Türkiye ve Rusya Libya satrancında

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in 10 Haziran günü yaptıkları telefon görüşmesinin ana gündem maddesi Libya idi.

Haberin Devamı

O görüşmede iki lider, Libya konusunda bir çözüm bulabilmek için heyetlerin görüşmesine karar verdiler. Hemen ertesinde, 13 Haziran günü Putin’in görevlendirdiği Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı yanındaki heyetle Ankara’ya geldi. Türkiye’nin Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal ile görüştü. Ankara’nın beklentisi, söz konusu görüşmede Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun askeri ve güvenlik makamlarından oluşan bir heyetle Türkiye’ye yapacakları ziyaret öncesinde Libya görüşmelerinin bir anlamda yol haritasının çıkartılmasıydı. Ancak öyle olmadı. Rus Dışişleri Bakan Yardımcısı masaya ateşkes planı koydu.

MÜZAKERE SÜRECİNDE MERKEZE UMH KONULMALI

6 Haziran Kahire Deklarasyonu’nun bir benzeri olan ateşkes planını Ankara şu gerekçelerle reddetti:

* Tek taraflı ateşkes olmaz.

Haberin Devamı

* Ortaya konan şartlar doğru değil, kabul edilemez. Hafter ve arkasında bulunan ittifak her zamanki gibi Hafter’e ateşkes ile zaman kazandırmak istiyor. Kararda Birleşmiş Milletler’in tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin “Çok sayıda ateşkes ilan edildi. Hafter hiçbirinde uyması gereken şartları yerine getirmedi. Bu da taktik bir ateşkes isteği. Hafter’e zaman kazandıracaklar, güvenmiyoruz. Zaten teklif edilen şartlarda ateşkes olmaz” görüşü de etkili oldu.

* Türkiye bundan sonra Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin merkeze oturtulduğu bir müzakere sürecinin işletilmesini istedi.

BAKANLARIN ANKARA’YA GELMESİNE GEREK KALMADI

Rusların ön görüşmeye kabul edilemez bir ateşkes metni getirmesinin ardından bakanlar düzeyinde bir toplantıya gerek kalmadı. Ancak iki ülke arasında görüşmelerin önümüzdeki süreçte sürmesi kararı verildi. Peki bundan sonrasına ilişkin Türkiye’nin Libya konusundaki kırmızı çizgileri neler? Ya da Türkiye ile Ulusal Mutabakat Hükümeti nasıl bir ateşkes metnine “Evet” der?

ŞARTLAR BELLİ

* Yetkililer açık ve net, “Herkes 2015 yılındaki pozisyonuna geri dönmeli” diyor. Hafter’in Bingazi’ye çekilmesi gerekiyor. Ateşkes süreciyle birlikte siyasi çözüm sürecinin hayata geçirilmesi için adımların atılması planlanıyor.

Haberin Devamı

* Siyasi çözümden yana olduğunun altını çizen Ankara, Hafter’e güven duyulmadığını, bu nedenle şartların adil ve uygulanabilir olması gerektiğini söylüyor.

* Tüm bu sürecin BM ya da Berlin süreci çerçevesinde yürütülebileceği vurgulanıyor.

ABD VE AB’YE MESAJ

Hem ABD’li, hem de Almanya başta olmak üzere bazı Avrupalı yetkililer görüşmelerde Türkiye’nin katkılarıyla Libya’da ortaya çıkan yeni durumdan memnuniyetlerini “Denge geldi” sözüyle dile getiriyorlar. Bu konuda Ankara, Berlin ile de özel olarak temasa geçti. Berlin sürecinin ölmediğini belirten yetkililer, Almanya’ya söz konusu temaslarda, “Süreci sabote etmek isteyenler var. Hafter’e karşı Alman yetkililer açık ve net tavrını belli etmeli. Muğlak ifadeler terk edilmeli” mesajını verdi. ABD’ye gelince... Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Trump telefon görüşmesinde ortak heyet kurulmasına karar vermişlerdi. Ancak ABD’den henüz bu konuda bir adım atılmış değil. ABD’nin kendi iç gündeminden kafayı kaldıramadığı değerlendirmesi yapılıyor.

Haberin Devamı

ANKARA’NIN BEKLENTİSİ

Ankara’nın Batı’dan beklentisi net... ABD’nin de Avrupa ülkelerinin de Hafter ve Hafter’in arkasındaki ittifaka karşı kararlılığını ortaya koyması. Batı açısından kritik olan, Hafter arkasındaki ittifakı ve Rusya’nın amacını görmek. Rusya, Hafter eliyle Libya’ya yerleşiyor. Suriye’den Libya’ya bir anlamda hava köprüsü oluşturdu. Libya Avrupa’nın karşısı. Suriye’ye benzemiyor. Üstelik aslında Hafter sadece bir figür. Mesele, arkasındaki Rusya’nın başını çektiği ittifak. İşte bu yüzden Ankara, ABD ve AB’nin sessizliği için “Anlamak mümkün değil” diyor.

GÖZLER ARTIK SAHADA

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İran Dışişleri Bakanı Zarif ile yaptığı ortak basın toplantısında “Rusya ile farklı taraflarda olduğumuz açık ama kriz yok. Görüşmenin ertelenmesi kararını birlikte aldık” dedi. Dedi ama süreçte hızla bir müzakere masasının kurulması zor görünüyor. Müzakerelerin zorlu olacağı da büyük olasılık. Bu nedenle önümüzdeki süreçte sahadaki gelişmeler önem kazanacaktır. Bir yanda Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin kazanımlarının korunmasına, diğer yandan ise bu kazanımların arttırılmasına odaklanılacak. “Sahada güçlü olan masada da güçlü olur” tezi yine işleyecek. 

Yazarın Tüm Yazıları