Hitler'in iktidara yürüyüşü

30 Ocak 1933, 88 yıl evvel, Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı mareşallerinden ve cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg, Hitler’i Almanya Başbakanı olarak tayin etti.

Haberin Devamı

Bu seçiminde çaresizdi, ama çaresizliğe de pek fazla direnmiş değildi. Reichstag’da, Alman seçim sistemindeki tuhaflık en küçük partilere bile sandalye kazandırıyordu ve o dönemde ortaya çıkan bir espri vardı: “Anavatan partileri ortaya çıkmaya başlayınca anavatanı kaybetmeye başladık”. Merkez ve merkez sağ partiler Hitler’in etrafında kümelenmeye başladılar.

Hitlerin iktidara yürüyüşü

SOVYET İŞGALİNDE BİRLEŞTİLER

Bizim tarihimizde bazı kimselerin çok hayırhah şekilde andıkları Ankara’daki Büyükelçi Franz von Papen o tarihte Hitler’in şansölyeliğe çıkışını hazırlayanların başında gelir. O tarihte Alman Komünist Partisi, Avrupa’nın en büyük Marksist partisiydi, ancak aynı şeyi kadroları için söylemek mümkün değil. Başındaki liderleri Thalmann bile Komintern tarihinde önemli katkısı ve yeri olan kişilerden sayılmaz. İşin daha ilginci Alman sosyal demokratlarıyla komünistlerin ittifak yapması hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Böyle bir ittifak ancak Sovyet işgalinde kurulan Demokratik Almanya’da silah zoruyla mümkün oldu ve harpten sonra komünistler ile sosyal demokratlar Almanya Sosyalist Birlik Partisi’nde (Sozialistische Einheitspartei Deutschlands) birleşeceklerdi.

Haberin Devamı

Hitler’in Nasyonal Sosyalistlerinin aldığı rey tek başına bir hükümet kurmaya müsait değildi ama en çok reyi de onlar almıştı. Bunun yanında partinin aldığı rey ve partiye katılmalar, 1920’lerin sonundan itibaren göz göre göre büyümüştü. İşsizlerin partisi olarak iktidara geldikleri hep tekrarlanmıştır. Son zamanlarda yapılan titiz araştırmalar, bu kanaati değiştirdi. Hitler’i iktidara getiren kitle işsizler ordusu değildi; daha çok işini kaybetmekten korkan alt orta sınıftı. Ağır Birinci Dünya Savaşı şartlarından geçen ve alışılmadık bir enflasyon gören Almanya’nın dar gelirli insanları korkuyorlardı. Nasyonal Sosyalizm onlar için bir huzur ve dinginlik getirecek gibi görünüyordu.

EN VAHŞİ ÖRGÜTLENME

Alman tarihi kültüründe Luther’den beri Yahudilere suçlu diye bakan bir yaklaşım söz konusudur. Bu konuda birçok Orta Avrupa ülkesinin daha farklı düşündüğünü söylemek mümkün değil. Ama antisemit örgütlenme en vahşi şekliyle Almanya’da söz konusu oldu ve tarihte örneği görülmeyecek bir imha politikasına başlandı (Endlösung). Bu son derece kendine özgü ve şiddetli ırk tahribatıdır. Bu tahribat, çok kimsenin gözünden kaçar ama Çingenelere de yönelmiştir. Sonunda işgal edilen ülkelerde hayatlarında görmedikleri, tanımadıkları Yahudiler ve Çingene gruplarını kamplara götürecek kadar kitlenin rayından çıkmasıdır.

Haberin Devamı

SOL PARTİLERİN ÜZERİNE GİDİLDİ

Hitler iktidara geldikten sonra orta sınıfların çok rahatsız olduğu grupların üzerine yürüdü. Düzmece Reichstag Yangını, ki bunun böyle olduğu Reich’ın polis arşivlerinde de ortaya çıkmıştır, ancak sansürlendi. Tabii ki sol partilerin faaliyetleri, yasaklana yasaklana sonunda kanundışı ilan edilmeye kadar gitti. Sloganlar kabul görüyordu. Irk nazariyesini bu parti ortaya atmış ve kabul ettirmiş değildir. Bir İngiliz lordunun ve Wagner’in damadının Hugh Seton-Watson’ın yazdığı “Nations and States: an Inquiry into the Origins of Nations and the Politics of Nationalism” adlı kitabı ırk üzerine, basit okunuşu ve yazılışıyla Almanya’da yüzün üzerinde baskı yapmıştı. Hemen her evden çıkıyordu.

Haberin Devamı

Avrupa’nın umumi bir problemi olan ırkçılık, Almanya’da da tatbik ediliyordu. Bürokrasinin etkinliği dolayısıyla da korkunç bir döneme girildi. 12 yıl iktidarda kalan Nasyonal Sosyalizm, Avrupa ve Almanya’nın tarihinde, unutulmaz bir biçimde sosyal ve kültürel yaralar açmıştır.

