İsmail Uğural

Orucunuzu incirle açın

4 Temmuz 2014

YAŞI ve kurusu ile incirin dünyanın en güzel üç meyvesinden biri olduğuna herhalde itiraz etmezsiniz. Öyle bir meyve ki hem çok lezzetli, hem çok sağlıklı. Üstelik bizden, yani bu toprakların has ürünlerinden biri... Aynı zamanda Büyük ve Küçük Menderes Havzalarında on binlerce çiftçi ailesinin geçim kaynağı olan incir için Aydın Ticaret Borsası Başkanı Adnan Bosnalı’nın ilginç görüşleri var.

Milli ürünümez
Adnan Bosnalı, “Ramazan ayındayız. Özellikle bu ay için dikkate alınmasını istediğimiz bir öneri getirmek istiyoruz. Bilindiği gibi incir kutsal kitabımızda da ismi geçen çok özel bir meyve. Başka bir ifadeyle incir gerek kutsallığı, gerekse insan sağlığına yaptığı katkı dolayısıyla daha fazla ilgiyi hak ediyor. Üstelik dünyada en kaliteli ürünü bizler ancak bu bölgede alabiliyoruz. İncirin iftar sofralarının da baş tacı olması gerekmez mi?” diye soruyor.

Diyanet’ten destek
Bu konuda öncelikle Diyanet İşleri Başkanlığı ile il ve ilçe müftülüklerinden destek beklediklerini ifade eden Bosnalı sözlerini şöyle tamamlıyor: “Sadece Ramazan ayında oruç tutan Müslümanların orucunu incirle açması halinde Türkiye’deki incir üretiminin hiçbir sorunu kalmaz. Nedense adet olmuş herkes orucunu hurma ile açmaya çalışıyor, tamam o da özel bir meyve ancak incir bizim kendi ürünümüz, her şeyi ile bize ait. İncir ile oruç açıldığı takdirde bölge ekonomisine de büyük katkı sağlanmış olur. Ayrıca çok değerli bir gıda maddesi ile sağlığımızı desteklemiş oluruz.”

Yazının Devamını Oku

İneklerin de canı var

27 Haziran 2014

İZMİR artık Türkiye’de süt hayvancılığının merkezi haline geldi. Daha önce yazmıştım, yine yazayım. Ülkede en fazla süt İzmir’de üretiliyor. En çok üyesi olan Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği İzmir’de... Yine son yıllardaki başarılı çalışmaların sonucu olarak keçi sütü fiyatı İzmir’de belirleniyor. İl genelinde sığır varlığı 500 bini, küçükbaş varlığı ise 700 bini aşmış konumda. Ancak bu arada yazın boğucu günleri de geldi çattı. Gerçekte birer zenginlik ve üretim kaynağı olan bu sevimli hayvanlar içinde yaşadığımız sıcak günlerin zararlı etkisinden nasıl korunabilir? On binlerce üretici ailesine hangi bilgilendirici mesajları verebiliriz? Bu önemli sorunu EgeVet Genel Müdürü veteriner hekim Tahir Yavuz’la görüştük.

Onların da duyguları var

Yavuz, “Yaz geldi. Kalın giysiler giymiyoruz. İnce, kısa kollu giysileri, klimalı ortamları tercih ediyoruz. Her türlü imkânı kullanarak kendimizi sıcaktan koruyabiliyoruz. Ama ineklerimizi de sıcaklık stresinden korumak için mücadele etmeliyiz. Onların da duyguları var. İşin kötüsü, bizim yaptığımız gibi kalın giysilerini üzerlerinden çıkarma şansları yok. Sıcaklık stresinin vücutlarında sebep olduğu değişiklikler ve bozukluklar sonucu inekler adeta zehirleniyor. İnek sık sık ve sarsılarak solumak, hatta ağzını açmak, dilini çıkarmak suretiyle çektiği eziyeti belli ediyor. İşte bunu iyi gözlemlemeli ve anlamalıyız” diyor.

