Hem tarih, hem coğrafya için... Yunan adaları

Hiç kimse tarih ders kitabına veya coğrafya atlasına bakarak, zihnimizde bakir noktalar teşkil eden yerleri öğrenemez. Aksine tarih kitapları ve coğrafya atlaslarından, biz buraları gezip tartışmaya başladığımız vakit hakkınca yararlanılır. Yunan adalarını gezmeye başlamak için iyi seçenek.

Haberin Devamı

TÜRKİYE’nin turizm kapasitesi büyüyen nüfusu karşılamaya yetmiyor. Fransa’nın özellikle kıyılarında, İtalya gibi memleketlerde görüldüğü üzere yerli nüfusun tatile çıktığı zamanlarda anavatan, yavrularını ağırlamaya yetişemiyor. Komşumuz Yunanistan bu bakımdan bir ferahlık getirdi. Ülkede yoğun bir nüfus yaşamadığı, tabiat bizdekinin aksine el değmeden sürdüğü için orada herkese yer var. 

İkinci olarak, konaklama ve yemek yüksek fiyatlara ulaşmış değil. Bilhassa restoranlar Türkiye’nin Batı sahillerine göre çok ucuz. Bundan başka Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkelerin ve maalesef artık gezilmesi biraz imkân dışı kalan Suriye’nin, ayrıca Lübnan ve Ürdün’ün geniş vatandaş kitlelerimiz tarafından ziyareti ve buralarda tatilini geçirmesi bizim kültürel dünyamız için bir kazanç sayılmalıdır. Hiç kimse tarih ders kitabına veya coğrafya atlasına bakarak, zihnimizde bakir noktalar teşkil eden bu ülkeleri öğrenemez. Aksine tarih kitapları ve coğrafya atlaslarından, biz buraları gezip zihnimizde mülahazaya yani gözden geçirip tartışmaya başladığımız vakit hakkınca yararlanılır.

Haberin Devamı

YUNAN HALKI PLAJLARDA İYİ HİZMET ALIYOR

İzmir’in Sığacık beldesinden kalkan bir feribotla ulaşılan Samos Adası, II. Mahmud döneminde otonom bir prenslik haline getirilen Sisam eyaletidir. Bu yemyeşil adanın karşısındaki Türkiye kıyıları da jandarma bölgesidir, yeşili koruyabildiğimiz nadir kıyılardandır. Samos-Sisam’ın bu bayramda 15 bin kadar ziyaretçi çekmesi bekleniyordu. Adanın yaşaması için çok önemli bir turist miktarı. Bunu Türkiye temin ediyor. Kuşkusuz halkımızı buraya çeken nedenler değişik. Osmanlı-Yunan tarihinin bu önemli köşesini gezginlerimizin tanıması mühim. 

Hem tarih, hem coğrafya için... Yunan adaları

Sisam’dan ziyaretlerim dolayısıyla uçakla ulaştığım Atina aynen burası gibi sıcaktan kavruluyor. Ama şehrin birçok kıyısında denize girmek mümkün ve su temiz, plaj hizmetleri belediye tarafından ücretsiz ve nitelikli olarak sunuluyor. İktisadi krize rağmen bazı şeyleri Yunanistan halkı elde etti ve bunlar muhafaza edildi. 

Haberin Devamı

Atina bizim için dış ilişkilerde çok önemli. Dışişlerinin önemli memurları bu büyükelçilikten geçer. Halihazırdaki büyükelçi eski Şam Büyükelçimiz Halit Çevik. Başkonsolosumuz ise Oya Yazar. 

Benim Atina’da bazı dostlarım var, tabii ki hepsi de İstanbullu. Türkçelerini kuşaklardan beri koruyan takım... İçlerinde iki memleketin tarihini de çok iyi bilen Venos Zahariadis, onun hoşsohbet ve mutfak üstadı eşi Olga Hanım gibi isimler mevcut. Halkida’ya beraber gittik. Burası, Fatih Sultan Mehmed’in 1470’te fethettiği kıta Yunanistanı’na en yakın adalardan. Bizim ‘Eğriboz’ dediğimiz İtalyanların ‘Negroponte’ diye isimlendirdiği bu coğrafya Akdeniz’in en renkli noktalarından. Belediye başkanı Christos Pagonis cana yakın bir yönetici. O sıcakta bile sağa sola koşuşan dinamik tiplerden. Yunanistan’da belediye önemlidir ve belediye meclisleri ve meclis üyeleri gerçekten politika da yaparlar, iş de yaparlar. Yunanistan’ın politikacı yetiştiren kademelerindendir. 

Haberin Devamı

‘SALİNE’ DENİLEN TAŞ MİDYESİNİN LEZZETİ

Pagonis’in anne tarafı Ürgüplü. Zaten Halkida’da Ürgüp’ten ve bugün Mustafa Paşa dediğimiz Sinasos’tan gelen mübadiller oldukça kalabalık. Şehrin içindeki tarihi yapılar renkli bir geçmişi belirtiyor. Emirzade Camii’nin bulunduğu meydanda 18’inci asırdan kalan bir Türk konağı, 50 metre ötesindeyse Venedik hâkimiyeti dönemini anlatan Baylo’nun (Yunanlarda ‘Baylos’ derler) yani valinin veya kethüdanın sarayı görülüyor. 

