Giyinme yetimizi kaybettik

Uzun süren evde kalma süreci sonunda hayatımıza giren “Athleisure” trendi hayatımızdan kolay kolay çıkacak mı zaman içinde göreceğiz.

Haberin Devamı


Gardırobumuzun en ön sırasında bulunan eşofman, tişört ve sınırsız tayt skalası arasında boğulmuş durumdayız.
Beklediğimiz kısıtlı normalleşmeye geçiş sonunda başladı. Sosyalleşebileceğimiz, oturup yemek yiyebileceğimiz kafe ve restoranlara kavuşmanın mutluluğu, sudan çıkmış balık gibi ne yapacağımızı bilemez halimizin hissiyle gölgede kalmış durumda.
Fark ettim ki giyinme yetimizi kaybetmişiz.
Bir yemek uğruna saatlerce ayna karşısında kıyafet değişikliği yapıp sonunda sığınak olarak eşofmanlarımıza geri dönmek isteyen kaç kişiyiz?
Ruh halimiz değişti.
Kiminle konuşsam aynı dertten muzdarip.
Herkesin ağzından ortak tek bir cümle çıkıyor:
“Ben asla giyinemiyorum, nasıl giyinirdik unuttum.”
İşin daha da vahimi can sıkıntısından, düşünmeden online siparişlerle alınanlar gardıroplara sığamaz halde.
O yüzden acilen, irtifayı da fazla kaybetmeden durumu kontrol altına almak gerekli.
Nasıl mı?
Gardırobunuzun karşısına geçin ve tüm rafları, askıları tek tek hiç üşenmeden gözden geçirin.
Hatta mümkünse hepsinin yerlerini değiştirip, kıyafetlerinizi yeniden yerleştirin.
Böylece sahip olduğunuz kıyafetlerinizi hatırlamaya başlayacaksınız.
Daha önce giydikleriniz değil, şimdiye kadar hiç giymediklerinizle kafanızda kombinler oluşturmaya başlayın.
Giyemediğiniz zamanlara inat az mı olur, fazla mı olur diye düşünmeden, sadece kendi mutluluğunuz için canınız ne isterse onu giyin.
Daha fazla alışveriş yapmamaya gayret edin. Yaz dediğiniz göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor, sizi birkaç yaz idare edecek kıyafetlerinizin olduğunu unutmayın.
Yeni bir kıyafet almak istediğinizde, gördüğünüz o anda almayın. Fotoğrafını çekin, üzerinde 1-2 gün düşünün.
İkinci gün sonunda hâlâ ilk gördüğünüz an kadar aklınızdaysa ve gerçekten ihtiyacınız varsa alın.
Unutmayın, artık sadeleşme zamanı. Amaç fazla ürüne sahip olmak değil, minimum kıyafetle maksimum kombin çıkarmak.

Haberin Devamı

Gurur duyulacak işbirliği

Türk tasarımcılar emin adımlarla dünyada rüştünü ispatlamaya devam ediyor. Osmanlı sanatına gönül vermiş koleksiyoner bir ailenin kızı olan Begüm Kıroğlu, parfüm, cilt bakımı ve kozmetik alanlarında Fransa’nın en köklü markalarından biri olan Guerlain ile gurur duyulacak bir işbirliğine imza attı.
Geleneksel mücevher sanatını modern bir yorumla birleştirerek dünyada sadece 15 adetle sınırlı tutulacak The Bee Bottle by Begum Khan adı altında koleksiyon niteliğinde sayılacak, bir parfüm şişesi tasarladı.
Tasarım için Gurlain ekibiyle bir yıl boyunca çalışmışlar. Dört orkide üzerinde duran nefis bir kraliçe arı çıkmış ortaya. Bu özel tasarım için 6 bin 500 adet değerli kristal kullanılmış.
Kapalıçarşı’nın usta zanaatkârlarının el emeğinden çıkan bu tasarım, el sanatlarına olan bağlılığı daha da artıracak nitelikte.
Şişeye ve işbirliğinin tüm detaylarına bakmanızı tavsiye ederim. Okudukça bir Türk olarak daha da gururlanacaksınız.

Yazarın Tüm Yazıları