Oyun gibi oyun: Bedel

‘Bedel’, çağımızın en büyük yazarlarından Arthur Miller’ın az tanınan eserlerinden. ‘Bağlantısızlar’ adlı yeni kumpanya, Emre Koyuncuoğlu’nun yönetmenliğinde son derece derli toplu bir iş çıkarmış.

Haberin Devamı

Oyun gibi oyun: Bedel

Arthur Miller, mâlum, çağımızın en büyük yazarlarından. ‘Satıcının Ölümü’, ‘Cadı Kazanı’ ve ‘Bütün Oğullarım’ herkesin bildiği, defalarca sahnelenmiş oyunlar. Mecidiyeköy’deki Tiyatro(Hâl)’de izlediğim ‘Bedel’, yazarın az tanınan eserlerinden. ‘Bağlantısızlar’ adlı yeni kumpanya sahneliyor. Son derece derli toplu, olgun, yetkin bir iş. Emre Koyuncuoğlu yönetiyor. Çok iyi rejisördür. Bunu bir kez daha göstermiş oldu.

Arthur Miller bu oyunu 1968’de yazmış. Oyunda ana-babadan kalan ev eşyayı satmaya karar vermiş bir adam var. Karısıyla o eski eve gelirler. Bir süre sonra eskici uğrar ve eşyaya bir fiyat biçmeye çalışır. Anlarız ki o eşyanın değeri, aile tarihinde ödenmiş ‘bedel’lerle koşuttur. İki kardeş düşünün. Biri, aciz babasına destek olabilmek için çeşitli fedakarlıklar yapmış. Parasızlıktan üniversiteyi yarım bırakmış. Diğeri almış başını gitmiş. Çok zengin bir doktor olmuş. Ailenin meseleleri onu hiç ırgalamamış. Bizim memlekette herkes her şeyin fiyatını bilir ama kıymetini bilmez ya, işte o hesap. Oyunda, üç kuruşluk eski mobilyalar üzerinden yitik bir yaşamın izleri sürülüyor.

Rahmetli Nüvit Özdoğru büyük bir tiyatro adamıydı. Gustosu bu nefis çeviride yine belli oluyor. Engin Alpateş, Serpil Özcan, Serkan Çetinkaya çok iyi oyuncular. Karakterleri çok sağlam kurmuşlar. Ender Yiğit, eskici rolünde fark yarattı. Hafif hesapçı ve bilge bir yaşlı bu. Rol, güzel rol. Ender Yiğit hakikaten hakkını verdi.

Arthur Miller oyunlarında hep aynı şey var. Karakterler hep eskiden olmuş bitmiş şeyleri konuşurlar. Hesaplaşma teması iyi güzel ama günümüz için sıkıcı olabiliyor. Amerika’da belli bir dönemde sosyolojik bir dönüşüm yaşanırken, hayatı ve geçmişi sorgulayan karakterleri ustaca yazmak tabii ki büyük marifet. Ama çok da çarpıcı bir metin değil. Tamam. Adam babasına bakmış, üniversiteyi bitirememiş, hayatı güdük kalmış. Çok da umurumuzda değil yani. E, o ev kaç senedir boş duruyor. Satsanıza kardeşim! Neyse... Bu oyuna gidince ayaklarınız yerden kesilmeyecek ama tiyatroda pek güzel, lezzetli bir gece geçireceksiniz.

Yazarın Tüm Yazıları