Paylaş
Paletleri hep yan yana durmuş. Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nde açılan ‘Yan Yana’ sergisi plastik sanatların ünlü çiftlerinin eserlerini bir arada görme imkânı sunarken kadın sanatçıların erkeklere göre hep bir adım geride kaldıkları gerçeğini de ortaya koyuyor.
Sergi, sanat dünyamızdan iki önemli çiftin, Melahat ve Eşref Üren ile Eren ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun eserlerini bir araya getiriyor. Müzenin iki katına yayılan sergide, sanatçıların Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndaki eserlerinin yanı sıra özel koleksiyonlardan derlenen eserleri farklı temalar etrafında bir araya getirilmiş.

Resimlerin yanı sıra, mektuplar, karikatürler, şiirler, eskizler ve belgeler de sergiye eşlik ederek izleyicilere zengin ve katmanlı bir anlatım sunuyor. Müzenin üçüncü katında Melahat ve Eşref Üren’in eserleri Dr. Öğr. Üyesi Ali Kayaalp’in küratörlüğünde, ikinci katında ise Eren ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun eserleri Ömer Faruk Şerifoğlu’nun küratörlüğünde sergileniyor.
İki parçalı sergi Eren-Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Melahat-Eşref Üren çiftinin birlikte ürettikleri yılların bir muhasebesini yapmanın yanı sıra, eşlerinin gölgesinde kalan sanatçı kadınların görünürlüğünü öne çıkarıyor ve sanata katkılarını belirginleştiriyor.
‘Yan Yana’ sergisi yalnızca iki sanatçı çiftin yaşamını ve üretimini aktarmakla kalmıyor; aynı zamanda her bir sanatçının birbirinden farklı, ancak kesişen sanat yolculuklarını da izleyiciye taşıyor. Eren Eyüboğlu ile Melahat Üren’in kendilerine özgü duyarlılıkları, Bedri Rahmi Eyüboğlu ile Eşref Üren’in anlatımlarıyla bir araya geldiğinde, ortaya yalnızca bir çiftler hikâyesi değil, çok sesli bir sanat tarihi anlatısı çıkıyor.
Sergi, yan yana olmanın; birlikte üretmek, birbirinden beslenmek ve bazen de çeşitli nedenlerle görünmez olan emeği yeniden hatırlamak gibi farklı anlamları üzerine de düşündürüyor.

YAŞARKEN HİÇ SERGİ AÇAMAMIŞ
Sergilerin amacını en iyi özetleyen Üren çiftinin eserlerini bir araya getiren üçüncü kat olmuş. Eşref Üren’in (1897-1984) önce öğrencisi sonra da eşi olan Melahat Üren (1918-1969) yaşarken hiç sergi açamamış bir sanatçı. Eserleri ilk kez bu kadar geniş kapsamda sergileniyor.

Serginin küratörü Dr. Öğr. Üyesi Ali Kayaalp, “Melahat ve Eşref Üren çiftinde yan yana olmak ama aynı zamanda yalnız olmak arasındaki ince dengeyi vurgulamaya çalıştık. Eşref Üren’in varlığını geri plana atmadan ancak Melahat Üren’e de eşit alan açmaya gayret ederek, sanatçı bir çiftin ilişkisindeki dinamikleri, gerilimleri, ahengi, neşeyi ve kırgınlıkları sanatseverlere yansıtmak istedik” diyor.

YASAK AŞKIN TABLOSU
İkinci katta Bedri ve Eren Eyüboğlu çiftinin eserlerinin anlattığı hikâye biraz farklı. Romanya doğumlu Eren Eyüboğlu’nun güçlü bir sanat eğitimi var. Romanya Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirdikten sonra Paris’te dört yıl boyunca Julian Akademisi’nde André Lhote’un öğrencisi oldu. Paris’te 1930 yılında tanıştığı Bedri Rahmi Eyüboğlu’na âşık olup 1936 yılında evlenerek İstanbul’a yerleşti. Sanatçı çift adım adım Anadolu’yu dolaşıp Anadolu insanını ve yaşamını tuvallerine taşıdılar.

Serginin küratörü Ömer Faruk Şerifoğlu, “Bedri Rahmi Eyüboğlu, hayatı ve eserleriyle Türk sanatını evrensel boyuta taşımış bir mite dönüştü. Eren Eyüboğlu ise evrensel düzeydeki sanatçı kişiliği ve birikimiyle Türk sanat ortamında haklı bir yer edindi. Sergide, yarım asrı aşan sanat yolculuklarında, folkloru, coğrafyası, kültürel zenginlikleri ile Anadolu pınarından beslenen sanatçı çiftin mirasını yan yana güçlü bir biçimde göstermeye çalıştık” diyor.
Eyüboğlu çiftinin çalkantılı evliliklerinin sanatlarına yansımasını da görmek mümkün bu bölümde. Bedri Rahmi’nin yasak aşkı, ‘Karadut’ şiirini yazdığı Mari Gerekmezyan tablosu bu hikâyeyi yeniden hatırlatıyor.
Her şeye rağmen ‘yan yana’ kalabilmiş sanatçı çiftlerin eserleri üzerinden hayatlarını yeniden anlatan sergileri görmek için 10 Temmuz’a kadar zamanınız var.
Paylaş