Geçtim ama tiyatrodan

Yeton Neziray, bir tiyatro özelinde, memleket gidişatının topal taraflarını gösteriyor. Bizim de devlet/sanatçı ilişkilerimizde birçok pürüz olduğu malum. Dolayısıyla ‘Geçtim Ama Tiyatrodan’ın son derece güncel bir konusu var...

Haberin Devamı

Geçtim ama tiyatrodan

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun oyunlarını bekleyip duruyoruz aylardır. Sezon açıldı. ‘Geçtim Ama Tiyatrodan’ çok ilginç bir oyuna benziyordu. Beyoğlu’nda, Sadri Alışık Tiyatrosu olarak da bilinen Küçük Sahne’de izledim. Beğenenler olmuştur mutlaka. Benim için hayal kırıklığıydı. Zevk meselesi…

Oyunun konusu son derece merak uyandırıcı. Kosova’dayız. Ülkenin bağımsızlığını ilan etmesine ramak kalmış. Ulusal Tiyatro’nun oyuncuları ‘Godot’yu Beklerken’in provasındalar. Kurumun işleyişi pek aksak. Maaşlar ödenmiyor, organizasyon felaket. Oyunun yazarı Yeton Neziray, bu tiyatro özelinde, memleket gidişatının topal taraflarını gösteriyor. Eleştirel oyun yazarlığı ve hiciv açısından iyi bir laboratuvar. Neziray, bu temaları başarıyla aktaran bir yazar olarak tanınan bir isim. Tiyatroda provalar sürerken Spor Bakanlığı’ndan yüksek derecede bir bürokrat gelir. Kosova’nın bağımsızlığının açıklanmasına çok az bir süre kaldığını ve bu tarihsel olayın bir tiyatro oyunuyla taçlandırılmasını istediğini söyler. Oyunun en can alıcı noktasında da Devlet Başkanı’nın konuşması seyircilere, yabancı konuklara filan sunulacaktır. Yönetmen önce mırın kırın eder, sonra şevkle işe koyulur. Devletin maaşlı memuru olan sanatçılar ve hamhalat bürokrat arasında çeşitli sürtüşmeler yaşanacak, devlet devletliğini gösterip işi çeşitli biçimlerde sansürleme hevesini durduramayacaktır. İşler karıştıkça karışır. Gerçek hayat, absürd bir komediye dönüşür…

En azından oyunun ilk perdesi böyledir. İkinci perdeyi bilmiyorum. İzleyemedim. Rahatsız oldum. Zira, hayatımda bu kadar yüksek sesle konuşan oyuncular görmedim. Oyunun her saniyesi 1990’lardan kalma Japon çizgi filmleri kadar abartılıydı. Bu, grotesk bir estetik filan da değildi. Oyun metni zaten bir başyapıt sayılmaz. Ama sevimli. Bizim de devlet/sanatçı ilişkilerimizde birçok pürüz var. Yani konu da güncel. Çok iyi bir orkestra var sahnede. Müzikler de gayet iyi. Normal koşullarda tatlı bir seyirlik olabilecek bu oyun kötü bir reji ve çağımız tiyatro anlayışında hiçbir karşılığı bulunmayan abartılı oyunculuk anlayışlarıyla hayal kırıklığına dönüşmüş. Tabii ki değersiz, deneyimsiz insanlar değiller. Olmamış. DT sezonuna kötü bir başlangıç yapmış oldum. Ama çok güzel oyunları var, biliyorum. Takip edelim.

Yazarın Tüm Yazıları