Cezaevinde ‘lüks’ üretim

Türkiye’de 302 cezaevinde her yıl 60 bine yakın mahkûm, dünyaca ünlü markalar ve Adalet Bakanlığı için üretim yapıyor. Gönüllülük esasıyla yapılan üretim sayesinde mahkûmlar ücret elde ediyor, hem de 2 milyar 400 milyon liralık gelir yaratıyor. Çiğdem Dursun ise erkek mahkûmlarla çalışan ilk ve tek kadın girişimci. Maltepe Cezaevi’nde açtığı iki atölyede, 104 mahkûmla Chakra’dan, Vakko’ya ünlü markalara ev ve otel terlikleri üretiyor.

Haberin Devamı

“Özgürlüğün saniyesi bile değerli...”

Demir parmaklıklar, dikenli teller arasından geçip, gözümüzle tanımlanan kapıları aşarak girdiğimiz Maltepe Cezaevi’nde, genç bir mahkûm söylüyor bu sözleri.

Maltepe Cezaevi’nin bir üretim atölyesinde tanıştığımız 18 yaşındaki o genç ve diğerlerinin kimi 7, kimi 22 yıla mahkûm...

Kendilerini “kader mahkûmu” olarak tanımlıyorlar, pişman ve çaresizler. Özgürlük vurgusu da işte bu yüzden...

Cezaevinde ‘lüks’ üretim

Bu mekanda bulunmamızı sağlayan, bir kadın girişimci olan Çiğdem Dursun. 2014’te sosyal sorumluluk projelerine destek amacıyla bir proje hazırlıyor. Mahkûmlara otellerde kullanılan tekstilden yapılma terlik üretimini öğretmeyi hedefleyen projenin asıl amacı da cezaevinden tahliye olduktan sonra mesleği olmayanlara bir meslek kazandırmak.

Haberin Devamı

Maltepe L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda İş Yurtları Kurumu’na bağlı olarak iki iş atölyesi ile başlıyor işe. Bugün 100’den fazla mahkûm, dünyanın ve Türkiye’nin çok önemli markalarına ev terlikleri, çok ünlü otellere banyo terliği üretiyor. Dursun, erkek cezaevinde üretim yapan ilk kadın. Ancak tüm cezaevlerinde tek girişimci o değil. Çünkü Adalet Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren İş Yurtları Kurumu, mahkûmların sosyalleşmesi, cezaları bittikten sonra topluma yeniden kazandırılmaları ve meslek sahibi olabilmeleri için bu politikalara bir süredir ciddi önem veriyor.

Maltepe ziyaretimizde bu çalışmaları anlatmak için İş Yurtları Kurumu’nun başında Tetkik Hakimi olarak bulunan Murat Ünlü de vardı.

Cezaevinde ‘lüks’ üretim

302 CEZAEVİNDE VAR

Murat Ünlü, ülke genelinde 374 cezaevinden 302’sinde İş Yurdu Müdürlüğü kurulduğunu söylüyor. Bu müdürlüklerde mobilyadan tekstile, tarım ve hayvancılıktan inşaat ve onarım işlerine 180’den fazla değişik işkolunda üretim yapıldığını anlatıyor. Örneğin, iyi tarım uygulamalarında 2 milyon kilo meyve, 2.6 milyon kilo sebze üretilmiş. Lacoste’tan Kığılı’ya onlarca markaya üretim yapılmış. Gelir içeriye özendirmeyecek ancak ihtiyaçlarını karşılayacak kadar diye tarif ediliyor.

Haberin Devamı

Her yıl ortalama 58 bin 500 hükümlü ve tutuklunun üretim içinde mesleki eğitim aldığını belirtiyor. Ünlü, bu tesislerde çalışan hükümlü ve tutuklulardan usta olanlara çalışmaları karşılığında yevmiye, iaşe ve kar payı ile 750-800 TL maaş ve iş kazası, meslek hastalığı ve analık sigortası yapıldığı bilgisini de veriyor. Üretilen ürünlerin büyük bölümü Adalet Bakanlığı’na bağlı kuruluşların ihtiyaçlarında kullanılıyor.

ÇALIŞMA GÖNÜLLÜ

Ünlü’nün açıkladığı bu faaliyetlerden elde edilen gelir ise oldukça ciddi bir rakam: 2 milyar 400 milyon TL. Ünlü, kurumun Türkiye’nin özel bütçeli en büyük 6’ncı kurumu olduğunu ekliyor. Buradan elde edilen gelir ise bakanlığın ihtiyaçlarında kullanılıyor.

Haberin Devamı

Cezaevinde ‘lüks’ üretim

Ünlü’ye hükümlü ve tutukluların hangi koşullarda çalışmaya ikna edildiğini soruyoruz: “Çalışma gönüllü. Zorlama yok. Çok talep oluyor. Biz belli bir incelemeden sonra çalışacak olanları seçiyoruz. Bu kurumlarda çalışanlara mesleki yeterlilik belgesi veriyoruz. Hedef bir yıl içinde 1000 hükümlüye Avrupa standartlarında mesleki yeterlik belgesi vermek. Ceza değil ıslah faaliyeti yapıyoruz.”

Bu modeli kendilerinin yarattığını ve almak isteyen ülkeler olduğunu anlatıyor Ünlü. Atölyede çalışan mahkûmlarla sohbete dönersek...

Her birinin öyküsü farklı. Çalışmanın iyi geldiğini söylüyor hepsi. Cezaevine dayanmak için şans olduğunu söylüyorlar. Bir meslek sahibi olmak da çok önemsedikleri bir olay. “Sabah işe gelir gibi geliyor, akşam koğuşa dönüyoruz” diyorlar.

Haberin Devamı

Çiğdem Dursun da her sabah cezaevindeki atölyesine geliyor. “Onlar mahkûm değil benim işçilerim. Burası da cezaevi değil atölyem” diyor. Dursun’un yeni projeleri de sırada. 16-18 yaş arası genç mahkûmlara çıraklık eğitimi verilmesini öneriyor. “Bir meslek öğrenecek genç, tahliye olduğunda topluma daha kolay kazandırılır” düşüncesinde. Türkiye’de 147 bini kapalı cezaevlerinde olmak üzere 280 bin tutuklu ve hükümlü var ve cezaevlerinin kapasitesi yetmez durumda. Bir mahkûmun sözleriyle “Kimse cezaevine girmek istemez.” Cezalandır-manın amacı bireyi topluma kazandırmak olduğuna göre, bu çabaların genişleyerek sürmesi, cezaevinden çıkanların toplumsal yaşama uyumuna ciddi katkı sağlayacak.

Yazarın Tüm Yazıları