‘Sevda Gibi’nin Hikayesi

İlk stüdyo albümü ‘Sevda Gibi’yi yayınlayan Ufuk Beydemir ile geçtiğimiz hafta Beşiktaş’ta buluştuk ve az sonra okuyacağınız nefis röportajı gerçekleştirdik.

Haberin Devamı

Şarkılarını ilk duyduğum andan beri merakla albümünün yayınlanmasını bekliyordum, sonunda ilk stüdyo çalışması ‘Sevda Gibi’ geçtiğimiz haftalarda yayınlandı. Biz de albümün piyasaya çıkmasını fırsat bilip Ufuk’un müzikle yolunun kesişmesinden, şarkıların oluşmasına kadar tüm detayları en ince ayrıntısına kadar konuştuk.

Müzikle olan ilişkin nasıldı?

15 yaşında başladı bu yolculuk. Bir arkadaşımın partisinde sahneye çıkıp şarkı söylemiştim, sırf geyik amaçlı yapmıştım. Daha önce de sahnede şarkı söylemişliğim yoktu, sonra bu partide ilgi ve beğeni büyük olunca bu konuya eğilmeye karar verdim. Sonraları birkaç grupla çalışmalarım oldu, derken zaman içinde ben kendi kendime müzik yapmak istediğimi anladım. Bu sebeple de gittim kendime bir gitar aldım, 17 yaşındaydım bu dönemde. Gitar çalmayı öğrendikten sonra birkaç beste yaptım, ‘Ay Tenli Kadın’ ilk yaptığım bestelerden biriydi.

Haberin Devamı

‘Sevda Gibi’nin Hikayesi

Ses renginin Eddie Vedder’a benzediğini yazmışlar ekşisözlük’te, sen ne düşünüyorsun bunun hakkında?

Elbette benim de çok sevdiğim bir sanatçı, böyle bir benzetme tabi ki hoşuma gidiyor. Her müzisyen mutlaka kendinden daha önceki bir jenerasyondaki sanatçıdan feyz alıyordur. Ama burada bir konu var, biri başka bir sanatçıyı kopya ediyorsa bunun pek doğru olmadığını düşünüyorum. Benim kendime idol olarak aldığım sanatçı kimdir? derseniz, Alice In Chains’in vefat eden vokali Layne Staley derdim cevap olarak.

Şarkı yaparken şuna benzesin, şöyle duyulsun diye yapılmıyor aslında. O güne kadar nelerden beslendiysen, kimleri dinleyip kendine örnek aldıysan bütün bunların bir birikimi elbette yaptığın işte kendine bir parça buluyor.

Sofar sahnesi tecrübesini merak ediyorum, nasıl oldu öncesi ve sonrası?

‘Sevda Gibi’nin Hikayesi

Sofar ‘Ufuk Beydemir’ ismiyle çıktığım ilk performansımdı. Sofar öncesi 10 seneye yakın birçok farklı grupla müzik geçmişim vardı. Ben beden eğitimi okuduğum için antrenörlük yapıyordum, hatta bu alanda daha da ilerlemek için bir takım planlar içindeydim. Sofar’da çaldıktan sonra çok hızlı ve iyi geri dönüşler oldu. Bunlardan biri de şu an yapımcım ve menajerim olan Engin Akıncı’ydı. Sofar performansı bu anlamda benim için kilit bir yerdedir. Tam müzikten vazgeçip başka yollarda kariyer yapmayı düşünürken, birden her şey değişti. Zaten senelerdir yazdığım şarkılarım vardı, Sofar sonrası albümün oluşması ve yayınlanması da hızlandı böylece.

Haberin Devamı

Peki madem konu albüme geldi, oradan devam edelim. Albüm nasıl hazırlandı? Stüdyo çalışmaları nasıldı?

Şarkıların hepsi hazırdı aslında. Dediğim gibi 10 senedir aktif şekilde müzik sektöründeydim, 50-60 civarı bestem vardı. Bunların 30 civarını menajerime gönderdim ve albümdeki 11 şarkıyı onun desteğiyle seçtik. Bir tek Sofar’daki şarkım ‘Ay Tenli Kadın’ ilk andan itibaren albümde olacağı kesindi diyebilirim. Şarkıların hangilerinin albüme gireceği belli olunca, şu anki ekibimle de aranjelerini tamamladık ve stüdyoya girip kaydettik. Yaklaşık 5-6 aylık bir sürede kayıtları tamamladık.

Aranjeleri nasıl tamamladınız?

Bütün şarkıları ben akustik olarak baştan sona çalıyorum, daha sonra da ekip bunun üzerine kendi partisyonlarını çalıyordu. Tam bir ekip işiydi aslında, solo projelerde birçok sanatçının kimle çaldığı önemli olmayabilir ama benim için durum oldukça farklıydı. Albüm için birlikte çalıştığım arkadaşlarımla sahnede de birlikte çalıyoruz.