Verileni inkar etmezler

Peki, böyle bir durumda neler oluyor? Ne gibi olumsuzluklarla karşılaşıyoruz? Tahir Yavuz, şöyle cevaplıyor: “Sıcaklık stresi sonucu süt verimi azalır. Sütün yağ ve protein oranı da düşer. Bununla kalmaz, döl tutma sorunu başlar. İnekler yaşadığı eziyetin ve vücudunda oluşan bozuklukların sonucunda bir veya birkaç ay sonra topallıyor. Sıcak günlerin etkisi bu günler geçtikten sonra da devam ediyor. İneklerin de canı var. Vücut tepkileri o kadar kötü yönde gelişiyor ki inek can derdine düşüyor. Özellikle yüksek verimli inekler ölüyor. Zaten hayati sıkıntıya düşmüş bir inekten verim beklemek mümkün olabilir mi? Madem ineklerin kürklerini üzerlerinden atamıyoruz öyleyse onları serinletelim ve kayıplarını gidermek için olabildiğince çaba harcayalım. Gözlem yapalım ve maruz kaldıkları zorluğu fark ederek hemen önlem alalım. İnanın bu yönde atılan her adım bize buzağı ve süt verimi olarak daha çok verim, daha az hastalık olarak geri dönecektir. İnekler cömert hayvanlardır. Kendilerine verileni inkâr etmez ve kat kat fazlasıyla geri verirler.”

Yazının Devamını Oku

Zeytinyağında yeni strateji

20 Haziran 2014

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nin (EZZİB) yeni yönetim kurulu başkanı Gürkan Renklidağ ile önümüzdeki dönemi konuştuk. Yeni dönemin stratejisi uzlaşma ve ortak hareket üzerine kurulacak.

Proje ve uzlaşma

Renklidağ, “Geçmişin bütün olumsuzluklarını silerek, sektörün gelişmesini sağlayacak adımları atacağız. Sektörün tüm bileşenleriyle barış içinde bir arada olacağız. Ülkemizde ve dünyada zeytin ve zeytinyağını bugün olduğu yerden daha iyi noktalara taşımak istiyoruz. Sektörümüzün birikmiş sorunlarını sektörün tüm bileşenleriyle uzlaşarak çözmeyi hedef aldık. Bundan sonra kavga yerine proje ve uzlaşma hakim olacak. Oluşturduğumuz etkin alt çalışma gruplarıyla hareket ederek ihracatın önünü açacak ve sorunları giderecek adımlar atarken, Lisanslı Depoculuk için de çalışma başlatıyoruz. Amacımız Türk sofralık zeytinini ve zeytinyağını dünya markası yapmaktır’’ diyor.

Ortak hareket

Bu anlayış çerçevesinde ilk ziyaretlerini Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği’ne yaptıklarını söyleyen Renklidağ, “Haziran ayından itibaren zeytin üreticilerinin sıkıntılarını yerinde görmek ve üretim yapılan bölgeleri tanımak için toplantılarımızı zeytin üretim bölgelerinde düzenleme kararı aldık. Üreticinin, tüccarın, sanayicilerin ve ihracatçı firmaların bir araya geleceği toplantıların ilkini bildiğiniz gibi Ayvalık’ta gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Bu toplantının benzerlerini sektörümüzde önemli yeri olan Akhisar, Gaziantep, Aydın, Bursa gibi yerlerde de yapmayı planlıyoruz. Sektörümüzün tüm bileşenlerinin bir arada olması büyük önem taşıyor. Yeni stratejimizin sektörel işbirliğine dayanması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü ancak üretici, tüccar, sanayici ve ihracatçının ortak hareket etmesiyle sorunlarımızı çözmek mümkün olabilir” diye konuşuyor.