Hem tarih, hem coğrafya için... Yunan adaları

Yunanistan’da Venedik kolonilerinden aldığımız yerler çok. Bunların bazıları tıpkı Halkida gibi 1699 Karlofça Antlaşması’ndan sonra elden çıktı. Fakat 30 yıl geçmeden tekrar geri alındı. Tıpkı güneydeki Nafplion (Anabolu) gibi Eğriboz’da da bu nedenle iki dünyanın kalıntılarını yani San Marco aslanı kabartmalarını, Osmanlı kitabelerini ve tuğralarını görmek mümkün. Hiç şüphesiz ki bu bölge deniz ürünleriyle meşhur. Şimdi artık nadir ürünlerden sayılan ve satışı sınırlı Saline dediğimiz taş midyesi böyle bir ürün. Salgıladığı asitle taşın içine yerleşen ve ancak taşın kırılmasıyla ortaya çıkan kahverengi midyeyi daha çok ekler pastasına benzetmek mümkün. Adı ‘boru’ anlamına gelen bu deniz ürünü lezzeti unutulmayacak kadar güzel. Balıklar ve çeşitli nebatlar Yunan denizindeki yerleşme yerlerinin mutfağını meydana getiriyor. 

Haberin Devamı

YURTTAŞLARIMIZ ADALARDA FEVKALEDE ARANAN İNSANLAR

Dönüşümü Midilli üzerinden Ayvalık’ta tamamladım. Midilli bir başka yazı konusu olacak kadar önemli ve son yıllardaki yaşamını tamamıyla Türk turistlere bağlamış gibi. Şunu özellikle belirtmek gerekir, Ege adalarına giden yurttaşlarımız fevkalade aranan, yerlilerle dostça ilişki kuran, eli gönlü açık insanlar. Turizmin geliri bir yana beş asır oturduğumuz bölgeleri tanımak zorundayız; bu gibi geziler buna yardım ediyor. Gezileri tertipleyen turizm örgütümüz oldukça ehliyetli; Türkçe çıkarılan rehberlerde bile çok öğrenilecek bilgiler var. Kısa tatillerinizi geçirecek yerlerin başında Ege adaları geliyor. İkinci seçenek İtalya, üçüncüsü İran. Maalesef daha güneyimizdeki bölgeler için siyasi ortamın yumuşamasını beklemek zorundayız.

Haberin Devamı

KARŞILIKLI ÇALIŞMALIYIZ

YUNAN adalarının başında Midilli, Sakız ve Samos, daha güneyde de Rodos ve Akdeniz’in müstakil adalarından sayılan Girit gelir. Ege’nin batısında yani Kiklad Adaları içinde yer alan Mikonos, Naksos da rağbet gören adalar arasında. Her biri son bin yıllık tarihleriyle fevkalade ilginç, Bizans-Venedik, Venedik-Osmanlı arasında gelgitle yaşayan bölgelerdir bunlar. Dile kolay Rodos ve Sakız neredeyse dört asır, Midilli, Taşoz, Limni, Eğriboz ve Samos Adası ise beş asra yakın Osmanlı hâkimiyetinde kaldı.

Adaları terk edip etrafa açılmak o kadar kolay değil. Ne Yunanlar ne de yerleştirilen Türkler bunu çok rahat yapamazdı. Bazı adalar iki kez Venedik hâkimiyetine girdi. Konuşulan dil iki taneydi.

Hem tarih, hem coğrafya için... Yunan adaları

Bazı adalarda Venedik’in, bazı adalarda Ceneviz’in hâkimiyeti 15-16’ncı asır başlarına kadar sürdü. 1699 ile 1730 arasında Venedik bazı adalara yeniden sahip oldu. Bu adalar sonra tekrar Osmanlı’ya döndü. Kiklad Takımadaları 19’uncu asırda elden çıktı. 12 Adalar ve kuzey Ege adalarıysa 1912’ye kadar elimizdeydi. Girit ise kısmen uzun süre tam olarak hâkim olunan, kısmen de özerk geçinen koca bir adaydı. 1660’lardaki Osmanlı hâkimiyeti askeri bir kuşatma olarak gözlenecek olaydır. Adaların halkının etnik yapısı ve karşılıklı hâkimiyeti bugüne kadar yeterince ele alınmış değildir. Türkiye’de Yunan tetkikleri yapan Türkler ve Yunanistan’da Türk tarihini inceleyen uzmanlar ortaya çıktıkça hakikatler daha mukayeseli ve sağlıklı olarak serimlenebilmektedir.

İLBER HOCA ÖNERİYOR

GEZERKEN  NE OKUMALI?

İLK adımda çok amatörce ve çok göz kararıyla gezilen bu yerler zamanla daha iyi görülüyor. Bazı mihmandarların yani turist rehberlerinin kaleme aldığı kitaplar, Mehmet Ali Gökaçtı’nın “Geographika: Yeniden Keşfedilen Yunanistan”ı iyi bir kaynak.

Yazarın Tüm Yazıları