DİMİTRİ VASİLYEV

Türk dünyasının yakından tanıdığı Türkolog dostu kaybettik. Özelliği İslamiyet sonrası dönemi bilmek yanında, asıl İslam öncesi Türk dilini ve yazıtlarını değerlendirmesidir. Yenisey bölgesindeki arkeolojik kazılardan çıkan bazı yazıtlar Göktürk alfabesinin kullanım bakımından daha da geriye gittiğini gösterir. Eşi Yelena Hanım da Türkolog ve mütercimdi. Maalesef ikisi de koronavirüsten dolayı kaybettiğimiz değerler arasında... Oğulları onların yerine Moskova’daki Lomonosov Üniversitesi’nde bu dalda çalışmaya devam ediyor.

Hitlerin iktidara yürüyüşü

Haberin Devamı

MESLEKTAŞLARININ İMDADINA KOŞARDI

Dimitri Vasilyev’in sahasında meslektaşlarına yardım etme özelliği her şeyin önünde gelirdi. İlişkilerin zor olduğu zamanlarda gerek Türkiye’den gidenlere ve bazı sahalara girmesi yasak olan Doğu Avrupalılara da yardım ettiği, onların araştırmalarını desteklediği, kolaylık sağladığı bellidir. Türkçe konuşulan bölgelerde sevilen bir bilgindi. Son zamanlarda Bilimler Akademisi’nin Şarkiyat Zümresi’nde enstitü müdür yardımcılığı, Federal Cumhuriyetin bazı bölgelerinde Bilimler Akademisi üyeliği gibi görevleri yaptı. 74 yaş gibi bir bilgin için erken bir zamanda aramızdan ayrılması bir kayıptır.

REHBER

Gelibolulu Mustafa Ali, 16. asrın ikinci yarısında Osmanlı kültürünün ve medeniyetinin anlaşılması ve yaşadığı asrın adeta gelecek asırlara tanıtımı için en önemli yazardır. Osmanlı kültür hayatını anlatan “Meva’ıdü’n-Nefais Fi-Kava’ıdi’l-Mecalis”, yani “Meclis Kaidelerinde Nefis Kaideler” diye çevirebileceğimiz bir eseri vardır. “Hâlâtü’l-Kâhire mine’l-Âdâti’z-Zâhire” denilen defterdarlık devrinin Mısır’ını nakleden eseri Andreas Tietze tarafından çevrilmişti.

Hitlerin iktidara yürüyüşü

Haberin Devamı

DİKKATLİ BİR ÇEVİRİ

TÜBA Yayınları arasında çıkan “Künhü’l-Ahbâr”ında ise biyografiler birbirini izliyor. Osmanlı uleması hakkında buradaki kayıtları dikkatli bir şekilde çeviren sadece çevirmek değil; metni mukayeseli şekilde yeniden neşreden Ekmeleddin İhsanoğlu Hoca’nın kaynak yayınlaması bakımından önemli bir çalışmasıyla karşı karşıyayız. Mustafa Ali’nin nefis üslubunu, tasvirlerini ve heccav karakterini burada görmek mümkündür. Kitabın girişi mutlaka bilgilerimize katkı ve düzeltmeler getiriyor. Çalışmanın arkasında tıpkı basımı ve yeniden inşa edilerek yazılan metnin verilmesi tarih ve Türkoloji talebeleri için çok yararlı bir rehber ortaya koyuyor.

Siyasete giren bilim insanlarının aksine Ekmeleddin İhsanoğlu Hoca çalışkanlığını ve titiz araştırmacılığını kaybetmeden verimli bir şekilde bilim hayatına devam ediyor.

OSMANLI İLMİYESİ

Hitlerin iktidara yürüyüşü

Mehmet İpşirli Hoca, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin yetişmelerinden. Osmanlıca ve Arapçasını metin tetkikinde son derece ustalıkla kullanan yeni nesilden. Osmanlı uleması için yazdığı makalelerin en önemlilerini muhtevaya ve kronolojiye göre bu kitabında derlemiş ve bütüncül bir çalışma ortaya koymuştur. Osmanlı ulemasını Osmanlı Devleti’nin yapısını ve temel karakterini dikkate almadan tanımak ve anlamak mümkün değildir. Hiç şüphesiz ki yakın bir gelecekte bu dal için en çok istifade edilecek bir eser de böylelikle ortaya çıktı. Bu kitabın Osmanlı medeniyet tarihinin az işlenen, konusu için çok aydınlatıcı olduğunu söylemek gerekir.

Yazarın Tüm Yazıları