Haberin Devamı

‘Sevda Gibi’nin Hikayesi

Gitarda Ergin Kandemir, bas gitarda Cihan Reşit Köse, davulda Canberk Cebecioğlu, klavyede Cevdet Berkay Yavuz ile çalıştım. Albümde perdesiz ve e-bow gitarlarda Sinan Cem Eroğlu, perküsyonda Mert Kasap, santurda Derd’Ali, çelloda Özer Arkun, trompette Onurcan Çağatay ve geri vokallerde ise Cevdet Berkay Yavuz, Özge Fışkın ve Dilhan Şeşen gibi değerli müzisyenler eşlik etti.

Şarkılarını nasıl yazıyorsun?

Bazen gitar çalmak istiyorsun, bu anlarda bazen şarkının bir anda çıktığı oluyor. Kimi zaman da bir iş yaparken, gitar karşıda öylece dururken resmen sana görünmez bir enerji gönderiyor. O anlar inanılmaz önemli, o an gidip elime gitarı ne zaman alsam genelde sonu en sevdiğim bestelerle son bulmuştur bu çalışmanın. Ama bu tamamen gerçekten de ilhamın gelmesiyle ilgili. O küçük anlar çok değerli ve nasıl geliyor da beni buluyor bilmiyorum. Bu anları yakalayıp iyi değerlendirmeye çalışıyorum.

Haberin Devamı

Mesela ‘insanlık’ şarkısının nakaratı yoktu, sözleri ve melodisi vardı sadece. Birkaç ay sonra şarkı üzerinde çalışırken nakaratı da yazdım. Ama aslen ben şarkı üretme formatı olarak bunu çok da tercih etmiyorum. Daha çok demin bahsettiğim o gitarın bana gönderdiği özel ilham anlarında, 10-15 dakikalık zamanlarda yazdığım şarkılar her zaman daha güçlü oluyor. O özel anın ruhu ve enerjisini yakalayıp şarkıyı başlayıp bitirdiğim zaman o tamam oluyor.

Sen ‘Ufuk Beydemir’e soru sormak istesen ne olurdu bu soru?

İnsanlar bana ilgi duyuyorsa, bende merak edecekleri konunun yayınladığım ilk albümdeki 11 şarkının söz ve bestesinin bana ait olmasını, bunu nasıl yaptığımı merak etmesini dilerdim. Bana bunu sormalarını isterdim özetle.

Haberin Devamı

Nasıl yaptım bu şarkıları derseniz de, ben çok vaktimi evde geçiren birisiyim, çok sosyal biri olarak saymam kendimi, bu hep böyleydi. Evde vaktimi geçirdiğim zamanlarda hep müzik üzerine yoğunlaştım, hep müzik için araştırdım. Tür ve tarz ayırmaksızın çok fazla müzik dinliyorum ve merakla bu eserlerin detaylarını araştırıyorum.

‘Sevda gibi’ albüme aynı zamanda adını veren şarkı. Neden bu şarkıyı seçtiniz?

Çünkü albüme isim bulamadık (gülüyor). Aslında albümün bir ismi olsun çok istedik. Sadece kendi adımla çıkmak istemedim, ‘Sevda Gibi’ şarkısı da hem anlamı olarak hem de kullanımı olarak insanların kafasında bir şey uyandırdığı için onu seçmek istedik.

‘Sevda Gibi’nin Hikayesi

‘Öyle Meşk Oldum’ şarkısı albümdeki diğer şarkılara göre daha farklı, varsa bir hikâyesi senden dinlemek isteriz.

Sanırım geçtiğimiz yazdı, kendimi sürekli yorgun hissettiğim, hiçbir şeyden tat almadığım bir dönemden geçiyordum. O zamanlar daha çok içime döndüm, müziğe yöneldim, daha çok Türk Halk Müziği dinledim, bana çok iyi gelmişti.  ‘Öyle Meşk Oldum’un melodisi bu ruh hali ve böyle bir dönemde çıkmıştı. Sözlerini de eski Türkçe kullanarak yazmak istedim, melodisinden hissettiğim farklı bir ruhu vardı şarkının. Bu şekilde çalıştığım ve ürettiğim tek şarkıdır, o yüzden benim için de yeri farklıdır. Bu atmosferi ben de çok sevdim, inşallah böyle şarkılar yazmaya devam ederim.

Şarkı yazarken, müzik bestelerken seni ne besliyor?

Şiir okumak bana çok iyi geliyor. Okumak genel anlamda beni besliyor diyebilirim. Birkaç kere okuduğum tek kitaptır ‘Fight Club’ı söyleyebilirim, filmini de herhalde 10 kere izlemişimdir. Her izlediğimde başka bir farklı detay görüyorum. Bence bu eserde hiç bitmeyen bir ayrıntı var, ilginç bir felsefesi olan kitap ve film.

Albümdeki şarkılar için kısa kısa neler söylemek istersin:

Yüreğimdesin: Geçtiğimiz yaz yaptığım bir şarkıydı. Albümdeki birçok şarkıyı daha eskiden yaptığım için bunu o sebeple belirtiyorum. Yaz döneminde herkes muhtemelen tatildeyken ben İstanbul’daydım, o dönemki duygusal dönemime uygun bu şarkı çıktı.

