Melis Alphan

Bir çocuğun dahi yüzünü güldürebilmek çok önemli

4 Ocak 2018
Yoksulluğun, şiddetin, adaletsizliklerin en çok çocukları hırpaladığı bir yerde kimileri aldırış etmezken, kimileri şikayet etmekle yetinirken, kimileri de çocukların iyiliği için elini taşın altına koyuyor.

Kahramanım Sensin, iki kardeşin başlattığı böyle bir proje.
Deniz ve Gökçe Cantürk kardeşler, sanatçıların, şarkıların ve gönüllülerin çocukların kahramanı olduğu bir iyilik masalı yaratmak üzere harekete geçti.
2015’te hayata geçen projenin ilk ayağı, zevkle dinlediğimiz, her sözü ayrı bir hikayemize dokunmuş şarkılardan gündelik hayatımızda her an yanımızda taşıyabileceğimiz tasarımlar yaratmaktı.
Sonrasında buradan elde edilen gelir çocukların yararına kullanılacaktı.

MÜZİSYENLERİN GÖNÜLLÜ DESTEĞİ

Cantürk kardeşler ilk olarak Göksel, Moğollar, Yeni Türkü ve Vega’ya projelerini anlattılar ve birlikte seçtikleri şarkılardan küçük notlar ile tasarımlar yaptılar. Göksel’in “Denize Bıraksam”, Moğollar’ın “Bir Şey Yapmalı”, Yeni Türkü’nün “Deliler”, Vega’nın “Sokaklar Tekin Değil” şarkılarından yaptıkları tasarımları tişört, çanta, defter gibi ürünlere uyarlayarak internet siteleri kahramanımsensin.com üzerinden satışa çıkardılar. İlaveten, Göksel de albümlerini imzalayarak onlara hediye etti ve bu albümleri site üzerinden bir set haline getirip satışa sundular. Elde ettikleri gelirle, geçtiğimiz iki yılda Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’na (Koruncuk) destek oldular. Bolluca Çocuk Köyü’nde çocukların hayatlarını kolaylaştıracak yenilikler yaptırdılar. Önümüzdeki süreçte çocuklarla ilgili diğer vakıfları ve ihtiyaç sahiplerini tespit edip daha çok çocuğa ulaşmak istiyorlar.

Yazının Devamını Oku

Suçlulara ‘Sapkın’ deyip geçmek işin en kolayına kaçmak

30 Aralık 2017
KONYA’da bir okulda felsefe öğretmeni olan Ercan Harmancı’nın beden eğitimi dersinde eşofman giyen kız öğrencilere yönelik istismara varan sözleri infial yarattı.

Harmancı’nın sözleri sosyal medyada sarf etmiş olması ve ısrarla arkasında durması şaşırtıcı değil. Yalnız olmadığını biliyor.

Tam da bu nedenle bu adam, hemen herkesin yaptığı gibi ‘sapkın’ veya ‘hasta’ diye nitelenemez. Zira bu adamınki, bu toplumda var olan bir zihniyetin yansıması.

Çocuklarla evlenilebileceğini savunan sözde din âlimlerinin, ülkenin dört bir yanında öğrencileri istismar eden kimi öğretmenin, okul müdürünün, yurt çalışanının zihniyeti bu.

Bunları ‘Sapkın’ diyerek dışsallaştıramayız. Maalesef onlar da toplumun bir parçası ve haberlerden takip ettiğimiz kadarıyla sayıları öyle çok az da değil.

Bizim sormamız gereken şu: “Nasıl oluyor da bu insanlar eğitim sistemi içerisinde yer alıyor?”

Hümanist Büro kurucusu avukat Seda Akço, gelişmiş ülkelerde eğitimcilerin çocuk istismarıyla ilgili konularda nasıl davranması gerektiğine dair kurallar olduğundan, bu kuralları içeren formların okul çalışanlarına imzalatıldığından söz ediyor: “Öğretmenlerin çocuklara yönelik bakış açıları, tutumları vs kural haline getirilir. Bunlar yazılı olmalı ve önüne konmalı ki, öğretmen böyle bakamayacağını, açıklama yapamayacağını bilsin.”

