır haliyle. Gazeteci olay yerinde olmak, ölüm dahi olsa ona tanıklık etmek ve sonra da hikayeyi anlatmak ister.

Benim sorum hep şu oldu:

“Merak ettiğim için mi gazeteciyim? Yoksa “işe yarar bir şey” yapmak istediğim için mi?”
Cevabını bulamasam da bir şeyden eminim...

Şair olursunuz, gazeteci olursunuz ya da safi merakının peşinden giden bir insan olursunuz, fark etmez. Leyla haklı. İnsan tanık olduklarından etkilenmemeyi beceremezse dayanamaz.

Oysa hayat dayanmak ve devam etmek üzerine kurulu.

En acısı ise Yavuz gibi, hâlâ merak dolu olmana rağmen ölmeyi istemektir. Arkasında mutlaka büyük bir çaresizlik vardır.
Ama işte bazen hayat insanı buna da zorlar.

Haberin Devamı

“İşe Yarar Bir Şey” hâlâ vizyonda. Sakın kaçırmayın.

Hayat, ölüm, merak ve şiir

Yazarın Tüm Yazıları