Yüksek mevkide düşük kavgalar

MİLLETÇE birlik ve beraberlik içinde olmamız gereken günler hiç bitmezken, hep devam ederken ve yine tam o günlerdeyken “başdanışmanlık” seviyesinde, hem de seviyesi giderek düşen bir kavga sürmekte.

Haberin Devamı

Dedikoducu ağızlarda “Şunun başdanışmanı şunun başdanışmanı için onu demiş; beriki durur mu o da bunu demiş” diye gezse inanmakta güçlük çekersiniz...

Ama akıl almaz iddialar-suçlamalar köşe yazılarında, sosyal medya platformlarında, televizyon programlarında giderek “+18” uyarısı gerektirecek şekilde adıyla, sanıyla, unvanıyla filan yazılıyor, konuşuluyor.

 


MEDYA MEYDAN SAVAŞI

 


Kavga hakaret tonu yüksek bir medya meydan savaşından ibaret gibi dursa da...
Arbedenin gölgesi kimine göre “Haziran seçimi sonrası koalisyonu desteklemeye”, herkese göre de içinden “The Başkanlık” geçen bir “görüşler çatışması”na düşüyor.
Kavganın fitilini kamuoyunun göreceği şekilde tutuşturan Başbakan Davutoğlu’nun başdanışmanı olarak görev yapan, yaş haddinden makamından ayrıldıktan sonra da “fahri” olarak devam eden Etyen Mahçupyan’ın yazısı oldu.
Yönetici iradenin tartışmalı politikalarını, pozisyonlarını aklamaya yönelik bir nevi “entelektüel fetva sağlayıcı” pozisyonundaki Mahçupyan, herkesin parmağının nereyi gösterdiğini anlayacak şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışman kadrosunu gösterdi.
Mahçupyan, Yiğit Bulut’un üstüne alınacağı şekilde “Başkanlık ve ekonomi (faiz vb) konusunda bu kadronun argümanları cahilce” dedi ve kıyamet koptu.
Bulut hem köşesinde hem televizyonda Mahçupyan’ı hedef aldı, “Yüzsüz... Sızdırılmış kişi” olmakla suçladı. Bu “sızdırılmış” ifadesinin arkasında elbette Mahçupyan’ın başdanışmanlık öncesinde Gülen Cemaati’nin gazetesi Zaman’da yazıyor olması vardı.
Mahçupyan cemaatle bağlarını eleştirerek koparmıştı ama pekâlâ “kriptonun kriptosu” olabilirdi.

 

Haberin Devamı


VURMA, BİZ LİBERALİZ

 


Bu süreçte “ikincil” hadiseler de yaşandı.
Gülay Göktürk, hükümete en yakın yayın organlarından Akşam’da Etyen Mahçupyan’a sahip çıkan ve Yiğit Bulut’u eleştiren bir yazı kaleme alınca son sözü “Bu kadar toleranssız olduklarını bilmezdim” olacak şekilde köşesinden oldu.
Yiğit Bulut’un hem Mahçupyan’ı hem de Göktürk’ü ekarte etmesiyle neticelenmiş gibi duran kavgada ikinci raunda geçmeden önce “Durun siz kardeşsiniz” yazıları da belirdi.
Göktürk’e sahip çıkmaya çalışan ama çok da sesini yükseltmeyen yazılar yazıldı.
Mahçupyan ve Göktürk’e sahip çıkanlardan Yıldıray Oğur’un “ayıp oluyor ama” temalı yazısında suçlamaların “... yılanın AK Parti çevresinden kaçarken kuyruğunu LDT ve Genç Siviller çevresine bıraktı...” noktasına (gülünçlüğüne) kadar ulaştığından şikâyet ediyordu.

 

Haberin Devamı


RACON KESİLDİ DERKEN...

 


Hal böyleyken, sular biraz durulmuş gibi dururken, izleyiciler “Herhalde amirler kulak çekti, savrulan yumruk sayıldı, bir racon kesildi” derken...
Kapışma kaldığı yerden, daha şiddetli başladı.
Mahçupyan, “oportünist” diyerek ve “rakiplerini oyun dışına itmek için yalan ve fitne üreten, üstlerine yaltaklanarak yerini koruyan tipler” diyerek cepheyi yardı.
Cevap biraz dolaylı da olsa göndereni de alıcısı da ortada bir şekilde geldi.
Kayahan Uygur’un köşesinden de tetiklenen yeni çatışma ortamında Etyen Mahçupyan’a “faiz lobisi maşası, iş takipçisi, akçeli işler danışmanı” gibi ağır ithamlar yöneltildi.
Yiğit Bulut gibi başdanışman unvanı sahibi Cemil Ertem’in bu iddiaları içeren yazıyı “Birkaç dolar için değer miydi Etyen Bey?” diye Twitter’da paylaşması ateşe benzin döktü.
Mahçupyan da Cemil Ertem ve Yiğit Bulut’a karşı “İş iftira atmak, yalan uydurmaksa bak ben beterini de yapabilirim” diyerek ortaya çıktı.
Burada meselenin “Bir liberalin kullandığı dile ve bakışına gel! Dur bakalım daha neler göreceğiz?” yönü de var elbette ya, neyse....
Neticede Mahçupyan bu burada tekrarlamasam daha iyi olacak türden ithamlarla dolu yazısını apar topar yayından kaldırdı.

 

Haberin Devamı


YARGI İYİ FİKİR

 


İşte bu irtifada süren kavga yargıya da taşınacak herhalde.
Yiğit Bulut dün yazısını şöyle bir notla noktalamıştı: “Bu meczubu ve ipini elinde tutanları, önce Yüce Allah’a sonra Yargı’ya havale ediyorum...”
Hah işte!
Bence de medya üzerinden yürüyen bu kavga yargıya taşınsın.
Türkiye’nin karar mekanizmasına danışmanlık hizmeti vermişiyle, vermeye devam edeni neyi paylaşamayıp da böyle ayıplanacak bir kavgaya tutuşmuş?
Kimin iplerinden bahsediliyor?
Kim tutuyor ipleri?
İp tutanlar niye kavga etmiyor?
Milletçe birlik ve beraberlik ne olacak?

Yazarın Tüm Yazıları