DELİL ZAFİYETİMİZİ CEZA ZAFİYETİ SANIYORUZ

Hadi bu felsefe öğretmeni kendi kendini ifşa etmiş...

Yazının Devamını Oku

Çöpünüze sahip çıkın

28 Aralık 2017
2015’te Türkiye’de 32 milyon ton evsel atık ürettik.

Sadece İstanbul’da yılda ürettiğimiz çöp miktarı 6 milyon ton.
Ve 2016’da belediyelerin temizlik işleri için harcadığı para 9 milyar TL’den fazla.
Türkiye’de çöpün yalnızca yüzde 11’i ayrıştırılabiliyor. 2023’te hedef, bu oranı yüzde 35’e çıkarmak.
Ayrıştıramadığımız atıkların yıllık değerinin 2 milyar doları bulduğunu düşünürsek, atıkların ülkemiz ekonomisi için önemi ortada.
Çöpüne Sahip Çık Vakfı genç bir sivil toplum kuruluşu. 2015’te, Murat Vargı liderliğinde çöp üretiminin en aza indirilmesi için kuruldu.
Bunun yolu, çöpün doğru yere atılması yönünde toplumda davranış dönüşümü sağlamak.
Vakıf, çöpten arınmış bir çevre için çevre bilincini artıran kampanyalar düzenliyor, eğitici ve teşvik edici projeler hayata geçiriyor, çevre politikalarını iyileştirmek için katkı sağlıyor ve bunların tüm Türkiye’de yaygınlaşması için çalışıyor.

Yazının Devamını Oku

Bu çocuğu daha fazla mağdur etmeyin

23 Aralık 2017
AYLİN 2012’de evlendiğinde 21 yaşındaydı.

Ailesi kaçıp evlendiğini sandı ve ona darıldı. Oysa Aylin kaçırılmış ve zorla evlendirilmişti.

Kocası ‘kasten yaralama’ gibi suçlardan 8 yıl hapis yatmış, evlilikleri süresince de hapse girip çıkmış bir adamdı. Evlendikleri günden itibaren Aylin’e şiddet uyguladı; “Ben örgüt üyesiyim. Sana ve ailene zarar veririm” diyerek onu çaresiz ve yapayalnız bu evliliğin içinde tuttu. Bir oğulları oldu; şimdi 4 yaşında. Aylin korkusundan olan biteni ailesine hiç anlatamadı. Evlilerken, adam cezaevine girdiğinde bile kaçıp gidemedi Aylin, kafasında yerleşik “Beni nasıl olsa bulur” düşüncesiyle.

İki kez gözünü kararttı ve boşanma dilekçesini aile mahkemesine sundu.

2015’te Gaziosmanpaşa Aile Mahkemesi’ne verdiği dilekçeye ‘şiddet gördüğü için boşanmak istediğini’ yazdı. Duruşma günü kocası “Boşanırsan buradan sağ çıkamazsın” diye onu tehdit edince mecbur caydı.

‘SENİ DÖVMEKTEN ELİM ACIDI, O YÜZDEN SENİ ÖLDÜRECEĞİM’

Bunun üzerinden 3 yıl geçti ama nasıl geçti?

Aylin sürekli kocası tarafından şiddet gördü, ölümle tehdit edildi; her seferinde şiddetin izi morluklar iyileşene kadar evden çıkamadı. Adam Gazi Kent Ormanı’nda işlettiği çay bahçesinde bile herkesin gözü önünde Aylin’i darp ediyor, kimse uzanıp da müdahale etmiyordu.

4 yaşındaki çocukları, bir çocuğun asla görmemesi gereken şeyler gördü. Babasının gardırobun üstündeki silahlarından haberdardı ve defalarca annesini ölümle tehdit ettiğine tanıktı.

Yazının Devamını Oku

Çocuk evliliklerine esnaf engeli

21 Aralık 2017
Türkiye’nin iki ucunda, Van ve Yalova’da çeşitli iş kollarını çocuk evlilikleriyle mücadeleye dahil eden iki kampanya yürüyor.