Ay Tenli Kadın: 17 yaşındaydım, bundan 9 sene önce. Sosyal medya daha yeni yeni içine düştüğümüz zamanlardı. İzmit’te yaşayan bir kız ile tanışmıştım sosyal medyadan, 1 seneye yakın sadece hiç görüşmeden konuştuk. Tam anlamıyla deli gibiydim, buluşmak, görüşmek istiyordum. Tanımadığım bir insana karşı acayip bağlandım, hayalimde inanılmaz büyüttüm. 1 sene sonra buluşunca maalesef büyük bir hayal kırıklığı yaşadım, aslında şarkıda birisine dair olan aşkım değil de hayalimdeki birine olan aşkımı yaşamışım.

‘Sevda Gibi’nin Hikayesi

Sevda Gibi: Bu şarkı insanın içinde hani bir yara olur da kalır ya onun gibi bir his bu şarkı benim için. Üniversite okumak için Isparta’ya gitmiştim ben, birkaç ay içinde şehre ve ortama adapte olamadım, panik atak oldum ve sonunda dayanamayıp İstanbul’a geri döndüm. Isparta’dan ilk istanbul’a geldiğimde resmen nefes aldım gibi oldu, ‘Sevda Gibi’ döndükten sonra yazdığım ilk şarkıdır o yüzden özel bir şarkıdır.

Ta Da: Penanın gitar tellerine sürtünüşünden ‘ta daaa’ diye bir ses geliyor gibi duyuyordum sürekli. Yine geçtiğimiz yazdı bu şarkıyı yazdığımda. Çok sosyal olmasam da, evde yalnız olmaktan hiç de hoşlanmıyorum. ‘Ta da’ evdeki sıkıcı yalnızlığımı anlatıyor aslında ‘Aldığım sebzeler öylece yerde kalmış’ diyor sözlerinde, kendince bir sihir bekliyor, biri gelsin diyor.

Onlara Sor: Albümdeki diğer şarkılara göre daha neşeli, daha pozitif bir enerjisi var diyebilirim. Şu an sahnede kullandığım Fender Telecaster gitarım var. Bu gitardan Türkiye’de sadece 3 tane var, biri de bende. Bu gitarı aldığımda inanılmaz sevinmiştim, gitar ile kimyamız da çok iyi uyuştu. Yeni gitarımla yaptığım ilk bestem ‘Onlara Sor’ olmuştu, demin bahsettiğim şarkıdaki pozitif his, ‘feel good’ modu gitardan geldiğini düşünüyorum.

Mız Mız: 4 sene önce bir grup kurmuştum. Bende kovboy ve western bir hal vardır, severim yani o havayı. Amerika’dana metal gövdeli bir gitar getirtmiştim, mızıkalı filan bir kovboy müziği havalı eğlenceli şarkılar yaptığım bir dönemdi, ‘Mız Mız’ o dönemde çıkan bir şarkıydı.

Bir Bilinmez Deryadayız: Albüm için menajerime gönderdiğim 30-40 şarkıdan seçmeler yapılacaktı. Tam o dönemde ben bu şarkıyı yaptım. Menajerim de şarkıyı dinleyince bunu da mutlaka albüme alalım dedi ve albüme en son giren şarkı olarak yerini aldı.

‘Sevda Gibi’nin Hikayesi

İnsanlık: Genel dünyanın durumu son birkaç senedir, savaşlar, siyasi durumları filan düşününce biraz fazlaca çılgın geliyor. Şarkıyı herhangi bir siyasi gönderme ya da mesaj taşımıyor, esasen dünya böylesine çılgın bir dönemden geçerken daha insani yanımıza dikkat çekmek istedim.

Hepsi Bu Kadar: Isparta’dan döndüğümde yeni bir ruhla yazdığım şarkılardandır. Isparta’da aslında çok kalmadım 4-5 ay filandı. Hani herkesin hayatta bir kırılma noktası olur derler ya, benim de o Isparta’da oldu. Bu şarkı kendini terapi etmek gibi bir durumu anlatıyor aslında.

Yasak: Albümdeki şarkıların sıralamasını menajerim, yapımcım Engin Akıncı ve diğer prodüktörüm, aranjörüm Tolga Görsev birlikte yaptılar. ‘Yalan’ da albümde sona kalan şarkı oldu. Bu şarkı da yine o kovboy şarkıları yaptığım dönemlerde yazdığım şarkılardandı.

Son olarak yakın zamanda nerde sahne alacaksın, seni takip edenlere duyuralım

24 Nisan’da IF Beşiktaş, 5 Mayıs’ta Salon İKSV,  11 Mayıs’ta Uniq Açıkhava Sahnesi’nde Teoman’ın ön grubu olarak çıkacağız.

 

Yazarın Tüm Yazıları