Yazının Devamını Oku

ARİSÜD sektöre hareket getirecek

13 Haziran 2014

Süt sektörü kabına sığamıyor. Yıllık üretim 20 milyon tona doğru ilerliyor. Türk halkı yeteri kadar süt içmediğine göre “Bu kadar sütü ne yapacağız?” endişesini daha önce bu köşede okumuştunuz. Allahtan süt içmiyoruz, ama mamul tüketiyoruz demiştim. Gerçekten de peynir, ayran, yoğurt, yağ ve sütlü tatlılar bizi kurtarıyor. Yoksa sektörün hali harap. Şimdi ise çok yeni bir gelişme var. Türkiye’nin en çok süt üretilen ili İzmir’de “Ari ve Onaylı Süt Üreticileri Derneği (ARİSÜD)” kuruldu.

Ortak çalışma
Geçici Başkan Melih Kırkpınar, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nde yapılan toplantıda Derneğin 16 Mayıs 2014 tarihinde resmen faaliyetine başladığını açıkladı. Şimdilik 50 üye olduklarını, ancak kısa zamanda 100 işletmeye ulaşmayı planladıklarını ifade eden Kırkpınar, sözlerini şöyle sürdürdü: “ARİSÜD İzmir’de kuruldu, ancak Ege ile birlikte bütün Türkiye’yi hedef alıyoruz. Hepimizin yaşadığı sorunların en başında süt satış koşulları ve fiyatlandırılması bulunmasına rağmen, maliyetlerin yüksek olması sektörde ayakta kalmamızı her geçen gün zorlaştırıyor. Derneğimizin gücü ile sektörümüzde alınan kararlarda söz sahibi olmak ve yem alımlarında birlikte hareket ederek fiyat indirimleri sağlamak istiyoruz. Damızlık alım satımı, personel eğitimi, yapılan sözleşmelerin incelenmesi, TARSİM sigorta işlemlerinde avantaj temini, ilgili yönetmeliklerin uygulanmasında ve kayıt sisteminde yeni sistemler uygulanmasını talep etmekteyiz. Son olarak Derneğimizin kurulmasında bizleri her konuda destekleyen İl Müdürü Ahmet Güldal ve diğer yetkililere şükranlarımızı sunuyorum.”

Onaylı çiftlik
EgeVet Genel Müdürü ve hayvancılık sektörünün akil adamlarından Veteriner Hekim Tahir Yavuz ise, “Bir sütçü sığır işletmesi sadece süt satarak kazanç elde edemez. Düve, inek, boğa istasyonlarına damızlık boğa ve hatta embriyo satabilmelidir. Bunları yapabilmesi için de ari veya onaylı çiftlik belgesine sahip olmalıdır. Dolayısıyla böyle işletmelere ‘damızlıkçı işletme’ sertifikası verilmelidir” diye konuştu.

Yazının Devamını Oku

TARİŞ’ten Kooperatifçilik Strateji Belgesi

6 Haziran 2014

Kooperatifçiliğin stratejik önemi tartışılmaz. Peki neden özellikle kırsal kalkınmada, tarım ve gıda sektöründe kooperatifçilik bir türlü etkin hale gelemiyor. Kamuoyunda bilinenin aksine sayıca çok fazla olmasına rağmen başarılı örneklerin çok az olduğu bu işbirliği - güçbirliği hareketinin güç kazanması konusunda Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin ile görüştük.

Üreticiyi koruyoruzÇetin, “Kooperatifleşme, üreticiyi korurken, ulusal sermayenin güçsüz kalıp, erimesini önleyen ve küresel kriz dönemlerinde de ekonomiyi domino etkilerinden koruyan bir örgütlenme modeli. Avrupa Birliği’nin tarımsal ve gıda alanındaki üretim ve pazarlamasında yüzde 50 ve üzerinde pay sahibi olan kooperatifçilik, Türkiye’de hala zor zamanlar yaşıyor. Bazı kooperatifler kapanmakta, etkin stratejiler geliştiremeyen kooperatifler de küçülüp, gücünü yitirme riski yaşamakta” diyor.

