Libya’da Erdoğan’ın bahsettiği olumlu adım

Hatırlayacaksınız, 30 Mayıs tarihinde bu köşede çıkan ‘Vapur yolculuğu’ başlıklı yazımda Demokrasi ve Özgürlükler Adası’na giderken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin vapurdaki sohbetlerinde ağırlıklı olarak dış politika konuşulduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Libya’da Türkiye açısından olumlu gelişmelerin yakın sürede gerçekleşeceğini” ifade ettiğini yazmıştım. Libya’da olumlu gelişmeler adım adım gerçekleşiyor. Dün uluslararası ajansların da son dakika başlığıyla duyurduğu gibi Libya’nın Birleşmiş Milletler nezdindeki meşru temsilcisi Ulusal Mutabakat Hükümeti, önce Trablus Uluslararası Havaalanı’nı, sonra da başkent Trablus’u kontrol altına aldı. Dün gündüz saatleri itibarıyla bölgeden gelen haberler Ulusal Mutabakat Hükümeti güçlerinin Hafter’e bağlı milislerin peşine düştüğü yönündeydi.

Haberin Devamı

Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin son dönemdeki askeri başarılarının ardında Türkiye’nin yardımı var. Türkiye’nin askeri danışmanlık olarak tanımlanan yardımı, 5 Ocak 2020’de, Hafter’in darbe girişiminden sonra başladı. Ankara amacının savaşmak olmadığını, meşru hükümete destek vermek ve insani trajediyi engellemek olduğunu birçok kez dile getirdi.

48 SAATTEKİ LİBYA TRAFİĞİ

Libya, uluslararası aktörlerin başta enerji olmak üzere kendi çıkarları için sahaya indikleri, sahayı karıştırdıkları bir kriz bölgesi. BM nezdindeki meşru hükümetle ortak kaygılarla iki muhtıra imzalayan Türkiye’nin karşısında her zamanki olağan şüphelilerin başını çektiği bir grup var. Türkiye ile ilgili olumsuz her konudaki olağan şüphelilerden kastım; Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan. Bunlara Libya konusunda Yunanistan, Fransa ve hatta Rusya’yı da ekleyin. Hepsinin farklı çıkarları var, ortak çıkarları ise doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları üzerinde birleşiyor. Bu ortak çıkarlarının tam karşısında ise Türkiye var. Türkiye’nin imzaladığı muhtıra ve enerji, güvenlik ve bölgesel çıkarları açısından meşru hükümetin varlığını sürdürmesi, Libya’nın bölünmemesi hayati önem taşıyor. Dünya virüse odaklanmışken, Libya’daki savaş durmadı. Son günlerin sahanın dengeleri değiştirecek şekilde daha da hareketlenmesiyle, son 72 saate de kritik başkentlerdeki görüşmeler damgasını vurdu.

Haberin Devamı

 Darbeci general Hafter soluğu geçtiğimiz çarşamba akşamı Mısır’da bir başka darbecinin, yani Sisi’nin yanında aldı. Ziyarete gerekçe olarak askeri kargo taşıyan Türk gemisinin Misurata’ya geliş iddiasını gösterdiler. Aslında Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin ilerleyişine karşı destek istedi. Kaynaklara dayanarak yapılan haberlerde görüşmede Sisi’nin sınırlarının tehdit edilmesine izin vermeyeceğini söylediği yazıldı.

WAGNER’İN LİBYA’DAKİ FAALİYETLERİ

 Yine çarşamba günü Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakan Yardımcısı Rusya’daydı. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov işbirliği için Rus tutukluların salınmasını istedi. Rus tutuklularla ilgili ayrıntılar bilinmiyor. Rusya inkâr etse de Wagner grubuna bağlı paralı askerlerin Libya’da bulundukları bilgisi var. Konu Erdoğan ile Putin’in mart ayında yaptıkları yüz yüze görüşmede de gündeme gelmişti. Şimdi gelelim o görüşmenin Wagner konusundaki ayrıntısına ve sonrasındaki gelişmeye... Edindiğim bilgiye göre, Cumhurbaşkanı konuyu gündeme getirince Putin gereğini yapacağını söyledi. Sonrasında da Rusya, Wagner’i Libya’da ön hatlardan geriye çekti. Ancak halihazırda Wagner’e bağlı paralı askerlerin sayısında bir değişiklik yok. Ankara’nın elindeki bilgiye göre Libya’da 1400 mensubu var.

Haberin Devamı

Ve gelelim başkent Ankara’daki kritik görüşmeye... Bu satırların yazıldığı saatlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı ile görüşüyordu. Sahadaki son durumun yanı sıra bundan sonraki adımların da konuşulduğu görüşme kritik. Bu görüşmenin içeriği önemli soruların yanıtlarını da belirleyecektir.

Türkiye, Libya’daki asker sayısını arttıracak mı?

Trablus kıyalarında kalıcı bir üs gündeme gelir mi?

Bu yanıtların netleşmesinde aynı zamanda sahadaki gelişmeler ve uluslararası alandaki arayışlar da etkili olacaktır. Diğer yandan, sahada güç kaybeden Hafter’in ve onu destekleyen olağan şüpheliler grubunun şanslarını bu kez masada aramaya çalışacaklarını söyleyebiliriz. Ayrıca ABD’nin şu ana kadar herhangi bir tarafa ağırlığını koymamış olduğuna da dikkat çekelim. Kendi iç sorunlarıyla uğraşan ABD’nin ne yapacağı da süreçte önem taşıyor.

Yazarın Tüm Yazıları