Erdoğan bastırdı Netanyahu gelemedi

Dün sabah saatlerinde Ankara’dan havalandığımızda, tarihi bir güne tanıklık edeceğimizi biliyordum.

Haberin Devamı

Ancak uçak daha Mısır topraklarına inmeden, Türkiye’nin  diplomatik bir müdahaleyle günün gidişatını değiştireceğini de tahmin etmiyordum. Sürecin birebir tanığı olarak yaşananları dakika dakika şöyle aktarabilirim: 

- Uçağımız, Şarm El-Şeyh Uluslararası Havalimanı’na iniş yapacağı sırada kritik bir bilgi akışı başladı.

- İsrail Başbakanı Netanyahu, Şarm El-Şeyh Barış Zirvesi’ne davet edilmemiş ancak Trump araya girerek Netanyahu’yu davet ettirmişti.

- Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’yi telefonla arayan Trump, Netanyahu’nun da zirveye dahil edilmesini istemiş, bunun üzerine Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Muhammed eş-Şenavi, Netanyahu’nun Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi’ne katılacağını duyurmuştu.

Erdoğan bastırdı Netanyahu gelemedi

Haberin Devamı

- Bomba etkisi yaratan bu haber sonrası gazeteciler kendi aralarında ne olacağını tartışır, uçağın geri dönüp dönmeyeceğini merak ederken, aslında uçağın ön tarafında Türk heyeti harekete geçmişti bile.

- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ABD’li mevkidaşını arayarak, Netanyahu’nun katılması durumunda Türkiye’nin zirvede olmayacağı mesajını iletiyordu.

- Sadece Türkiye değil, başka ülkeler de benzer tepkilerini iletiyordu.

- Bu arada Türk heyetini taşıyan uçak alçalmaya başladı. Ancak son dakikada pisti pas geçerek, tekrar yükseldi.

- Çok kısa bir süre içinde ise ajanslar yeni bir son dakika haberini servise koydu. Netanyahu Barış Zirvesi’ne katılmayacaktı.

- Erdoğan’ı ve Türk heyetini taşıyan uçak, 19 dakika Kızıl Deniz üzerinde tur attıktan sonra tekrar inişe geçti.

- Saatler sonra ise Türkiye’nin Netanyahu’nun katılımına tepki gösterdiği, bunun diğer devletler tarafından da desteklendiği, uçağın inişiyle ilgili sürecin ise konudan bağımsız olduğu belirtildi.

- Kısacası Türkiye son dakikaya kadar süreçle ilgili diplomasisini itinayla yürütmüş, adı barış olan bir zirveye on binlerce canın ölümünden sorumlu Netanyahu’nun katılımını engellemişti.

Haberin Devamı

Erdoğan bastırdı Netanyahu gelemedi

TRUMP’IN KNESSET ŞOVU: ARKA PLANIN KARANLIĞI

Türkiye tarihin doğru tarafından yer alma hassasiyetiyle adım atarken, çok yakın bir coğrafyada ise “tarihin doğru tarafı değil, güçlü tarafı olmakla” ilgili süslü cümleler havada uçuşuyordu. Tam da o saatlerde ABD Başkanı Trump, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun karşısında İsrail Parlementosu’na hitap ediyor; İsrailli vekiller alkışlarla ayağa kalkıyordu. Salonda gülümsemeler, saygı duruşları, Türkçe’siyle “şov” kıvamında bir tablo vardı. Ama perde arkasında ise bölgenin kırılgan dengeleriyle oynanan ciddi bir oyun vardı.
Trump, “Adını bile bilmediğim silahlar istediler, gönderdik ve çok iyi kullandılar” diyerek desteğini ilan ediyor, İsrailli vekiller tarafından ayakta alkışlanan bu konuşma sırasında Mısır’da ise liderler Trump’ı bekliyordu.

Haberin Devamı

GÜLÜCÜKLER VE ALKIŞLAR ARASINDA

Oyunun büyüsü salonun içindeydi. Netanyahu’nun hafif gülümseyişi, Trump’ın coşkulu bakışları, salondan yükselen alkışlar... Her şey bir senaryo gibi ilerliyordu. Ama senaryoda bir boşluk göze çarpıyordu: Halkların yaşadığı acılar ve diplomatik kırılmalar...
Trump’ın en dikkat çeken anıydı: “Ayrıca gerçekten İsrail’i çok seven birine teşekkür etmek istiyorum. Benim kızım din değiştirdi. Ivanka da burada.”

Bu söz, normal bir teşekkür değil. Aileyi ve inancı diplomasi sahnesine taşıyan bir jest. “Siz de sevin” der gibi:

“Bakın, benim kızım bile bu yolda ilerledi.”

DİPLOMATİK KUM SAATİ: MISIR’DA BEKLEYEN LİDERLER

Şöyle düşünün:

Haberin Devamı

Dünya liderleri sabah güne başlıyor, uçaklarıyla Mısır’a yöneliyor, “Yeni Ortadoğu” vaadiyle, barışı destekleyen bir zirve bekleniyor. Ama Trump önce İsrail’e iniyor, o şovu yapıyor ve sözlerini “Ben İsrail’i seviyorum. Sonuna kadar yanınızdayım. Siz her zamankinden daha büyük, daha iyi, daha güçlü ve daha sevgi dolu olacaksınız” sözleriyle bitiriyor.

Kahire’de saatler geçiyor. Ve liderler bekliyor. Bu sırada Washington’ın “öncelikleri” konuşuluyor. Kimin diplomasiye ne kadar değer verdiği sorgulanıyor.
ABD tarafından “Sizi beklettik ama İsrail vazgeçilmez” mesajı veriliyor, bilerek ya da bilmeyerek.

ÖVGÜYLE DOLU BU SALON...

Trump, Knesset’te “savaş bitti” deme cüretini gösterip, rehine anlaşmasını zafere dönüştürüyordu ki iki İsrailli vekil tarafından gösterilen pankartlarla şovu yarıda kesildi:

Haberin Devamı

“Soykırım, Filistin’i tanıyın.”

O pankartlar, güvenin ve meşruiyetin sınırlarını gösteren birer sembol olarak tarihe geçti. Trump’ın konuşmasındaki yük, “sonsuz destek” sözlerinde saklıydı: “İsrail güçlüdür, sonsuza kadar yaşayacak.”

Ama arka planda, bölgedeki insan gerçekliği hâlâ çalkantılı. Bir köşe yazarı için dikkat edilmesi gereken soru şu: Bir lider için övgüyle dolu bir salon, başka coğrafyalarda ne kadar mahcubiyet doğurur?

SONUÇ: KAHKAHA MI ALKIŞ MI, SESSİZLİK Mİ?

Bugün Netanyahu’ya Türkiye ve diğer ülkeler tarafından gönderilen “İstenmiyorsun” mesajı, İsrail Parlementosu’ndaki konuşmadan geriye kalan ileri teknoloji silahlar, din değiştirmenin sembolik değeri, diplomatik sabır sınırı detayları ve halkların sesini duymama hali... Hepsi bir araya geldiğinde ortaya iki yüzü olan bir tablo çıkıyor. Burada önemli olan, “coşku” ile “gerçeklik” arasındaki uçurumu görmek.

 

Yazarın Tüm Yazıları