Yeni politikalarÇetin, “Ege Bölgesi’nde 32 kooperatifte 28 bin ortağa sahip olan TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği olarak, Türkiye’de kooperatifçiliğin gelişerek, AB düzeyine ulaşabilmesi için Strateji Belgesi 2014-2018’i yayınladık. Strateji Belgesi, TARİŞ özelinde kooperatifleşmenin üreticilere ve Türkiye ekonomisine katkısının artırılması için çok sayıda önlem ile adımı içeriyor. Aynı zamanda Türkiye’deki diğer kooperatifler için de etkili bir yol haritası sunmaktayız. Yeni dönemde Birlik bünyesindeki kooperatifçilik anlayışını daha da geliştirerek, “Ortak, Kooperatif, Birlik” ağ yapısını güçlendireceğiz. Bunun için ortakların ve kooperatiflerin kooperatifçilik bilincini ve ürün alım sürecinin verimini artırmaya yönelik bir dizi çalışmayı hayata geçirmenin hazırlığı içindeyiz” diye konuşuyor.

Yazının Devamını Oku

Canlı Hayvan Fuarı amacına ulaştı

30 Mayıs 2014

TÜRKİYE’nin ilk canlı hayvan fuarı olan “Anadolu EXPO Canlı Süt Ve Besi Hayvanları Çiftlik Ekipmanları, Süt ve Et Teknolojileri ve Yem İhtisas Fuarı” 22-25 Mayıs tarihleri arasında İzmir Ülkü Yarış Pisti’nde, Platform Fuarcılık tarafından gerçekleştirildi. İlk olmasına rağmen geniş ilgi gören bu etkinliğin hayata geçmesinde büyük rol oynayan İzmir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği (İDSYB) Başkanı Ali Gülkaynak, İzmir Kırmızı Et Üreticileri Birliği (İZKEB) Başkanı Veteriner Hekim Osman Civil ve İzmir Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği (İKKYB) Başkanı Özer Türer ile görüştük.

Üretici güçlenmeli
Ali Gülkaynak, “Bu Fuarı biz çok önemsemiştik. İşin sonunda haklı olduğumuzu gördük. Üreticimizin böyle etkinliklere ihtiyacı var. Hem yeni uygulamaları yerinde görmek, hem de üreticilerin kendi aralarında işbirliği ve iletişimi artırmaları bakımından çok isabetli olduğunu düşünmekteyiz. İzmir Damızlık Sığır Birliği olarak amacımız il genelinde üreticilerimizin daha da güçlenmesini sağlamak” diyor.

Ödüller önemli
Osman Civil ise, “En çok dikkatimizi çeken şey yetiştiricilerin yarışmalarda aldığı derecelerin karşılığı olan ödüllerin yarattığı etki. Çünkü üretici binbir zahmetle baktığı ve özen gösterdiği hayvanlarını artık büyük bir özgüvenle yarışmalara sokabiliyor. Bir de bunun ödüllendirildiğini gördüğünde çok motive oluyor, bundan sonra daha iyisini yapmaya çalışıyor. Çok faydalı bir Fuar oldu” diye konuşuyor.

Küçükbaş coğrafyası
Küçükbaş eti konusunda toplumda yanlış algılar olduğunu hatırlatan Özer Türer de şunları söylüyor: “Türkiye’nin aslında bir küçükbaş coğrafyası olduğunu unutmayalım. Neyse ki bu gerçek son yıllarda iyice anlaşılmaya başlandı. Bütün kamuoyuna küçükbaş eti çok değerli ve yararlı bir besindir diye anlatmaya çalışıyoruz. Bu sağlıklı beslenme yönünden de böyle. İzmir’de başlattığımız küçükbaş eti ile ilgili faaliyetler başarıyla devam ediyor. Canlı Hayvan Fuarı söz konusu gelişmeleri gözler önüne açıkça serdi diye düşünüyoruz.”

Yazının Devamını Oku

Tüketim değil üretim artıyor

23 Mayıs 2014

ULUSLARARASI Sütçülük Federasyonu’nun (IDF) 1956 yılında aldığı kararla 21 Mayıs, bütün üye ülkelerde “Dünya Süt Günü” olarak kutlanıyor. Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başkanı Harun Çallı ile bu günün anlam ve önemini konuştuk.