Van’da Yaka-Koop’un(Yaşam Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi) dört yıl önce başlattığı kampanyada, kuaförler salonlarına “Çocuk gelin saçı yapmıyoruz” diye yazı asıyor, aşçılar o düğünlerde yemek pişirmeyeceklerini açıklıyor, müzik grupları “Çocuklar evlendiriliyorsa orada müzik yapmayız” diyor.
Yalova’da Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin çabasıyla artık terziler çocuklar için gelinlik dikmeyi reddediyor, kuaför salonları 18 yaş altına saç ve makyaj yapmıyor.
İki kampanyada da ilgili meslek birlikleri çocuk evliliklerinin önlenmesinde farkındalık yaratmak ve yerelde karar vericileri etkilemek için gönüllü çalışmalar yürütüyor.
Esnafla işbirliği, çocuk evlilikleriyle mücadelede başvurulacak yollardan biri. Ama çocuk evliliklerinin kökünü kazımak için yapılması gereken daha çok şey var.
Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği ve bünyesindeki Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Kolektifi, çocuk evliliklerinin önlenmesi için çalışan uzmanları buluşturdu.
‘Küçük Yaşta Evlilik Büyük Geliyor: Çocuk Evlilikleriyle Mücadelede Yeni Stratejiler, İşbirliği ve Kamu-Sivil Toplum Diyaloğu’ başlıklı toplantıya Ankara, İstanbul, Eskişehir, Yalova ve Van’dan 37 kamu kurum-kuruluşu, sivil toplum ve üniversiteden hukuk, tıp, eğitim, medya, din, toplumsal cinsiyet, spor, yerel yönetimler, kadınlara yönelik şiddet, çocuk adalet sistemi, insani yardım, mülteciler gibi çok çeşitli alanlarda uzmanlıkları ve saha deneyimleri olan 53 kişi katıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan Aybala Tuba Yurtlu, dinin çocuk evliliklerini tasvip etmesinin asla mümkün olmadığını, dini doğru bilen çevrelerde çocuk evliliklerine rastlanmadığını söyledi.

Yazının Devamını Oku

Sağım solum önüm arkam şiddet

16 Aralık 2017
2017’nin başından bu yana en az 364 kadın öldürüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2011’de 121 kadın öldürülürken 16 yılda kadın cinayetlerinin oranı yüzde 200’den fazla arttı.

Kadınlar darp edildi, cinsel şiddet için kaçırıldı, tecavüze uğradı, ölümle tehdit edildi, bıçaklandı, vuruldu.

Bu yıl diğer yıllara göre daha fazla yaşam tarzı yüzünden, açık giyindi, şort giydi veya sigara içti diye, saldırıya uğradı. Sokakta hiç tanımadığı bir erkek tarafından boynunda sigara söndürülen kadın bile oldu.

Türkiye’de yaklaşık 53 bin kadın şiddet gördüğü için geçici koruma altında. Bu yıl her ay ortalama 350 kadın şiddet gördüğü için kolluk kuvvetlerine başvurdu.

2017’DE EN AZ 346 ÇOCUK  İSTİSMARA UĞRADI

Ülkemizde çocuğa şiddet çocukların en yakınındakiler tarafından, en çok bulundukları alanlarda yaşanıyor. Evde, okulda, kaldıkları yurtlarda çocuklar dayaktan istismara, şiddetin her türlüsüne maruz kalıyorlar. Çocuklarına işkence yapan öz babalarla, öz annelerle karşılaşıyoruz.

Ellerini ve ayaklarını bağladığı 8 yaşındaki oğluna hortumla işkence yapan baba, 3 yaşındaki kızını döverek hastanelik eden anne, anneler günü hediyesi alabilmek için evden 1 lira aldı diye üvey oğlunu darp eden anne, 2.5 yaşında çocuğu odaya kilitleyip döven kreş sahibi, 9 yaşındaki çırağını morartana kadar döven berber, 6 yaşındaki oğlunu çamaşır ipiyle arabaya bağlayıp sürükleyen anne...

