9 yıl süren cinsel istismarı aile ve öğretmenler örttü

1990 yılında Uşak’ta doğan A.A., 8 yaşından 17 yaşına kadar babasının cinsel istismarına maruz kaldı. 11 yaşında olan biteni annesine anlattı. Annesi “O senin baban. Öyle şey mi olur?” diyerek ona inanmadı. Babası “İftira atıyor” dedi.

Haberin Devamı

Ortaokulda istismar sürdü.

A. bu kez babaannesine anlattı. Babaannesi “Kızdım ona, bir daha yapmayacak” dedi.

Okulda öğretmenlere ve müdüre anlattı. Okul müdürü A.’ya, isterse birkaç adam tutup babasını dövdürtebileceğini söyleyip ‘Ama’sını da ekledi: “Babanla aynı evde yaşamaya devam edeceksin. Senden bunun acısını çıkarır.”

Artık sülalede duymayan kalmamıştı. Babaannesi amcasına anlatmış, halası duymuş, öz teyzesi öğrenmişti.

Kimse bir şey yapmıyordu. A. babasından korkan bir çocuktu; kimse destek olmayınca polise gidemedi. Babası sokak köpeklerini tüfekle vuran, eve giren kediyi kapıya sıkıştırıp öldüren bir adamdı. Annesi aldatıldığını akrabalarına anlattı diye, 9 aylık hamile kadını darp etmişti.

Lisede istismar sürdü ve A. yine öğretmenlerine, babaannesine anlattı. Ama yine kimse kılını kıpırdatmadı. Rehber öğretmeni, “Gerçekten böyle bir şey varsa olay anında bağırmalısın. Yastığın altına bıçak koy veya yanına bir cam şişe al” dedi.

Haberin Devamı

Çocukları korumakla görevli öğretmenleri görüyorsunuz!

ANNESİ: ‘GEBE Mİ KALDIN SANKİ? NE VAR BU KADAR BÜYÜTECEK?’

A. 17 yaşındayken bir gece taciz anında babasına “Yeter artık, bana dokunma” diye bağırmaya başladı. Sesine kardeşi ve annesi de uyandı. Annesi o gece kocasını suçüstü yakaladı ama A.’ya “Gebe mi kaldın sanki? Ne var bunda bu kadar büyütecek?” dedi ve ekledi: “Polise gidersen ‘Başkasıyla halt yemiş, babasına iftira atıyor’ derim.”

Öğretmenleri, “Dava açarsak yetiştirme yurduna gidersin. 18 yaşında yurttan çıkınca gidecek yerin mi var?” diyerek çocuğu korumadı.

Adam üç ay mahcup gezdi, herkesi pişman olduğuna inandırdı. İki ay namaz kılınca babaanne de inandı. Ama olayın üstünden üç ay geçmeden, A.’ya karşı psikolojik ve fiziksel şiddeti yeniden başladı.

A. bir an önce o evden uzaklaşma isteğiyle evlendi. Sağlık meslek lisesi mezunuydu; evlendikten sonra Diyarbakır’a, ardından İzmir’e ve en son Manisa’nın Turgutlu ilçesine tayini çıktı.

İkinci kızını doğurduktan sonra psikolojik rahatsızlıkları başladı. Eşini çocuklarının yanına yaklaştırmıyor, çocuklara sarıldığında ona sapık muamelesi yapıyordu. Eşi “Bu evlilik böyle sürmez” deyince, 2016’nın Mart ayında belediyenin aile danışma merkezinde tedavi görmeye başladı. Doktor ‘posttravmatik stres bozukluğu’ teşhisini koydu ve eğer dava açmazsa terapiye devam edemeyeceklerini söyledi.

Haberin Devamı

DOSYA TAMAM, 20 AYDA İDDİANAME HAZIRLANAMADI

2016’nın Mayıs ayında A., Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. İki lise öğretmeni ve erkek kardeşi şahitlik yaptı. Diğerleri yapmadı. Babaannesi yalan ifade verdi. Amcası “Benim hiçbir şeyden haberim yok” dedi. A.’nın beden ve ruh sağlığı raporu da dahil olmak üzere dosya eksiksiz olmasına rağmen 2 yıldır hâlâ ortada iddianame yok. 2017’nin Nisan ayından beri dosya öyle duruyor.

Dosyaya bakan savcı iki kez değişti. Bu, üçüncüsü.

A.’nın babası ilk başta tutuklandı. Ama hâlâ iddianame hazırlanmadığı için, “Suçu sabit görülmemiş kişiyi hürriyetinden daha fazla yoksun bırakamayız” denilerek adam, 6.5 ayın sonunda serbest bırakıldı.

Haberin Devamı

A.’nın CİMER’e başvurusuyla Aile Bakanlığı da davaya müdahil olmayı talep etti ama dava hâlâ açılmadı!

Sorduğunda, “Savcılar aynı zamanda FETÖ dosyalarına baktığı için iş yükleri çok ağır, o dosyalar daha öncelikli” gibi açıklamalar yapılıyor.

Oysa çocuk istismarı ülkemizde en öncelikli sorunumuz olmalı.

Çocuk istismarcılarının sokakta serbestçe dolaşmasında, canlarını yaktıkları çocuklar için adaletin gecikmesinde sakınca yok mu sizce?

Yazarın Tüm Yazıları