Süt üretimi yetersiz
Harun Çallı, “Ülkemizde süt ve süt ürünleri tüketimi maalesef arzu edilen düzeyde değil. Yıllık kişi başı içme sütü tüketimi AB ülkelerinde 89 kg, Avustralya’da 107 kg, ABD’de 83 kg düzeyinde iken, Türkiye’de 33 kg civarında seyretmekte. Süt ürünleri ile birlikte bu miktar 225 kg’a çıkıyor. Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması 2010 verilerine göre, ülkemiz insanının yüzde 44’ü hiç süt tüketmiyor. Buna karşılık her gün yoğurt, ayran, kefir vb. süt ürünlerini tüketenlerin oranı yüzde 55, peynir tüketenlerin oranı ise yüzde 76. Tüketimi mutlaka artırmalıyız” diyor.

9. sıraya yükseldi
Türkiye’nin 2013 yılı sonu itibarıyla 18.2 milyon tonu aşan çiğ süt üretimiyle, dünya süt üretiminde dokuzuncu sıraya yükseldiğini belirten Çallı sözlerini şöyle sürdürüyor; “Sanayide işlenen süt miktarı 8 milyon tona yaklaştı. Kayıt dışılığın azaltılması yönünde ciddi çabalar harcayan ASÜD, modern teknolojiyle AB standartlarında üretim yapan süt ve süt ürünleri sanayiinin en büyük sivil toplum kuruluşu konumunda. Dernek olarak birinci önceliğimiz insan sağlığının korunması ve geliştirilmesidir. Süt ve süt ürünleri ihracatımız 282 milyon doları buldu. Bu rakamı yeterli görmüyoruz. Bundan sonrası için çalışmalarımız ihracatı daha da artırmak yönünde olacak.”

Yazının Devamını Oku

Denizden sofraya katma değer geliyor

18 Mayıs 2014

KENDİ alanında dünyanın en büyüğü olan Brüksel Su Ürünleri Fuarı, geçtiğimiz hafta Belçika’da gerçekleşti. Türk firmalarının da geniş katılım gösterdiği etkinliği Su Ürünleri Tanıtım Grubu (STG) Başkanı Melih İşliel ile görüştük.

Görsel bir şölen

Melih İşliel, “Türkiye’de ihracatın yıldız sektörlerinden su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü, Fuar’da tam anlamıyla görsel bir şölene imza attı. Türkiye’den 14 firmanın katıldığı fuarda en büyük ilgiyi Su Ürünleri Tanıtım Grubu’nun standı gördü. STG olarak fuara katılan binlerce ziyaretçiye, levrekten karidese, çipuradan kaya levreğine, ahtapottan sinarite, trançadan Anadolu’nun lezzeti alabalığa kadar birçok ürünün tadımını yaptırarak ziyaretçilerin beğenisine sunduk. Gördüğümüz ilgiden çok memnun kaldık” diyor.

Sağlıklı beslenme

İşliel, “75 ülkeden bin 700 katılımcı ve 145 ülkeden 25 bin alıcı ve tedarikçi ile dünyada sektörün her kademesindeki profesyonel alıcılara ulaşılabilen bu kadar büyük başka bir organizasyon yok. Biz bu Fuar’da asıl oyunculardan biri olduğumuzu gösterdik. Şu an Avrupa’nın su ürünleri ihtiyacının önemli bir bölümü artık Türkiye tarafından karşılanıyor. Katma değeri yüksek ürün üretimini artırarak Türkiye’nin dünyadaki pazar payını daha da yükseltmeyi hedefliyoruz. Tabii asıl amacımız 2023 yılında 1.5 milyar dolar olan su ürünleri ihracat hedefine emin adımlarla ilerlemek. Kamuoyunun şunları da bilmesi çok önemli. Kültür balığı denizden sofraya hem lezzet hem katma değer taşıyor. Bir yandan sağlıklı beslenme ve yaşamada balığın rolünü vurgulamak, diğer yandan da her geçen gün artan ihracatımızla ülke ekonomisine sürekli katkıda bulunmak istiyoruz” diye konuşuyor.

Yazının Devamını Oku