Türkiye’nin dış politikası İnönü dönemindekine benziyor

ABD, İngiltere ve Fransa’nın Suriye’de Esad rejimine yönelik düzenlediği ‘Tek seferlik’ füze saldırısının ardından  Türkiye’deki herkesin aklında şu soru var: Türkiye, Suriye konusunda Batı’yla olan NATO ortaklığıyla Rusya ve İran’la olan ortaklığının arasında kalacak mı?

Haberin Devamı

Operasyonun ardından Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “Bu saldırıyla Türkiye’yi Ruslardan ayırdık” açıklaması, Batılı ülkelerin Türkiye’nin Rusya’yla olan yakınlaşmasından ne kadar rahatsız olduğunu ve Türkiye’yi nasıl kendi taraflarına çekmek istediklerini apaçık ortaya koydu. Macron’un açıklamasına cevap, dün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan geldi: “Rusya'yla ilişkilerimiz Macron'un sözleriyle bozulacak değil."

Peki Türkiye şimdi ne yapacak?

Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Faik Demir’e göre Fransa Cumhurbaşkanı Macron, bu sözleriyle, Türkiye’nin Batı tarafından ne kadar önemsendiğini ifade etmiş oldu.

Ali Faik Demir, Türkiye’nin, Suriye’de dünya güçleri tarafından yürütülen vekalet savaşlarının bu kritik dönemecinde, Türkiye’nin güttüğü dış politika stratejisini, 2’nci Dünya Savaşı sırasında İsmet İnönü’nin yürüttüğü dış politika stratejisine benzetiyor:

Haberin Devamı

“Türkiye’nin her zaman her konuda (NATO’yla) ortak olması gerekmiyor. Soğuk savaş söylemiyle bugünkü dış politika değerlendirilemez. Türkiye’nin bugünkü politikası biraz da 2’nci Dünya Savaşı sırasında İnönü’nün  politikasına benziyor. Hatırlayalım, o zaman da herkes Türkiye’yi savaş sokmaya çalıştı, ama İnönü ‘Ben önce Türkiye’nin çıkarını düşünüyorum’ dedi. Ne Almanya’nın ne de İngiltere’nin yanında yer aldı. Bence bu strateji bugün de  geçerli. Burada Türkiye’nin ulusal çıkarları önemli” diyor.

Türkiye’nin, YPG konusunda Amerika’yla, Esad konusunda da Rusya’yla ters düştüğünün altın çizen Demir, Amerika’yla da Rusya’yla her konuda anlaşmamız ya da her konuda çatışmamız gerekmediğini söylüyor. Demir, Türkiye’nin şu dönemdeki politikalarının İnönü dönemindeki politikalarla nasıl benzeştiğiniyse şöyle açıklıyor:

“2’nci Dünya Savaşı sırasında Türkiye’nin menfaatini ve güvenliğini düşündüğü için Türkiye’yi savaşa sokmayan bir İnönü vardı. Hatırlayın, İnönü aynı zamanda hem Winston Churchill’le, hem de Almanya’yla temas halindeydi. Onlar da Türkiye kendi yanlarında yer almasa bile karşı tarafa gitmemesine razı oldu. Aynı şeyi bugün de görüyoruz, Avrupalılar’da ‘Türkiye karşı tarafta olmasın’ derdi var. Türkiye’nin özellikle Suriye ve Ortadoğu’da her iki taraf için de büyük değeri var. Türkiye’nin hem Rusya, hem Amerika, hem de Avrupa için stratejik değeri ortada. O yüzden de bizim de kendi kimliğimizle gerektiği zaman farklı tavırlar sergileyebilmemiz lazım. Bu bir çelişki değil, yanlış politika da değil.”

Haberin Devamı

BATILI ÜLKELER ELİNİ GÜÇLENDİRMEK İSTİYOR

Suriye’yle ilgili en önemli gelişmelerden biri de Suriye’ye hava saldırısı düzenleyen Batılı ülkeler, saldırının hemen ertesinde diplomasi aracını devreye sokması oldu. ABD, Fransa ve Britanya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK), Şam’ı BM gözetiminde devam eden Cenevre merkezli siyasi müzakerelere davet eden bir karar tasarısı sundu. Demir’e göre bu operasyonun sebeplerinden biri de Batılı ülkelerin Cenevre’de düzenlenecek Suriye görüşmelerinde güç kazanmak istemesi. Demir, “Cenevre’de masada etkili olmak için sahada da etkili olmak lazım, o yüzden ABD, Fransa ve İngiltere bu operasyonla biraz da ‘Suriye’de biz de varız’ demek ve Esad’a karşı bir gövde gösterisi yapmak istedi. Ama sırf bu operasyonu yaptı diye Amerika, Fransa ve İngiltere’in Suriye satranç tahtasında güçlendiğini söylemek mümkün değil, sadece füze atarak masada ele güçlendiremezsiniz” diyor.

Yazarın Tüm Yazıları