Liste böyle uzayıp gidiyor. 2017’de sadece basına yansıyanları alırsak, 346 çocuk istismara uğradı. Basına veya adli makamlara yansımayan, kapalı kapılar ardında kalıp dışarıya sızmayan şiddet vakalarının sayısını hayal etmek bile zor.

ONBİNLERCE HAYVAN İŞKENCE GÖRDÜ

Yazının Devamını Oku

Çocukların hayatını değiştiriyor

14 Aralık 2017
Ece Çiftçi 14 yaşındayken karar verdi; sanatın lüks gibi görüldüğü yerlerde onu evlere sokacak ve bunu yaparken çocukların yeteneklerini keşfetmelerini sağlayacaktı.

8’inci sınıftayken, dünyayı dolaşıp Nepal’deki okullara gönüllü toplayan bir profesör okulu ziyaret etmiş ve Ece bu profesörün anlattıklarından çok etkilenmişti. “Dünyadan sorumlu olmak” kavramıyla ilk kez o zaman tanıştı.
Yaşı küçüktü, Nepal’e gidemedi ama o yıl Urfa’da, Suriye sınırına yakın bir gençlik merkezinde çalıştı.
Aldığı eğitimin değerinin farkındaydı ve kendisi gibi şanslı olmayan çocukların da buna ulaşmasını istiyordu.
Okulundaki resim, müzik, dans atölyelerini o çocuklara taşıdı. Liseden mezun olana kadar 4 yıl aynı yerde bu çalışmayı sürdürdü. Hayatta yapmak istediği şey işte buydu.
Üniversitede sosyal girişimcilikle tanıştı. TV8’de yayınlanan “Bir Fikrin mi Var?” adlı yarışmaya başvurdu.
Kategorisinde birinci olunca İngiltere’de sosyal girişimcilerle bir araya geldi. İnsanların sivil toplumdan hem kendilerini fonlayabildiklerini hem de düzenli bir fayda sağlayabildiklerini gördü.
Okulda, tam da sahaya giderken sponsor yarı yolda bırakınca masrafları çıkarabilmek için Ece ve arkadaşları şemsiye sattılar. 3 haftada satılan 700 şemsiye projeyi fonlamaya yetti.

Yazının Devamını Oku

Medyanın nefret dili

9 Aralık 2017
MEDYANIN Suriyelilere yönelik nefretle bezeli dilini gördükçe, bir gazeteci olarak utanıyorum.

“Çoluk çocuk Türkiye’de 3 milyon Suriyeli var. Bölersek 30 milyar doları, kişi başı 10 bin dolar para... Yani kelle başı 39 bin 500 lira... Bizim asgari ücret 1404 lira... Bozdur bozdur harca...”

Yayımlandığı gazete bir köşe yazısını, bağlamından kopararak içinden cımbızladığı bu cümlelerle sosyal medyada paylaşıyor. 

Evet, bu ülke nüfusunun azımsanamayacak bir kısmı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Ama bunun Suriyelilerle bir ilgisi yok.

BASINDA 4 AYDA 2466 ADET NEFRET SÖYLEMİ İÇERİĞİ

Hrant Dink Vakfı, 2009’dan beri Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi projesini yürütüyor. Ulusal ve yerel basında ayrımcı, ötekileştiren, hedef gösteren bir söylemle ele alınmış haber ve köşe yazıları tespit ediliyor; dört ayda bir medya izleme raporları hazırlanıyor.

Proje, medyada yer alan etnik, ulusal ve dini kimliklere karşı ayrımcı, cinsiyetçi, homofobik ve transfobik söylem içeren haberleri görünür kılarken esas amacı, medyayı azınlıklara dair daha saygılı ve bilinçli bir dil kullanmaya teşvik etmek.

Medyada Nefret Söylemi Mayıs-Ağustos 2017 raporuna göre, dört ayda 62 yayında ulusal, etnik ve dini grupları hedef alan 1910 köşe yazısı ve haber, 48 farklı grup hakkında 2466 adet nefret söylemi içeriği bulundu.

Suriyeli mülteciler, sistematik olarak cinayet, hırsızlık, taciz gibi kriminal olaylarla anıldı; güvenlik sorunları ve terörle

Yazının Devamını Oku