Sınırlı seçenekler

KANDİLLİ Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün web sayfasına baktığımızda Türkiye’nin beşik gibi sallandığını görüyoruz...

Haberin Devamı

Ve deprem haberlerini seyrettikçe, okudukça, insanlarımızın çaresizliğine ve sınırlı seçeneklerinin oluşuna sadece üzülüyoruz...

Her büyük felaketin ardından Prof. David Harvey’in ‘Asi Kentler’ kitabındaki analizler aklımıza geliyor...

Şehirlerin kâr ve sermaye birikiminin adreslerine dönüştüğünü vurgulayan Prof. David Harvey, kitabı yazış gerekçesini ise şöyle özetliyor:

- Hedefim, maruz kaldıkları kent yaşamının niteliklerine, siyasi ve ekonomik iktidarın insanların ihtiyaçlarını tatmin etmek yerine kendi arzu ve ihtiyaçları doğrultusunda (kâr ve sermaye birikimi için) şehirler inşa ettiğini ve hegemonik bir hak iddiasında olma yöntemi göz önünde tutulursa, ortaya çıkan sınırlı seçeneklere dair ciddi soruları olan herkes için bir kitap yazmaktı.

*

Haberin Devamı

Sıradağlar misali gökdelenleriyle gökyüzüne adeta meydan okuyan şehirler büyüdükçe olası yangın, deprem, sel gibi afetlerle başa çıkmak da gittikçe zorlaşıyor...

Pekin, New York, Paris, Moskova, Londra ve İstanbul gibi şehirlerde kasabaları gökdelenlere sığdırmayı başaranların büyük felaketlere karşı yeteri kadar hazırlıklı olmadıklarına da şahit oluyoruz...

Komşuluk ve dostlukların yok olup gitmesi de başka bir büyük felaket...

Hayatı otelleştirdik adeta...

*

Şehirlerde “tutunamayanlar” ve “tutunanlar” arasındaki makas gittikçe açılıyor ve bu da yetinemeyenlerin sınıf savaşlarına neden oluyor...

Ve kentlerde yaşayan insanlar asileşiyor!

*

Diyorlar ki:

- Dünyada statülerin eşitlendiği bir çağ olmayacak!

Eşitlik bir masal mıydı?

Buna benzer sorularıyla yanlış tartışma başlıkları açanlara diyoruz ki, dünyada eşitlik olmayacak...

İnsanı dünyada huzurlu kılacak tek şey adalet olacak...

*

Prof. Harvey, ‘Dünyanın Halleri’ kitabında da küresel çevresel yıkımdan postmodernizm çağına, kent ve doğa arasındaki ilişkiden finans piyasalarının krizine, emperyalizmin yeni mekanizmalarından toplumsal dönüşüme ve eşitsizliğe direnenlere kadar anlatıyor...

O hikâyeleri okuduğumuzda anlıyoruz ki küresel sermaye çok şey getirmiş ama çok şeyleri de alıp götürmüş...

*

Diyorlar ki:

Haberin Devamı

“Aldatanlar bir yangın borçludur tarihe!”

Ve “Bir yangın borçlu değilim artık hiç kimseye” diyebilecek kaç kişi aramızda yaşıyor, sayısını bilmiyoruz bile...

*

Dünya karartma gecelerinden geçiyor sanki...

Ve savaşlarını, kavgalarını derinleştirerek...

Yine de umutsuz değiliz ve umuda yolculuğumuz sürüyor...

Şairin mısraları düşüyor aklımıza:

- Derine, hep derine kazıyoruz,

Nerde çağımızın o altın kalbi...

Şaire inat altın kalbi değil, altınları aramaya devam ediyoruz.

*

“Üzerimizde ağır bir yeryüzü var” diyen şair gibi eninde sonunda yeryüzünün altındaki iki metrelik çukura gireceğimizi unutuyoruz...

Ve bilmeliyiz ki mezarlar o kadar derin kazılmıyor...

*

“Zenginlik ve yoksulluk coğrafya üzerinde nasıl dağılır?” sorusuna cevaplar arayan Prof. Harvey, “Farklı yerler, konumlar ya da bölgeler arasında adil bir dağıtım mümkün olabilir mi” diyor ve sorularını şöyle sıralıyor:

Haberin Devamı

- Hangi araçlarla mümkün? Bu araçların kendisi adil mi? Bir kente ilk gelenleri “efendi”, en son gelenleri “parya” yapan nedir?

*

Kapitalizmin popüler bilinçte genellikle bir “köşe dönücülük” olarak görüldüğünü, kapitalizmin gelişimine coğrafya üzerinde de bakılabileceğini belirten Prof. Harvey diyor ki:

- Kapitalizm aynı zamanda mekân üzerinde oynanan bir “köşe kapmaca”dan ibaret.

*

Gökdelenlerin arasında sınırlı seçenekleriyle yaşama tutunmaya çalışanların, karıncalar misali evlerine ekmek götürebilme telaşı gittikçe zorlaşıyor.

Ve hemen her gün bir yerlerde büyük kalabalıkların ekmeğine kan doğranıyor...

Yazarın Tüm Yazıları