Kısa öykülerin sessizliği

“Kısa öyküler yalnızların çığlığıdır” diyen Susan Lohafer:

Haberin Devamı

Kısa öykülerin en başarılı örnekleri, toplumlarda rahatsız edici çalkantıların oluştuğu zamanlarda ve insanların dışlandığı yerlerde yazılmıştır.

*

Herkes ekonomi, virüs konuşuyor, yazıyor... Lakin, öyküleri yok...

*

İnsanların yaşadıkları acıları, sıkıntıları, hastalıkları, mağduriyetleri kaleme alan Sait Faik, Necip Fazıl, Nâzım Hikmet, Peyami Safa, Tomris Uyar, Tarık Buğra, Attilâ İlhan, Oğuz Atay, Bilge Karasu, Füruzan, Refik Halid Karay, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Fakir Baykurt ve Ferit Edgü’ler gibi daha niceleri artık yok...

Yani, yaşadığı dönemin tanıkları olan bu yazarlar yaşananları ölümsüzleştirmişlerdir...

İnsana dair yeni hikâyeler, şiirler ve romanlar yazan yok gibi...

Türkülerini söyleyen de yok...

Siyasi tartışmaların içinde bağırıp çağıranlar var...

Haberin Devamı

Bu yüzden o eski günlerden bugünlere nasıl gelindiğine dair yaşanılanları bilmeyen bir gençlik var...

Ve kısa öykülerin sessizliği kuşaklar arasına olağanüstü uzun bir yol koymuş...

*

Hastanelerimizin eski yıllarda ne durumda olduğunu geçen yazımızda anlatmaya çalışmıştık...

Hastane önlerinde ilaç ve muayene kuyruklarında ölüp gidenleri de...

Keşke, birileri eski gazetelerin sayfalarındaki tüm sağlık haberlerinin öykülerini bir araya getirip kitap yapabilse, film veya belgeselini çekebilse...

Sayısız insana dair dramatik hikâye var...

İşte bu hikâyeleri sanatlaştırmayan toplumların gelecek nesillere bırakacağı bir şey yoktur...

*

Büyük fedakârlıklarla çalıştığına şahit olduğumuz Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca ve kurmaylarının sağlıkta dünden bugüne gelişin öyküsünü ve nereden nereye geldiğimize dair bir çalışmayı keşke başlatabilseler...

Yeni kuşaklar da bunları öğrenebilse...

*

Rahmetli Özal diyordu ki:

Gün gelecek herkes ekonomi konuşacak!

Dediği günden bugüne görüyoruz ki artık dünyanın her yerinde herkes ekonomi konuşuyor...

Buna bir de sağlık eklendi...

*

Bir lokma ve bir hırka ile yaşayan büyük âlimlerin, evliyaların türbelerini ziyaret edenlerin büyük çoğunluğuna bakıyoruz hepsi de dünyalık isteklerini sıralıyor...

Dünyada iken dünyalıkları unutmuş, Medine’den kalkıp gelmiş ve Bizans surlarının önünde 90 yaşında şehit düşmüş Eyüp Sultan, Yuşa Peygamber, Konya’da Hazreti Mevlânâ, Ankara’da Hacı Bayram Veli, Bursa’daki Emir Sultan hazretlerinin türbelerinde insanlar ayrıcalık taleplerinde bulunuyor...

Haberin Devamı

Birileri çocuklarının imtihanı kazanmasını istiyor.

Birileri ev, araba, makam, mevki, iş istiyor...

*

Eyüp Sultan hazretleri ve diğer evliyalar hak edilmemiş kazanç ve ayrıcalıklar elde etmenin kapısı değil ki...

İşte halimiz bu...

Ölenleri ve yaşayanları dünyalık elçisi ve gel geç köprüsü gibi gördükçe düzelmeyeceğiz...

Oysa, onlar gibi dünyada iken dünyalıkları unutarak yaşamayı öğrenmeliyiz...

Ve onları seviyorsak onlara benzemeliyiz...

Benzemeye niyetimiz yok, çünkü onlara dair kısa öyküler de yok...

Türbeleri var, bir de bağış makbuzu kesen kulübeler var...

Onların yaşadıklarına dair kısa öyküleri anlatan kitaplar ise yok... İşte bu yüzden sadece ekonomi konuşuyoruz...

Bir de sağlık eklendi buna...

Yazarın Tüm Yazıları